Makale Yaz
Bu haberi yazdır
‘Yenilse bile helal olsun dedirtecek bir takım yaratacağız.’
 Mar
23
 2014

Ben bir hastayım; Schalke maçının son saniyesinde gelen golden sonra yüksek tansiyondan burnumdan kanlar akıtacak kadar,

Ben bir kaçığım; maç olduğu gün maça kendim çıkacakmış gibi konsantrasyon müzikleri dinleyerek dünya ile bağlarını kopartacak kadar,

Ben bir deliyim; takımımın maçını izlerken atlayarak, zıplayarak, yer değiştirip totemler yaparak, şekilden şekle girecek kadar,

Ben bir duygusalım; rakibimiz takımımla resmen dalga geçerken, sözde ‘futbolcu’ arkadaşlar saha ortasında bu oyunu izlerken, sözde ‘teknik direktör’ denen şahıs bacaklarını uzatmış keyif yaparken ben tv başında üzüntüden gözyaşı dökecek kadar,

Ben bir hainim; sahada ruhsuzca dolaşan, para için oynayan, mücadele etmek yerine atlamak ve hakemi aldatmak için pozisyon arayan futbolcularımıza kötü sözler söyleyecek kadar…

Biraz edebi bir giriş oldu dostlar. Bu ifadeler, sizler gibi milyonlarca arma sevdalısından biri olarak takımıma olan sevgimi ve bağlılığımı hiçbir zaman algılayamayan kişilerin bana söylediği ifadelerdir.

Bizim gibi arma sevdalısı olup ayrıca kulübe uzun yıllar hizmet verme şerefine erişmiş biri olan İmparator Fatih Terim’in 2011 yazında kurduğu şu cümle; yıllardır şampiyonlar ligi hasreti çeken milyonlarca Galatasaray taraftarı için yeni bir hayalin başlangıcı olmuştu.

‘Yenilse bile helal olsun dedirtecek bir takım yaratacağız.’

Evet! Hoca her zamanki gibi sözünde durdu ve 2010-2011 senesinde 16 mağlubiyet alan, ligi 8. sırada bitirme rezilliğini bize yaşatan takımın yerine yıllardır özlediğimiz hırslı, mücadeleci bir takım yarattı.

Federasyonun ve hakemlerin; Fenerbahçe’yi şikeden doğacak olası bir cezadan kurtarmak adına yaptıkları her türlü oyunlara rağmen (Örn: Süper Final komedisi) dillere destan bir şekilde Kadıköy’de mutlu sona ulaşmamız, yıllarca çektiğimiz onca cefanın hediyesiydi belki de.

O sezon;

Samsun maçında ilk yarıyı 2 farkla geride kapatan takımın maçı 4-2 çevirmesi,

1991 doğumlu iki çocuğun formayı aldığı gibi bir daha vermemesi,

TT Arena’daki Beşiktaş maçının son saniyesinde gelen gol sonrası Engin Baytar’ın formasını çıkarıp ellerini kaldırarak gözyaşı dökmesi,

Orta sahada oynayan ikilinin (Selçuk ve Melo) 25 gol atıp 20’nin üzerinde asist yapması,

30’unu devirmiş Elmander’in pres uğruna canla başla koşması ve hatta bu sebeple son maçta sakatlanması,

Takımın hırsı ve azmi, hepimiz için gurur kaynağı olmaya yetmişti bile.

Herşey çok güzel olacak diye düşünmeye başlamışken ilk hayal kırıklığımı yaşamam uzun sürmedi. Burak Yılmaz ‘Gol Kralı’ sıfatıyla transfer edilmişti. Hayaller yavaş yavaş yerini endişe duygusuna bırakmaya başladı.

Endişe duygusu haksız değildi. 2012-2013 sezonunda da takım liderdi şampiyonlar liginde de iyiydi ama eskisi gibi o coşkuyla oynayamıyordu. Başarılı gibi gözüküyorsa bunun tek bir sebebi vardı. Bu sebep FATİH TERİM idi.

Sebebi takıma yeni gelen birkaç oyuncudan dolayıydı belki bilinmez ama futbolcularımızın karakteri değişti. Sürekli yere atlamalar, her pozisyonda mücadele etmeden yere düşmeler, her düşmede hakeme bakmalar yani kısaca sahtekarlıklar başladı. Tam bu dönemde Sneijder ve Drogba transferleri bütün Dünya’yı olduğu gibi beni de coşturdu ve ayağa kaldırdı. İnanamıyorduk bu isimlere, ancak Play Station’da olur bu diyerek şartlandırmıştık zihinleri. Ama her imkansızı gerçeğe dönüştüren tek Türk takımı olan Galatasarayımız bunu da gerçeğe dönüştürmüştü.

Takım kadrosu lige göre fazla iyiydi, kalite yükselecek diye hayaller kuruldu ama olmadı. Takım ileriye doğru gideceğine tam tersi geriye gidiyordu. Yine olaylı maçlarla top oynamadan ite kaka hakemlerle kavga gürültülerle sahtekarlıkla (Burak Yılmaz düzelir diye umut ederken Selçuk, Eboue ve Drogba da ayakta durmaz oldu) diğer takımlarında kötü dönemler geçirmesi sebebiyle rahat sayılabilecek bir şampiyonluk daha geldi. İşte hepimizi aldatan ve sonumuzu getiren şampiyonluk da bu oldu. 

Transferinden sonra bana endişe veren Burak Yılmaz sene sonunda 30’dan fazla gol atmıştı, gitmek için müthiş bir fırsattı. Takım şampiyondu ama bu takımın daha da kötü oynadığı gerçeğini önleyemiyordu. Burak Yılmaz'ın Lazio'nun kapısından döndüğü gün, aslında şampiyonluğun gittiğini kendi kendimize ilan ettiğimiz gündü. Lorik Cana transferinden sonra Lazio'ya 2. büyük kazığı atmamıza az kalmıştı ki İtalyanlar bu kez erken uyandı. Arkadaşımız da hakemlerin aldatmaya çalışmak, top kendisindeyken rakibe faul yapmak ve boş kaleye golü atamamak konusundaki şovuna kaldığı yerden devam etti.

Sene başındaki yaşanan Aysal-Terim krizinin sonucu da bu kötü gidişatın çileği oldu.

Terim gitti, Mancini geldi. Aradan aylar geçti. Devre arasında 9 tane transfer yapıldı (1'i ancak oynayabiliyor) ancak son 2 senedir geriye doğru yakaladığımız ivmeyi hala tersine çeviremedik. Sonuç mu?

Chelsea’ya rezil bir oyunla kaybettik ve şampiyonlar liginden elendik.

Kendi evimizde lig sonuncusuna yenilerek rezaleti daha da büyüttük ve şampiyonluk gitti.

Kadro yapımız hala kendine teknik direktör diyen bir şahsın deneme tahtası konumunda. Bir gün sen oynuyorsun diğer gün ben. 27 maç boyunca sahaya çıkan defans 4'lüsünün arka arkaya 2 maç beraber oynamışlığı yok. bu bir rekor..

Türkiye Kupası’ndan da elensek bu saatten sonra sürpriz yaşamayız.

Biz arma sevdalıları kahır çekmeye devam ederiz takımımıza inancımızı ise hiçbir zaman yitirmeyiz aman futbolcularımız paralarını alsınlar ama mücadele etmesinler hakemlerle uğraşmaktan sahtekarlıktan geri kalmasınlar.

Fatih Hoca büyük adam olduğunu bir kez daha kanıtladı ve gitmesinin üzerinden aylar geçmesine rağmen yine takım yenilince bize helal olsun dedirtmesini bildi.

Takımı bu hale getiren başta Ünal Aysal, Roberto Mancini ve Galatasaray'ın mücadeleci ruhundan yoksun tüm futbolcularımıza bu üstün başarılarından dolayı HELAL OLSUN!

Hepinize saygılar..





Yorum Yaz

Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
reklam
Yazarın diğer yazıları
Son Girilen Makaleler
beawerheart
| 28 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 25 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 24 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 15 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 05 Ağustos 2024 |
En çok yorumlananlar
Blog bulunmuyor...