Çocukluğumda yaz mevsiminde gittiğimiz bir tatil kampında, günübirlik Avşa gezisine katılmıştık. Yola çıktıktan sonra başlayan yağmur ve fırtına nedeniyle  o kadar korkmuştuk ki bir an önce tekneden inmek istiyorduk.  O geziden akılda sadece çocukların ağlaması, midesi bulananların çıkarmaları nedeniyle etrafa yayılan koku ve mayo ile gidildiği için üşüterek ateşlenip tatilin kalanını yatakta geçiren çocuklar kaldı.

Dalga dalga Madrid atakları, sahaya inen Beşiktaş taraftarının neden olduğu mide bulantısı, kovulmasının ardından gözyaşlarını tutamayan Terim, bana bu geziyi anımsattı. Yine tekneden inmek istedim, futboldan soğudum. Terimsiz Galatasaray sezonu ateşli bir hastalık içerisinde geçireceğe benziyor.

Önümüzdeki günlerde Galatasaray sportif yönüyle değil de sezon başında Ünal Aysal’ın yeniden seçime giderek başlattığı stratejik oyunlarla gündemde olacağa benziyor.

Terim yanlısı yöneticilerin saf dışı bırakılmasından sonra, Terim başarısız gösterilerek görevden alınacaktı. Bu hamle gerçekleşirken yönetim daha yeni 2 yıllık sözleşme imzalamayı düşündüğü Terim’i hesapta yokken göndermek zorunda olacaktı.

Terim, başarısız milli takımı mucize gerçekleştirip Brezilya’ya götürürse, başarısızlık teknik direktörlükte değil, sol bek gibi kadro eksikliklerini transferlerle gidermeyen yönetimde olacaktı.

Aysal’ın nefesini ensesinde hisseden Terim, Madrid maçını kazanarak kulüpte tartışılmaz biri olma hırsına kapılarak sakinliğini kaybetti ve maça odaklanamadığı için camiada travma yaratan bir tarih yazılmasına neden oldu.

Madrid hezimetinden sonra olası Beşiktaş yenilgisi şampiyon ile aradaki 9 puanlık fark, Terim’in 2 takımı birden yönetemediğini gösterecekti.

Beşiktaş maçı öncesi Aysal’la psikolojik savaşa girmek istemeyen Terim telefonlara çıkmayıp itibarını kurtaracağı Beşiktaş galibiyetine odaklandı.

Önümüzdeki günlerde lig açısından rahat bir fikstürü takip ederek Galatasaray’ın yükselişe geçeceği açık olan Galatasaray’ın kısa vadede başarısızlığı olanaksız gözüküyordu. Terim’e tahammülü kalmayan Aysal, Başkanlık makamına saygı göstermediği gerekçesiyle Terim’i gönderdi.

Sanırım Terim’in bir sonraki adımları Oscar ödüllü bir filmle örtüşüyor: Gladyatör

Terim: “Bir daha dönersem başkan olarak dönerim” 

General Maximus’un imparatorluk içerisinde yükselmesi karşısında kıskançlığa kapılan Commodus, general ile ailesinin derhal öldürülmesi emrini çıkarır. Ölümden zor kurtulan Maximus yıllar sonra Roma’ya arenada gladyatör olarak geri döndüğünde Commodus’u öldürerek karısıyla oğlunun katledilmesinin intikamını alma ve Roma İmparatorluğunun yönetim şeklini değiştirme peşindedir.

Terim: “Sizi cumartesi günü Milli Takım hocası olarak statta izleyeceğim”, diyerek Aysal’a taraftarın gücünü gösterecek.

Maximus arenalarda geçen yılları boyunca çok önemli bir gerçeği öğrenmiştir. İmparatorun gücü ne kadar fazla olursa olsun halkın iradesi ondan çok daha güçlüdür ve intikamını alabilmenin tek yolu imparatorluğunun en büyük kahramanı olabilmekten geçmektedir.

Aslında, Aysal’ın sonraki hamlesi ve bu oyunun sonu taraftarın ilgisini zerre kadar çekmiyor. Taraftarın istediği tek şey keyifle maç izlemek.