21
2016
Birileri işkembe-i kübradan sallamaya devam edebilir ,hayal dünyasında yaşayabilir ama sonuçta gerçekler çıkar o palavraları tren gibi ezer geçer. Şimdi merak ediyorum işte o Ünal Aysal şakşakçıları deve kuşu misali kafalarını kuma gömselerde kaidelerinin dışarıda kaldığını biliyorlar mı acaba ? Söz uçar yazı kalır demiş atalar ,balık hafızalı olanları bilmem ama ben kimin neler yazdığını da ,gerçekleri yazdık diye ettikleri küfür ve hakaretleri de net olarak hatırlıyor ,biliyor ve isim isim saklıyorum. Niye mi ? Çünkü bu kara leke G.Saray tarihine ilk olarak düşecek Şubat ta. Çünkü bu UEFA tarihinde de bir ilk olarak geçiyor kayıtlara. İlk defa bir kulüp UEFA ya verdiği sözleri ,taahütleri yerine getirmiyor.
Arkadaş böyle rezillik olur mu ? Neresinden tutsan orasından elinde kalıyor. Genel kurulun mali ibrasını alan Ünal Aysal ın kulübü soktuğu batağa bak aynı genel kurulun mali açıdan ibra etmediği Adnan Polat sayesinde ondan sonra geçen 5 yılda kulübün 125 milyon dolar ödemekten kurtulmasına bak. Kötü başkan!!! Adnan Polat sayesinde kulübe kazandırılar %22 lik hisse senetlerinin sadece 1/3 ini satarak 30 milyon euro sıcak parayı harcayan da ibra edilmiş başkan Ünal Aysal. 2 şampiyonluk ,şampiyonlar ligi çeyrek finali ile geçilen 2 yıllık Fatih Terim dönemi ve harcanan 38 milyon dolar. Ardından hayal kırıklığı dolu Ünal Aysal İtalyan modeli ve yok olup giden 70 milyo dolar.
Şimdi eğri oturup doğru konuşalım ,bu tabloda günahım kadar sevmediğim Dursu Özbek başkanın suçu yok denecek kadar az. Elbette Dursun Özbek de G.Saray başkanına hiç yakışmayacak işler yaptı ve yapıyor ama burada konu farklı. Duygun Yarsuvat ise zaten olmazı oldurup şapkadan tavşan değil ama 4. yıldızı çıkarttı. Üstelik tek kuruş transfer parası harcamadan.
G.Saray mali problemlerle Faruk Süren başkan döneminde tanıştı. Faruk başkan sportif başarıyı paraya çevirmeyi bilemedi o dönem. Ardından Mehmet Cansun ile kısa bir geçiş dönemi. Sonrasında Özhan Canaydın başkan ile sancılı bir süreç daha. Bu esnada borçlar ödenmek yerine ötelendi durdu. Harcamalar ,giderler devam ederken faizler ile rakamlar uçmaya devam etti. Adnan Polat başkan dönemi sportif açıdan ciddi hatalar ,kabus gibi sezonlarla hatırlanır. Ancak idari açıdan yapılan devrim niteliğinde ciddi işler nedense görülmez ,hatırlanmaz ,anılmaz. Polat yönetimi "altın hisseler" de dahil olan %22 hisse senedini başta AİG olmak üzere yabancı yatırımcılardan almak için 60 milyon dolar para harcadı. Kulübün ve yönetimlerin üstünde kabus olan ,her yıl ortalama 25 milyon dolar yük getiren şirket statüsünü bu işten nemalananların ,rant sağlayanların tüm itirazlarına rağmen şirketleri birliştirerek bertaraf etmiştir. Bu iş için de o dönem 70 milyon dolara yakın bir para harcanmıştı.
İşte tam bu aşamada G.Saray ın ağır abileri ,duayenleri ,lisecileri devreye giriyor ve G.Saray tarihinin en kara sayfalarından birisi olan kongrede Adnan Polat ı ibra etmiyor ,düşürüyor ve yerine G.Saray lisesi mezunu olmaktan başka hiç bir backraundu olmayan Ünal Aysal tepeden indiriliyordu. İlk dönemlerini tecrübeli yöneticiler Ali Dürüst ,Adnan Öztürk ve Abdürrahim Albayrak a teslim ettiği futbol şubesinin bu 3 değerli ismin Fatih Terim tercihiyle kazandığı başarılarla iyi başkan olarak geçiriyordu. Ancak sonrasında anlamadığını itiraf ettiği futbolda birden bire profesör oluverdi. İlk iş 3 yöneticiyi ardından da Fatih Terim i yok etti. Kulübün milyonlarca dolarını saçma sapan har vurup harman savurdu. Futbol dünyasında önemli ismi ve kariyeri olan 2 İtalyan hocaya tutulması imkansız sözler ,yapılması mümkün olmayan vaadler verdi. Bir taraftan hocalara yalan söylerken diğer taraftan UEFA ve FİFA yetkililerine palavra atmaktan geri durmadı. İşin asıl ilginç tarafı bir Türk ün hayalini bile kuramadığı başarıları yaşatan Fatih Terim gibi bir efsaneye bile sırt çevirip Ünal Aysal a destek veren ,onu Abramoviç sanan taraftarların hiç de az olmadığıydı. Sonuçta ne oldu ,yemek bitip hesap vakti gelirken Ünal efendi kaçıp gidiverdi. Onu destekleyenler ise devekuşu olmakta buldular çareyi. Nasıl olsa burası Türkiye ,başarının cezasız kalmadığı ,aptallığın ,cehaletin hatta ihanetin anında unutulduğu insanların ülkesi.
Arkadaşlar bakın bu satırları yazan adamda en az sizin kadar ,büyük futbolcuları sarı kırmızı formayla izlemeyi ister. Geçin Drogba yı ,Snaijder i ,Messi yi ,C.Ronaldo yu ,İniesta yı ,Robben i G.Saray forması ile hayal ederim. Ama bir de gerçek hayat var. Ben de bilirim X6 ya ,Q7 ye ,Range Rover e binmeyi ,Bebek te ,Yeniköy de yalı dairesinde oturmayı ama hayaller başka imkanlar başka işte. Takımın ,fazla değil 2 sene evvel küme düşme korkusu yaşayan ,2 maç arka arkaya kazanamayan ,averajı - olan takımın 2 sene arka arkaya şampiyon olmuş ,Şampiyonlar ligi gurubundan son 3 maçında 9 puan alarak çıkmış ,takır takır da topunu oynuyor. Bakın Fenere ,Beşiktaşa sahayı her maçımızda dar etmişiz. Man. United gibi takımı Old Traford da Alman hakem ve direkler elimizden almış. Hoca ,bu takımı kuran ,yaratan ,başaran hoca sadece bir sol bek istiyor yönetimden. O hoca hiç ağlamamış ,bahane üretmemiş ,sorunun değil hep çözümün parçası olmuş. En önemli maçta genç takımdan Semih ve Emre Çolak a forma vermiş ,baş edilemeyen Engin Baytar dan kanat oyuncusu yaratmış bir hoca. Aysal ne yapıyor ,gidiyor ofansif orta sahaya Snaijder i ,santrfora Drogba yı alıyor. Yani diyor ki ,hoca başarılı olmuş 4-4-2 den de Selçuk ve Burak tan da vazgeç. Takım oyuncuları Umut ve Elmander i boş ver. Oturmuş takım uyumuna ,paylaşılmış rollere veda et. Selçuk ,Melo tandemine el salla. Elbette bu esnada kulübün kasasından çıkan para 40 milyon dolara yakın bir miktar. Snaijder için 4 ,Drogba için ise 1.5 senede.
Snaijder i de ,Drogba yı da çok ama çok seviyorum. Ama alınmaları son derece yanlış bir hamleydi. En başta o dönem asla ihtiyaç yoktu. Sonra bizim kulübümüzün o kontratlara ödeyeceği para asla yoktu. Aynı dönem Fatih hocanın ısrarla istediği ancak yönetime 5 milyon dolardan fazla sakın vermeyin dediği Amrabat için ödenen 8.5 milyon euro bonservis de ,hocanın kulüpleri ve futbolcularla anlaşıp işi imzaya bıraktığı ancak sadece 150-200 bin dolar yıllık fark için elden kaçan Gökhan Töre ,Alper Potuk ,Kerim Frei ,Mehmet Ekici gibi gençlerde Ünal Aysal yönetiminin siz deyin hatası ben diyim hocaya sabotajıydı ki bu 4 isme ödenecek toplam maliyetin fazlasını bir Hajroviç kazığından kulübe soktu zaten Ünal Aysal.
Bu ssatten sonra ne olur ? Bir kere şunu kabul etmek gerekir ki gerek Linnes gerek ise Donk transferleri her yönüyle doğru ve iyi mukaveleler. Daha evvel yapılan sözleşmeler de futbolcu gitmek istese bile bizden aldığının yarısını verecek enayi olmadığı için yattığı yerden milyon dolarları cebine indiriyordu. Ancak Şubat sonunda da en hafifi 2 sene transfer yasağı olmak üzere yüksek ihtimal en az 2 sene Avrupadan men cezası alacağız. Doğrusu ya transfer yasağı bana ceza değil ödül gibi gelir bu şartlarda. En azından bazı transfer delisi ,tüketim hastası güruhun çenesi mecburen kapanır. Ama yüksek ihtimal olan Avrupa men cezası ile kulübün en önemli gelir kaynağı yok olacaktır. Sonuçta zaten 10-15 bin ortalama seyircisi olan ,storları 50 bin formayı bile zor satan ,sürekli zarar eden ,kredi kartı ve gsm hatları kullanılmayan bir kulüpten bahis ediyoruz. Bakmayın siz öyle en çok ,en büyük taraftar palavralarına. İyi gün dostudur G.Saray taraftarı ,kötü günde çoğu yok olurken bir kısmıda kendi değerlerine saldırmak ,küfürler yağdırıp tatmin olmak için vardır. Elini taşın altına sokup kötü günde de karşılıksız destek olan bizim nesil artık son demlerini yaşamakta maalesef. Ama üzülmeye gerek yok ,bizde de bir Süleyman Seba çıkar elbet bir gün. Palavra atıp lafla peynir gemisi yürütmek yerine iş yapar ,icraat yapar ,kulübü bataktan düze çıkartır ,küllerinden doğurur tekrar. Çünkü G.Saray gerçekten büyüktür. Elbette sonrası yine aynı senaryolar yaşanır ,liseci abiler olaya el koyar ,kendi emir erlerinden nir kuklaya makam verirler. Tabii ki kulübü bu günlere getiren saçma sapan ,tek taraflı tüzük doğru düzgün ,adil ,modern bir şekilde tekrar yapılmaz ise. Kulüp lisenin hegamonyasından kurtarılmaz ise. Kulübün gerçek sahibinin lise mezunu 20-25 bin kişi değil milyonlarca G.Saray taraftarı olduğu gerçeği kabul edilmez ise.
G.Saray ı kötü günlerin beklediği ,yapılan hataların ,ihanetlerin hesabının ödeme günü geldiği bir gerçek ama G.Saray ın bunları kolayca atlatıp daha da ihtişamlı olarak gelecek potansiyele de fazlasıyla sahip olduğuda ayrı bir gerçek. Ancak bunun tek yolu G.Saray ilkelerine ,değerlerine ,geleneklerine sahip çıkmak ,sıkı sıkıya sarılmaktan geçer. G.Saray tüm camia olarak birlik ,beraberlik içinde olduğunda ,kenetlendiğinde ,sevgi ve saygıyla tek yumruk olduğunda asla eğilmeyecek bir güçtür. Ne sahada ne saha dışında. En basit ve yakın örneği ise Duygun Yarsuvat ın 6-7 ayda yarattığı inanlmaz mucizedir. Duygun başkan milletin ilk 3 için bile şans tanımadığı ,her futbolcusu ,her kademesi tel tel dökülen takımı tek kuruş harcamadan ,tek transfer yapmadan 3 kupalı bir canavara çevirirken kullandığı tek silah G.Saray ın DNA sında var olan savaşçı ,teslim olmayan ,vaz geçmeyen genleri oldu. Bunu da harekete geçirmenin tek yolu olan camia içi kenetlenmeyi ,sinerjiyi harekete geçirdi. Ama maalesef bu tablonun içinde son 2-3 maça kadar G.Saray taraftarını görmek nasip olmadı. Sezon içinde destek olmayan ,tribünlerde sayıları 20 bini bile bulmayan taraftar ise takım Şampiyon olurken nedense kutlamalarda 50 bini aşıyordu. İşte G.Saray o 30 bini aşkın safradan arındığında ,her bir Arena yı sonuca ,puan durumuna bakmadan Ali Sami Yen e çevirecek ,her sporcusunu sevgisiyle ,rakibini korkuyla ,hakemi baskıyla boğacak hale geldiğinde durdurulamayacak.