Makale Yaz
Bu haberi yazdır
Türkiyede Teknik Direktör Olmak
 Eki
15
 2011

 

Ülkemizde teknik direktör kıyımı, futbolumuzun en popüler hale gelmiş noktalarından biri konumunda uzun zamandır. Bazı takımlar 5-6 maç sonra “bu hocayla olmaz” diyip biletini kesiyor, bazı takımlar ise sezon sonu hedefe ulaşılamadığı gerekçesiyle teknik direktör değişimine gidiyor. Acı bir gerçek daha var o da ülkemizde 4 büyük takımın da her sezon bası hedefi “mutlak şampiyonluk”, ve başkanlar genelde “2. olmak bile başarısızlıktır” diyerek bir anlamda mesajı gönderiyorlar teknik patronlara…

Bu teknik direktör değişimlerinde, özellikle 4 büyüklerimiz de, belirgin olan bir durum var. Galatasaray’dan örneklerle başlayalım. Gerets gönderildikten sonra yerine “tanıdık” bir isim Feldkamp geldi, görevi bırakınca Cevat Hoca idareten aldı, sezon sonu gitti, yerine Skibbe geldi.. Skibbe başarısız olunca yine yarım sezonluguna Bülent Korkmaz getirilirken, yönetim baktı bu iş böyle olmuyor, kariyerli, tartışılmayacak biri olmalı dedi ve Rijkaard getirildi. Fakat ona da tahammül edilemedi, tekrar yerli hocaya (“camianın içinden gelen”) yöneldiler ve Fatih Hoca geldi.. Fenerbahçede Zico’dan sonra Aragones, İspanyol hoca olmayınca kulübü, ülkeyi bilen Daum, o da tutmayınca tekrar “kulübün evladı” Aykut Kocaman getirildi. Beşiktaş’ta da sırasıyla Del Bosque, Rıza Çalımbay, Tigana, Ertugrul Sağlam, Mustafa Denizli, Schuster, Tayfur Havutçu şeklinde teknik direktör değişikliğine gidildi..

Ve milli takımımız.. 1993’ten bu yana yerli hocalar tarafından yöneltilen milli takımımız, Fatih Terim’in istifasından sonra, dönemin başkanı Mahmut Özgener’in dediği gibi “kariyeri tartışılamayacak bir teknik adam” getirildi, Guus Hiddink.. Rijkaard’ın, Schuster’in, Del Bosque’nin, Aragones’in tartışıldığı, “bu adam teknik direktör falan değil” denilerek gönderilen dünyaca ünlü teknik adamlara basın toplantılarında “aldıgın parayı hak ediyor musun?” gibi ucuz sorular da soruldu. Şimdi Hiddink’in gönderilmesi kuvvetle muhtemel.. ve milli takım heyeti de kulüp takımları gibi, kariyerli adamı getirdik o da iş yapmadı, biz en iyisi kendi evlatlarımıza dönelim diyerek yerli bir teknik adam arayışına girecek. Aday da hazır, medya her gün Abdullah Avcı’yı, Alex Ferguson edasıyla gözümüze sokuyor. Abdullah Hoca’ya tek bir lafım yok, bu ülkenin son yıllarda ki en başarılı ve Türkiye gibi futbolda istikrarsız bir futbol ülkesinde “ en istikrarlı” hocasıdır, ve milli takımı su anda en cok hak edendir..

Yalnız ortada bir gerçek var, bu ülkenin, hemen hemen birçok takımında olmadıgı gibi, milli takımında da bir sistem, bir organizasyon yok. Gelen hocaya, kadronu sistemini kur başarıyı yakala, yakalayamazsan olacakları biliyorsun, diyoruz. Gönderilen hocaların da ne kadar yıprandıgına şahit oluyoruz.. Bu kadar çarpık bir yapılanmanın içerisine Abdullah Avcı gibi tertemiz bir adamın atılması sadece federasyonun günü kurtarma çabasıdır.. Bu iş için en dogru isimdir, evet, fakat Abdullah hocanın istikrarı ve sonrasında da basarıyı yakalaması için ciddi bir organizasyon, ciddi bir sistem gerektirmektedir.. İbrahim Toraman varken dökülen Servet’i ya da Cenk Gönen gibi oynayan bir kaleci varken, Mert Günok gibi bir takımın üçüncü kalecisini kadroya cağıracak kadar sistemsiz bir ortam olmamalı.. yoksa o sistem içerisinde Abdullah hoca gibi daha nice hocaları da öğütecek bu değirmen…





Yorum Yaz

Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
reklam
Yazarın diğer yazıları
Son Girilen Makaleler
beawerheart
| 28 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 25 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 24 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 15 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 05 Ağustos 2024 |
En çok yorumlananlar
Blog bulunmuyor...