22
2013
Pek benim tarzım değildir ama bu maça bir başlık az gelir. Çünkü maçın başı ve sonu siyahla beyaz kadar farklı oldu.
Maçtan günler önce Beşiktaş camiası derbi ve seyirci rekoru için birlik oldu. Nitekim takımın iyi gitmesinin de etkisiyle neredeyse bütün biletler satıldı. Maç başladığı anda da Beşiktaş tribünlerinin coşkusunu hep beraber gördük. Aslında belki maçtan günler öncesinde başlayan bu aşırı motivasyon maç sonundaki olaylara neden oldu.
Maç öncesinde favori Beşiktaş’tı. Çünkü siyah- beyazlılar dörtte dört yapmışlardı, oyun sistemlerini oturtmuşlardı ve iyi oynuyorlardı. Galatasaray ise Türkiye ve Şampiyonlar Liginde darbe üstüne darbe almıştı. Real Madrid karşısında alınan 6-1’lik mağlubiyet moral olarak da sarı- kırmızılıları çökertmişti. İşte bu nedenle Fatih Terim’in maç öncesinde kadroda revizyona gideceği konuşuluyordu. Gerçekten de FatihTerim, sağ bekte Eboue yerine Sabri’ye şans vermişti. Sol bekte yine Hakan Balta yer almıştı. Stoperler ise Semih ve Dany idi. Fakat Fatih Terim kanımca yine hatalıydı. Takımı sahaya yine 4-1-3-2 dizilişiyle çıkaran Fatih Terim, ileride de daha ağrıları bitmeyen Drogba ve moralsiz Burak Yılmaz’a şans vermişti. Drogba’dan ben de olsa vaz geçmezdim ama Burak Yılmaz yerine rahatlıkla Umut Bulut ilk on birde başlayabilirdi. Nitekim Burak Yılmaz, ilk yarıda 41.dakikada, ikinci yarının da başında yakaladığı müsait pozisyonları yine gole çeviremedi.
Galatasaray taktik olarak da hatalıydı. Topu Drogba’ya şişirip dönen toplarla gol aramak bir taktik olarak sayılabilir mi? Oysa modern futbolda mümkün olduğu kadar oyunu kanatlara yaymaya çalışılıyor.
Gerçekten de Galatasaray, bu sistemde Beşiktaş karşısında pozisyon bulmakta zorlandı. Bununla birlikte yine de ilk yarının başlarında topa daha çok sahip olan Galatasaray’dı. Sarı- kırmızılılar çok da kötü oynamıyorlardı. Ama Real Madrid maçında olduğu gibi golü bulan rakip takım oldu. 18.dakikada Almeida Beşiktaş’ı 1-0 öne geçirdi. Bu golde Serdar topla sol kanada inince Semih, Serdar’a yöneldi. Böyle olunca Almeida ikinci direkte yalnız kaldı ve güzel bir kafa vuruşuyla takımını öne geçirdi.
İşte burada yine tercihler gündeme geliyor. Galatasaray maç boyunca sol kanattan açık verdi. Sarı- kırmızılılar transfer döneminde bir sol bek alamadılar.
Beşiktaş’ın golünden sonra yine aynı Real Madrid maçında olduğu gibi Galatasaraylı futbolcular oyundan düştüler. Böyle olunca da geride pozisyonlar verdiler. Orta alanda etkinlik kuramadılar. Beşiktaşlı futbolcular Galatasaray orta sahasını çabucak geçip doğrudan kaleye yöneldiler.
İkinci yarıya Galatasaray’ın ciddi değişikliklerle başlamasını bekliyordum. Benim beklentim, Bruma’nın oyuna alınıp kanatların Sneijder ve Bruma’dan oluşması, Selçuk’un Melo’nun yanına çekilmesi ve forvetin de Drogba- Umut’tan oluşan bir şekilde 4-4-2’ye dönülmesiydi. Ama öyle olmadı. Cim Bom ikinci yarıya sadece Engin- Bruma değişikliğiyle başladı. Ama bu değişiklik bile Galatasaray’ı ayağa kaldırmaya yetti.
Gerçekten de Bruma’nın oyuna girmesi, Sneijder’in biraz kendine gelmesi, Drogba’nın saha içi liderliğiyle ikinci yarı tamamen Galatasaray’ın üstünlüğünde geçti. Nitekim sarı- kırmızılılar, Beşiktaşlı futbolcuların kişisel hatalarından da faydalanarak skoru bir anda 2-1’de getirdiler.
Beşiktaş ise ikinci yarı sahada yoktu. Siyah- beyazlılar resmen sahadan silindiler. Bilic, bu duruma doğru müdahale edemedi. Maçın başından itibaren de gereksiz yere gergindi. Daha maçın başında tribüne gönderilecekti. Nitekim Melo’nun pozisyonunda uzatma dakikalarında sahadan atıldı.
İkinci yarının sonlarına doğru Beşiktaş tribünlerinde kavgalar başladı. Uzatmada Muslera, Motta’nın üzerine sıçraması nedeniyle doğal bir sakatlık geçirdi ve topu Galatasaray kalesine yakın bir yerden dışarı atarak tedavisini yaptırdı. Hakem de bu arada saatini gösterdi. Beşiktaşlı futbolcular taç atışında topu Galatasaraylı futbolculara vermeyip kendileri oynayıp gol aradılar. İşte Melo da rakibine sert girdi ve Fırat Aydınus, Melo’ya doğrudan kırmızı kart çıkarttı, ki o hareketin cezası sarı karttı. Yani hakem, oyuncunun cezasını verdi ve ayrıca da yanlış verdi. Ancak bir anda insanlar tribünlerden sahaya inmeye başladılar. Galatasaraylı futbolcular soyunma odalarına kaçmak zorunda kaldılar. Hakem de sahayı terk etti. Maç da 90+3’de tatil edildi. Bu arada altını çizmek istiyorum. Olaylar Melo’nun formasını çıkarıp tribünlere göstermesinden sonra başlamadı. Melo formasını çıkardığında olaylar zaten başlamıştı.
Bir kere sahada ciddi bir güvenlik zafiyeti vardı. Neredeyse bütün karşı tribün sahaya indi.
Şimdi hiç kimse suçlu aramaya kalkmasın. Sahada Beşiktaş tribünlerinin sahaya inmesini gerektirecek büyüklükte bir olay olmadı. Herhalde aşırı motivasyon ve beklenmeyen bir mağlubiyet insanları bu hale getirdi. Bu nedenle Beşiktaş’ın önünün kesilmek istenmesi gibi saçma görüşlere katılmıyorum. Beşiktaş ligde iyi giderken kendi önünü yine kendi kesiyor. Maç 2-1 bitseydi siyah- beyazlılar sadece üç puan kaybedeceklerdi. Oysa şimdi en az beş maç seyircisiz oynayacaklar. Bu arada Bilic de sahadan atıldığı için ceza alacak. Bununla birlikte 1453 kartalları iddiası ciddi olarak araştırılmalı.
Sahalarda artık böyle görüntüler istemiyoruz. Futbolumuz, yöneticilerimizin de yanlışlarıyla iyice kötüye gitti. Dilerim bir daha böyle görüntüler izlemeyiz.
tolgaersari@hotmail.com
https://twitter.com/tolgaersari
https://www.facebook.com/tolgaersari