01
2014
Hani bazı insanlar vardır, yüzüne bakınca bir ışık gibi parlar, sizde pozitif bir aura oluşmasına sebep olur...Prandelli de öyle birisi, iyi bir insan, buna kuşku yok..
.Prandelli gelmeden önce hakkında ilk bahsedilen insani yönü, eski eşi ve onun kaybından sonra hayata karşı takındığı tavırdı...Şüphesiz bu tavrı asil ve yürektendi...Prandelli'yi bu açıdan takdir etmezsek ona haksızlık yapmış oluruz...
Ancak bizi ilgilendiren teknik direktörlüğünün daha çok ön plana çıkması gerektiği...Sonuçta Galatasarayımız için kırk takla atan bir sürü yerli yabancı hoca dururken bu şans Prandelliye ve teknik ekibine nasip oldu. Avrupa'nın en önemli kulüplerinin birinin başına geldiler...
Prandelli gelirken spor kamuoyunda bir sürü şüphe vardı, acaba yapabilecek mi? nasıl bir takım ortaya çıkaracak? kriz anlarında müdahale tarzı nedir? takımda oluşturacağı fark ne olacak? gibi sorular ardı ardına patladı.Prandelli hazırlık kamplarında sürekli 4-2-3-1 taktiksel varyasyonu kullanacağını, hızlı oyun, hızlı hucüm prensibini benimseteceğini, defansta dengeli ve sağlam durulacağını takımdaki arkadaşlığın artacağını belirtti.Ancak Prandelli'nin Türkiye'de ilk öğrendiği atasözü "Evdeki hesap çarşıya uymaz" oldu...
Spor kamuoyu da sorduğu soruların cevaplarını yavaş yavaş almaya başladı...Evdeki hesap çarşıya uymazdı, çünkü Federasyonun yabancı kuralı; topu 3 kere dürtmeden, 360 derece daire çizmeden pas veremeyen Yekta, Selçuk, ; Galatasaray seviyesinde olmayan yetersiz sağ ve sol bek; topu ileride 3 saniye bile tutamayan forvet; ve diğer faktörlerle bu mümkün değildi. Takımınızda üst seviye olarak Muslera, Sneijder, Melo dışında oyuncu yoksa mümkün olmaz zaten.
Bunlar Prandelli'nin suçu olmayan konular, ancak Pandev ve Dzemaili transferi için aynı şeyleri söylemek mümkün değil, bu oyuncular takım 28 kişi ise takımı sadece 30 kişi yapmaya yaradı. Bir fark ortaya koyamadılar. Amrabat, Yekta ve Olcan'dan daha verimli olabilecekleri de şüpheli. Yönetime Eboue ve Sabri konusunda direnebilirdi çünkü takımın bu oyunculara muhtaç kalacağı daha hazırlık maçlarında anlaşılmıştı.
Prandelli, Mancini gibi kadro yapısı ile çok oynayacak gibi görünüyor, 3'lü defans, 5'li defans, kanatsız oyun, 3'lü ön libero derken sezon bitmiş olacak...Rakiplerin de kötü olduğu bir sezonda 4. yıldızı ikram edersek bu asla affedilmez...
Bizim takımın kondisyonu iyi değil, takım rakibi ısıramıyor, geriye düştüğü maçları çevirebilecek gibi güven vermiyor, hoca ne taktik ne oyuncuların seçimi konusunda net fikirlere sahip değil, bazen Galatasaray'ın büyüklüğüne yakışmayacak durumlarla karşılaşıyoruz, Anderlect, Fenerbahçe, Sivas maçları bunun önemli göstergeleriydi...Hepsinde rakip bizi sürklase etti...Bu durumlar Galatasaray'ımızın büyüklüğüne yakışmayacak durumlar...Galatasaray her maça kazanmak için çıkar, acabalarla çıkmaz, ne yazık ki Terim döneminden bu yana neredeyse her takım bize Barcelona gibi geliyor.
Mustafa Denizli bir tv yorumunda takımız için oyuncular ve teknik kadro Galatasaray'ın büyüklüğünün farkında değil demişti...Ne yazık ki bende aynı görüşteyim.