Bu dönemi Galatasaray'ın aslında karanlık dönemi diyebiliriz.2011'den bahsediyorum.Adnan Polat ve Yönetimi aslında Galatasaray'ın başına oldukça büyük bir krizde gelmiş ve takımı sahiplenmişti.Galatasaray kongre üyeleri arasından ondan başka Aday olmayı cesaret edebilen dahi yoktu.Rekor oyla başa gelmişti.Bu döneme Karanlık dönem dememin sebebi kötü yönetilmemiz değil aslında sebebi ; Hiç ayrı düşmediğimiz kadar ayrı düşmemiz.Kulüpte bazı insanlar bizans'ı hatırlayacak olacak ki saray edebiyatı yapıyor.Başka bir değerlendirmeye girmeyeceğim için bu konuyu değiştiriyorum ve Galatasaray'ın günümüz ekonomosine dönüyorum.Tartışmasız bu açıdan en parlak dönemi yaşıyoruz.Selahattin Beyazit'in satın aldığı riva Faruk Süren döneminde 70-80 milyon dolar ediyordu ya da daha fazlası ettirilemiyordu.Özhan Canaydın döneminde ise bu 150 milyon'a çıkarılmış ancak bir türlü ruhsat ve imar alınması becerilemiyordu.1998 Sezonunda hazırlanmış stad projesi becerilemiyor çöpe atılıyordu.Özhan Canaydın ise yeni projeye imza atıyor ama bir türlü hukuki ve idari işlemlerin üstesinden gelip projeyi hayata geçiremiyordu.Adnan Polat ve yönetiminin en büyük artısıda buradaydı.Futbolda oldukça başarısızken yönetim kısıtlı ve 3 senelik bir dönemde stadı projelendirme aşamasından kurtarıyor , faaliyete geçiyor ve inşaasına başlayıp stadı Galatasaray'a kazandırıyordu.Bir türlü hayata geçirilemeyen Riva projesini 500 milyon dolar seviyesine getirerek kulübün gelecekteki tüm borçlarını bir tek proje ile kapatabilme hatta kar edebilme seviyesine getiriyordu.Bir bir açılan storelar ve artan sponsor gelirleri Galatasaray'ın ekonomisine hayat getiriyordu.Kapımızda icra için bekleyen bankalar şu gün bize 10 yıl aradan sonra yeniden kredi vermeye başladı bile.Son 15 yılda yapılan ciddi ekonomik hatalar olmasaydı nasıl olurdu sorusu akla geliyor.Şuan Galatasaray 1-2 sene içinde Dünya'nın en zengin kulüpleri arasına girmeye oynuyor olabilirdi.Büyük bir devrim yaşadık aslında farkedilmesede.Farkedilmemesinin sebebi ise günümüzde yaşanan ancak ismi LİSELİ -LİSESİZ diye teleffuz edilmeye cesaret edilemeyen çatışma.Şahsen benim cesaretim yerinde ve bunun bir Liseli - Lisesiz çatışması olduğunu görüyorum.Bunu görmemek , kör olmak olsa gerek.2010 Aralıkta başladı aslında iç çatışma.Çatışma'nın kulüp içindeki temsilcisi ise Mehmet Helvacı idi.Onlar bugün istediklerini aldılar.Galatasaray bir kaos yaratılarak liseli kadrosu ile yönetilmeye hazır durumda.Gördüğünüz gibi geçmişte başkanlar kulübü harcarken bugün kulüp kongresi başkanlarını harcıyor.Değişen olumlu bir ekonomiye karşı  bozulan bir hiyerarşi var Galatasaray'da...