17
2015
Her geçen gün daha çok üzülüyorum Galatasaray'ı izledikçe...
Ve düşünmeden edemiyorum "Neden?" sorusunu sormadan...
Aslında sezon sonunda, bu sezpnun başarısız ve çalkantılı geçeceği açıkça belliydi...
Başkanlık koltuğuna oturan Dursun Özbek'e nedense kanım hiç mi hiç ısınmadı!
Yine de dedim ki "Önyargılı olma, izle ve gör!"
Seçim adayıyken ne vaatler verilmişti?
"Göğüs sponsoru hazır", "Galatasaray'a yakışacak yıldız futbolcular transfer edilecek", "TT Arena'nın çatısı kapatılacak", "Ekonomik anlamda büyük bir adımlar atılacak"
Biz halk olarak kandırılmayı, başkanlar size kandırmayı meslek haline getirdi. Bunun sorumlusu biraz bizler, biraz da sistemdir. Galatasaray Spor Kulübünün lobisi ne yazık ki belli kişiler tarafından ele geçirilmiş ve onlar ne isterse o oluyor.
Vaatlerin hiç biri tutulmadı, Galatasaray taraftarı uyutuldu... Aslında uyumadık ama yuttuk birçok şeyi...
Galatasaray sezonu "3 Kupa" ile bitirmiş, son zamanların en başarılını sezonunu geçirmiş. Ne yazık ki hiç birimiz oynanan futboldan tatmin olmamış, tabiri caizse "şansla ve balla" bu başarıları elde ettiğimiz düşüncesi hakim...
Kadroda eksik bölgeler var, sezon boyunca bas bas "ben eksiğim, bana iyi futbolcular lazım" diye bağırıyor. Nedense belli başlı kişiler bunu göremiyor.
Sabri'nin -kariyerindeki en başarılı sezonu- olmasına rağmen, Şampiyonlar Ligi Arenası'nda yetersiz olacağı düşüncesi, Burak Yılmaz'ın gol istatisliklerinde en üst sıralara oynamasında rağmen tek başına komple bir forvet olmaması, çok sevmemize rağmen her sezon sonunda problem yaratan Melo'nun gitmek istemesi, ileri uç kanat oyuncularındaki verimsizlik bas bas bağırıyorken verilen demeçler, herşeyin güllük gülistanlık gösterilmesi sabrımızı daha da tüketti. Henüz taraftarla bir türlü sıcak ilişkiler kuramayan Özbek'in kredisi böylece baştan tükenmiş oldu...
(Kevin Großkreutz transferindeki beceriksizlik bardağı taşıran son damla oldu.)
**********************************************************
Gelelim Hamza Hamzaoğlu'na...
Geçen sezon uyuyan bir takımı şahlandırdı Hamzaoğlu, efendi karakteri ile kendisini sevdirdi. Yeri geldiği zaman hatasını kabul etmesi, özür dilemesi büyük bir erdemdi. Ancak yapılan taktik hataları her ne kadar şampiyonluklardan etmese de ders çıkartıcı nitelikteydi...
Sezona hiç de istediğimiz gibi başlayamadık... Galibiyetlerimizde bile gönül rahatlığıyla oturamadık. Her geçen gün daha da şaşkın ve ne yaptığını bilmeyen bir takım görüntüsüne girdik.
Hele ki Şampiyonlar Ligi'nde Atletico Madrid gibi güçlü ekibe karşı sezon boyunca oynamayan Emre Çolak'ı ilk 11'de oynatmak, Emre Çolak'ı bitirmeye eş değer bir hamle oldu. Yasin gibi takımı canlandıran bir futbolcunun yedek oturması, Hakan Balta'dan devşirme bir orta saha yaratma sevdası korkarım ki sonraki maçımız olan Trabzonspon maçında olası bir mağlubiyet Hamza Hoca'nın Galatasaray sevdasına son verebilir.
Her ne kadar üzülerek söylesem de Prandelli'nin Trabzonspor maçıyla sona eren Galatasaray kariyeri, belki de Hamza Hamzaoğlu'nun da sonu olacaktır.