13
2013
Dün FB-GS arasında bir derbi daha oynandı. Hakem Cüney Çakır’ın fb’nin iki faulünü görmezlikten gelip devam kararı vermesi ve sonrasında da gelen iki gol, zaten hedefsiz ve şampiyonluğu geçen haftadan kazanmış Galatasaray’ımızın üç sezon sonra Kadıköy’den mağlup ayrılmasına neden oldu. Hiç de önemli değil, canınız sağolsun. Siz zaten geçen yıl kupayı Kadıköy’de kaldıran yine bu yılki maç bitiminde Souness’in orta sahaya şanlı Galatasarayımızın bayrak diktiği yerde oyuncularımızla yine aynı sevinci yaşattınız, teşekkürler. Bu maç bizim için nasıl gazozuna bir formalite maçıysa fb için de hayati önem taşıyordu ve onlar maçı kazanma zorundaydılar ve öyle de oldu çünkü büyük lig ikincilikleri elden gidecek ve şampiyonlar ligi şansını kaçıracaklardı. Tüm bunlar bir yana ben asıl başka bir konuya değinmek istiyorum. Galatasaray’da oynarken, üstelik 18 yaşında hırçınlığı yüzünden belki de 100 yılda bir gelecek Avrupa’da final oynama, kupa kazanma şansı yakalamışken bunu kullanamayan, Haji’nin veliahtı olarak gösterilen ama Galatasaray’dan bedavaya İnter’e giden, orada ve diğer takımlarda kendini beklenildiği aşamada geliştiremeyen vasat bir oyuncu durumuna gelmiş, sezon başı nasıl olduysa Atletico Madrid’e transfer olan, orada pek bir varlık gösteremeyen, tekrar o çok sevdiği fb’sine dönüş yapan, Galatasaray’da oynadığı dönemde yaptığı trafik kazası sonucu bir vatandaşın ölümüne neden olan ve o dönemde kendisine “Katil Emre” diye bağıranları bağrına basmış taraftarların sözde sevgilisi olmuş Emre, dün akşam yine harikalar yarattı. Futboluyla değil elbette. Maç içindeki cirkefliğiyle, yaptığı pisliklerle. Sanırım öyle talimat almış olmalı ki kendisine “Melo’nun üstüne oynayın, çıltırdın oyundan attırın” direktifi verilmiş… Fakat Melo bunu yemedi. Gelelim, futbolumuzun karakteri adına utanç abidesi olmaya aday, evdendam aldırtmaya kalkışan, kabadayı Volkan’a… Acaba fb öyle adamları çok mu seviyor yoksa kendi karakterlerine uygun buldukları için mi takımda tutuyorlar. Milli takımda birlikte oldukları oyuncumuz Sabri’ye yok yere küfredip saldıran, daha önce de benzer olaylarını sıkça gördüğümüz böyle bir oyuncuyu izlerken inanın tipinden, oyunundan, bakışlarından içim dışıma çıkıyor, futboldan tiksinti duyuyorum, öğürmek istiyorum.
Eee futbol biraz gözde oyun. Milli takım günleri sonlanıyor. Elden ayaktan düşenler bu tür yönleriyle ön plana çıkıp, kendilerini bu camialarına bu şekilde kabul ettirmeye çalışıyorlar. Çok da görmemek lazım. Ne demiş büyük önder. “Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlâklısını severim.” Zekilik kalmamış, çeviklik de bitiyor, ahlâk bundan sonra böylelerine soksan durmaz.