03
2015
Öncelikle tüm renktaşlarıma merhaba diliyerek 2. makalemi yazmaya başlıyorum.Malum transfer dönemindeyiz ve üzerinde duracağımız konuda haliyle transfer oluyor. Yazılı ve görsel medyada bahsi geçen futbolculara şöyle bir baktığımda ülke olarak miladı geçmiş son kullanıcısı biz olacağımız sporcular yazılıp çizliyor.Tamamen merakımdan küçük bir araştırma yaptım ve 'Uluslararası Spor Araştırma Merkezinin, Avrupa liglerini mercek altına aldığı ve birçok değerlendirmenin yapıldığı çalışmada, Türkiye kıtanın en yaşlı 5. Ligi olduğunun,oyuncu yetiştirme sıralamasında ise Türkiye son sırada yer aldığını' gördüm.Hal bu iken ; hala ülke olarak yok Ronaldinho yok Eto'o yok van Persie yok Podolski peşinde koşuyoruz. Üstelik padişahlarımız bile bu ülkede bukadar saltanat sürmemişken bu isimleri tabir-i caize padişah gibi yaşatıp üstüne çuvalla para verip birde nazlarını çekiyoruz.
Buraya kadar herşey tamam, ülke olarak bir yabancı hayranlığımızda var bunuda biliyoruz, peki bu sporcular gelip bize ne katmışlar bu soruyu acaba sayın yöneticilerimiz ve teknik direktörlerimiz kendilerine hiç sordularmı acaba? Sormamışlarki aynı tas aynı hamam gidiyoruz ortada değişen bir strateji yok yani. Acı olan geçtigimiz günlerde sayın Hasan Şaş'ın tv programında "büyük takımlarda genç oyunculara şans veremeyiz hazır oyuncuları oynatmak zorunda kalıyoruz hiç bir teknik direktör buna büyük takımlarda cesaret edemez" demesiydi. Tabi acı olan diyorum çünkü Hasan abi, bu ülkenin görülmüş en büyük başarılarını getiren Fatih Terim in ekibindeydi, dolayısıyla Fatih Terim in düşüncesinide bir anlamda bize aktarmış oldu. Oysaki bu ülkeye gelmiş en büyük başarı olan UEFA CUP ve SUPER CUP ı ülkemize ve takımımıza kazandırmış Fatih Terim in o büyük başarıyı elde etmeden önceki transfer yapılandırmasına şahitlik etmiş bir spor adamıdır Hasan Şaş. Şöyle bir baktığımızda o dönemlerin transferde yaş ortalaması (sıkı durun) 23.0 olarak gözüküyor tabi aynı doğrultuda A Milli Futbol takımımızında başarısına 2002 yılına kadar etki ediyor bu durum.Ortada bukadar somut örnekler varken neden hala kulüblerimiz 30 yaş ve üzeri son sahibi biz olacağımız oyuncular üzerinde deyim yerindeyse zar atıyor anlamakta zorluk çekiyorum. Aslında düşününcede zorlanmamak lazım bunun tek sebebi bizleriz arz taleb meselesi yani. Bugün 24 yaşında bir sol bek transferi basında yer alıyor hemen "haaa ,hööö, huuu, 2. ligden oyuncumu gelirmi deniyor".Arkadaşlar unuttunuz sanırım Ribery Metz takımından geldi bize hemde Anelka nın bonusu olarak deniyordu.Şuan Ribery nerelerde hepimizin malumu. E tabi büyük karıyerli isimleri istememiz yazılı ve görsel medyanında işine geliyor raiting ve gazete satışı olarak kullanıyorlar bizi.Sizlere hemen küçük bir anımdan bahsetmek istiyorum 'bir arkadasımla beraber ülkemizdeki büyük hepimizin bildiği bir spor gazetesinin servisinde calışan dayısını ziyarete gittik ve orada çalışanlar arasında geçen konuşma şu; "yarın kimi getiriyoruz Galatasaray'a ? ". Aslında bunun böyle olduğunu anlamak çok zorda değil basında bir takım için 50 tane futbolcu yazılıyor 5-6 tanesi ya oluyor ya olmuyor. Sonuç olarak neden Podolski ? Neden Rennes den 22 yaşındaki PAUL-GEORGES NTEP değil ? Veya neden Huntelaar ? Neden Arsenal dan ayrılmasına kesin gözüyle bakılan 24 yaşındaki JOEL CAMPBELL değil ? Arkadaşlar artık FUTBOL SADECE FUTBOL değil,ekonomisi zayıf bir kulübsen başarılı olma imkanın yok denecek kadar azdır.Bu ve bunun gibi oyuncuları kadromuza katarsak 2-3 sene oynatıp satarak bütcemizi dev takımlarla yarıştırabiliriz. Aksi takdirde anamızın liginde bir biz şampiyon oluruz bir diğerleri ve bununla avunup dururuz milletçe. Tabiki Sneijder gibi özel oyuncularada ihtiyacımız var ama 1 hadi en fazla 2 tane olmalı bu oyuncular. Son olarak bunları hayata gerçekleştirebilmemiz için ciddi bir scout ekibi şart tabiki.
Tüm renktaşlarıma olumlu veya olumsuz görüşlerinden dolayı şimdiden teşekkür ediyorum.