Galatasaray, Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlı Türkiye Futbol Federasyon'unda mücadele veren bir ekiptir. Doğru mu? Evet. Peki yeterli mi bu açıklama? Hayır.    Galatasaray çok önemli bir spor kulübüdür. Galatasaray lokomotiftir. Avrupa'da futbol bazında kazanılan en önemli kupalar ve yaşanılan en büyük başarılar, altlarında Galatasaray imzası taşır. O zaman nedir Galatasaray Spor Kulübü'ne yakışan? Kendi renklerinin şanına uygun başkan, başarıya endeksli bir yönetim, azimli ve tecrübeli bir teknik adam ve kalitesi kuşkuya yer vermeyecek oyuncular.

Galatasaray, futbol adına birşey yapmamış, azimle oynamamış veya kaybetmiş hatta ve hatta hezimete bile uğramış olabilir. Bunlar gelir geçer, şampiyon olunur veya olunamaz. Bunlar değişken şartlardır. Ama bazı şeyler değişemez. Farz-ı misal; Galatasaray'ın ilkeleri ve gelenekleri. Her kim olursa olsun kimse Galatasaray'ı kendi oyun bahçesine çeviremez. Çevirmemeli. Ne buna müsade edilmeli ne de şahıslar kendilerinde bu cüreti görebilmeli.

Fatih Terim, kulübe malum olmuş, en büyük başarıların büyük kısmında takımda "teknik direktör" sıfatı ile bulunmuş ve fedakarlık yapmaktan asla imtina etmemiş bir Galatasaray'lıdır. Davranışlar veya düşünceler değişkendir, tartışılabilir. Ama bazı durumlar insanı gerçekten kırabilir.

Fatih Hoca'nın "eleman" yakıştırılması ile itham edilmesi tepki çekti. Evet "eleman" kelimesi başkanın ağzından çıktığında "çalışan" kelimesi ile eş anlam ifade ediyordu. Bu herhangi bir şirkette veya kurumda kaldırılabilir bir "sıfat" belki. Ama söz konusu kelime, bir kulübün teknik direktörüne, kamuoyu önünde, umursamazca sarf edildiğinde bu durum, özellikle medya tarafından eksejere edilerek "problem" haline getirilebilir.

Arkanızda, sizi herkese karşı korumaya çaba gösteren üstelik bu davranışını başarılarla da perçinleyen bir Fatih Terim varken, sarf ettiğiniz kelimelere ve cümlelerinizin isabet noktalarına biraz daha dikkat etmeniz gerekir. Umarım başkan geç olmadan, yakışanı yapar.

Eğer ki yapmaz ise, bilmelidir ki sayın başkan; bu kulüp 10 yıl sonra da Fatih Hoca'ya sahip çıkmayı bilir. Bu taraftar 10 yıl geçse bile hocasını unutmaz. Ama kendisi tozlu sayfaların en ücra köşelerinden birinde küçük puntolarla yer bulmak durumunda kalabilir kendisine.

Belki sayın başkana ağır gelebilir bu ama bir gerçek var; başkan da olsa kişi, asla ama asla kurumdan ve o kurumun destekleyicisi olan kimselerden büyük olamaz.

Hoş desenize, ağır gelmese böyle bir egoyla teknik direktörünü kırar mı insan?