08
2011
17 Mayıs 2000’de, Fatih Terim’in oyuncularını Parken Stadı’nın çimlerine göndermeden hemen önce soyunma odasında ağzından çıkan cümlelerini her Galatasaraylı az çok hatırlayacaktır. Şöyle diyor Hoca; “İleri gittiğimiz zaman hep beraber topa doğru bam bam bam bam gireceğiz ve oynayacağız!”
Türkiye’de, Fatih Terim’in oyun anlayışından haberdar olmayan futbolsever yoktur: Topa sahip ol, önde bas, rakibi blok halinde karşıla. Milli takım yıllarından soyunma odalarında çekilen videolarını da izleyin, hep aynı şeyleri tekrarlar Hoca. Futbolun en temel bu 3 kuralını hatırlatır talebelerine…
UEFA Kupası sürecinin hatırlarını her gün gözümün önüne getirsem de, bu işin romantizminin fazla uzatılmaması gerektiğini düşünüyorum. Bize yepyeni; Mayıs 2012, Mayıs 2013 model başarılar gerek! Romantizmi uzatmamak gerek dedim ama sadece bu yazı için, o günkü oyun anlayışımız üzerinden gidelim ve yukarıda sadece kısa bir alıntı yaptığım o final öncesi konuşmadan devam edelim.
Hoca’nın o günkü oyuncularına söylediklerini, bugünkü oyuncularının sahada yaptıklarıyla karşılaştıralım…
Gelin bir bakalım, o gün ne diyor Fatih Terim?
“Topun olduğu yer bizim için pozisyon… İtilmemizin (takımın blok halinde atağa çıkması) en önemli sebebi topun olduğu yer. Düşüncemiz, size aktardıklarımız, buraya geçtiklerinden itibaren, bizim sahaya, hiçbir boş alan ve boş adam bırakmamak."
Ne yaptı Fenerbahçe maçında Galatasaray? Çok adamla, blok halinde çıkış. Başarısız bir atağın ardından rakibi blok halinde karşılama. İster kontra olsun, ister set hücumu, o kadar zekice hareket etti ki sahadaki Aslanlar! Herhangi bir pozisyonda kaleye vurduğumuz ya da atılan bir pasın Fenerbahçeli oyuncular tarafından kesilmesi durumunda, ortaya düşen topları hep biz topladık. Futbol tabiriyle ikinci toplar, basketbol tabiriyle ribaund topları… Hücumcular önde kaleye giderken, arkalarında göbekte ve yakın mesafede Selçuk ve Melo vardı hep. Rakibin taç çizgilerine doğru uzaklaştırmaya çalıştığı toplarda ise Hakan Balta ve Eboue. İlk golümüz de bu şekilde gelmedi mi? Bir atak başarısız sonuçlandığında, topu kazanmak üzere olan rakipten atak yememeye, o başarısız atağı yeniden ‘sıfır’ bir atağa dönüştürmeye “rakibi boğmak” diyoruz biz futbolda… İşte biz bunu yaptık çarşamba gecesi. Hele hele o ilk 45 dakika… Muazzamdık!
“Bugün kaç dakika oynarsanız oynayın, ama 1. dakikadan itibaren Taffarel hariç 10 kişi oynamamız çok önemli.”
Galatasaray’ın bu sezonki en önemli özelliği; yardımlaşma. Hem hücumda, hem savunmada. Çıkarken iyi bir üçgen, iyi bir verkaç. Karşılarken de iyi bir kademe ya da beklerin ters kademesi. Herkes oyuna konsantre, her oyuncu zihin olarak oyunun içinde. Bir oyuncumuzun hatasını, en yakınındaki bir oyuncumuz hızlı kademeye girerek hemen silebiliyor ve topu arkadaşlarına kazandırıyor. İstekli, arzulu oyunumuzun en önemli göstergesi…
“Ve top oynayacağız. Siz bir daha söylüyorum; en iyi defans yapmak, oyunu oynamaktır. Burada tek şey kaldı; sizin oynamanız. Bir dünyanın seyredeceği; sizin oynamanız!”
Oynadık, sabırla… O ilk 20 dakikadaki pozisyonları gole çeviremediğimizde bazılarımızın aklına “Yine mi Johnson maçı?” sorusu gelmiş olabilir. Az “Bu maçın hakkı bu skor muydu?” demedik yıllarca Fenerbahçe maçlarının ardından… Arena'da; Volkan çıkardı, yine denedik. Şutumuz auta gitti, rakip atağa çıkamadan yine topu kazandık ve hücum ettik. Golü bulamasak da topu oynamaya ve takım olarak Galatasaray seyircisine keyif vermeye devam ettik. Sonunda gol geldi… Hakkımızdı. Fenerbahçe maçlarımızda sahaya pek uğramasa da, o meşhur ‘futbolun adaleti’ %100 vücut bulmuş haliyle Arena çimlerindeydi çarşamba gecesi…
“Başlarken çok iyi başlıyoruz, hiç riziko yok. Ofsayt taktiği diye bir şey yok, kadememiz tamam. İleri gittiğimiz zaman da hep beraber topa doğru bam bam bam bam gireceğiz ve oynayacağız. Oynadınız!”
‘Çok’ değil, ‘çok çok’ iyi başladık dün oyuna. Maçı radyodan dinleyen insanlar, “Galatasaray radyo spikerinin anlattığı kadar iyi oynadı mı yahu?” diye soruyordu Twitter’da birbirine.
Evet, oynadı!
İleri gittiğimiz zaman… Hep beraber… Topa doğru… Bam bam bam bam girdik… Oynadık!
Yazının tek cümleyle özeti nedir aslında biliyor musunuz?
Galatasaray, ‘Galatasaray gibi’ top oynadı.
Helal Olsun!