27
2016
Merhaba arkadaşlar,
Bu yazımda Galatasaray futbol takımının teknik heyeti hakkında fikirlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
2015/2016 sezonunda 3 tane farklı hocalarla sezonu tamamladık ve bunlardan ikisi 2 tane kupa kazandırmıştır (Süper Kupa & Ziraat Türkiye Kupası).
Fakat Galatasaray’da maalesef kupa kazandıran hocalara pek fazla kredi verilmiyor (Lucescu, Hamzaoğlu, Terim). Peki kupa kazanamayanlara yeterince kredi veriliyor mu?
Önümüzdeki sezon için, yani 2016/2017 sezonu için, nasıl bir teknik direktör ve teknik heyete ihtiyacımız var?
Tarihe baktığımızda 20 kez şampiyon olmuş Galatasaray’ı en çok yerli hocaların önderliğinde şampiyon olunmuştur. Takımı şampiyon yapan yabancı hocalara baktığımızda akla gelen isimler Birch, Derwall ve Lucescu. İstatistiklere baktığımızda, yerli hocayla şampiyon olabilmemizin oranı daha yüksek.
Her sene olduğu gibi bu sene içinde Lucescu’yu Galatasaray’a yazdılar. Fakat Lucescu Zenit’e gitmeyi tercih etti. Lucescu haricinde Galatasaray’a ‘önerilen’ birçok teknik direktör var aslında. Bunları tek tek saymamıza gerek yok. Çünkü eğer ‘haberleri’ inanmamız gerekiyorsa, Galatasaray’ın başına ya Fatih Terim ya da Riekerink geçecekmiş. Alp Yalman yabancı (Alman) hoca öneriyormuş ama mevcut yönetimden Alp Yalman’ı pek ciddiye alan yok sanırım. En azından ben öyle düşünüyorum.
Yani ya Fatih Terim geri dönecek ve dördüncü kez Galatasaray’ın başına geçecek ya da Riekerink devam edecek. Peki, siz kimi takımın başında görmek istersiniz?
Ben şahsen ikisini ’de Galatasaray’ın teknik direktörü olarak görmek istemem. Nedenini ’de sizlere anlatacağım.
Fatih Terimin hoca olarak Galatasaray’a (ve Milli Takıma) yaşattıklarını kimse inkâr edemez. Fakat sene olmuş 2016 ve bazılarımız halen yeniçağ futbolunda Terim’le başarılı olacağımızı düşünüyor. Türkiye’de evet, tekrar şampiyon olabiliriz. ‘Ver gazı, al kupayı’ sistemiyle Türkiye’de kesinlikle şampiyon olunur Fatih hocayla. Peki ya Avrupa’da? Türkiye lig şampiyonluğu, Galatasaraylıları yeterince tatmin eder mi? Yoksam kuruluş nedenimize bakarak (Türk olmayan takımları yenmek), asil hedefin Avrupa’da kupa kazanıp Türkiye’ye getirmek değil mi? Bence ikincisi.
Peki, Fatih Terim’le Avrupa’da ne kadar mesafe kat edeceğimizi düşünüyorsunuz?
Taktik anlamda Fatih hocanın yetersiz kaldığını sizlere anlatmaya gerek yok sanırım. Motive ve moral olarak ideal hoca, kimse yanlış anlamasın. Fakat futbolun her gün geliştiğini ve hızlandığını gördüğümüzde, bu gelişime ayak uyduracak hoca sizce Fatih Terim mi? Bence değil.
Fatih Terim’e verilecek maaş ve isteyeceği transfer bütçesini ’de göz önüne alırsak, Fatih Terim bence şuan için uygun değildir. Üstelik Fatih hoca transfer konusunda pek umut vermiyor bana göre.
Fatih Terim hakkında son olarak eklemek istediğim başlıkta anlatıyor zaten.
Her sefer zor duruma düştüğümüzde illaki Fatih Terim’e mi yönelmeliyiz? Galatasaray’ı çalıştırabilecek ve ayağa kaldırabilecek başka teknik direktör yok mu bu dünyada?
Her seferinde eskiye dönüş yapacağımıza bir kerede yarını düşünüp bir hoca getiremez miyiz Galatasaray’ın başına? Hep Alex Ferguson örneğini veriyoruz ama nedense hiç kimseye bir ‘Alex Ferguson’ olabilmesi için zaman vermiyoruz. Fatih hocanın yaşına ’da bakarsak, Galatasaray’a gelmemesi için bir neden daha görebiliriz.
Üstelik sanırım mevcut yönetimin Fatih hocayı seçmelerinin tek nedeni, Galatasaraylıların gazini almaktır. Fatih hoca gibi bir efsaneyi bu şekilde kullandırmamamız lazım.
Peki ya Riekerink?
İyi ve düzgün bir insana benziyor. Kenardaki mimikleriyle, oyuncularla kurduğu diyaloglara bakarsak aslında fena bir hoca değil. Üstelik en önemlisi; takımı daha iyi oynatabilen, bir sistem kurmaya çalışan bir hoca. İşte tam bu yüzden Riekerink’i A takımda değil ama altyapıda görmek istiyorum. Riekerink’in başında olduğu bir altyapıyı düşünsenize. Hem yeterince bütçe hem de yeterince zaman verildiğinde altyapımızın çok daha verimli ve güvenilir olacağını düşünüyorum. Üstelik kendisi de bence A takımdan daha çok altyapı hocası olarak devam etmek istiyordur.
Fatih hocanın ‘sistemi’ bu zamana uymadığını ve Riekerink’in daha çok altyapı hocası olduğunu düşünürsek, o zaman asil soru; Galatasaray’ın hocası kim olmalıdır?
Benim fikrim: Tugay Kerimoğlu.
Şimdi benimle dalga geçenler ve beni ciddiye almayanlar olacaktır.
Tugay Kerimoğlu’mu? Evet, Tugay Kerimoğlu.
Yazıma devam etmeden önce bunu ’da bildirmek isterim, teknik direktörün yani sıra yardımcı hocalar ’da en az teknik direktör kadar önemlidir.
Peki, neden Tugay Kerimoğlu?
Hiç tecrübesi yok (Şanlıurfaspor hariç), çok pasif kalıyor ve şimdiye kadar daha çok yardımcı antrenörlük yapmış.
Evet, doğru. Teknik direktörlük kariyerine baktığımızda, kısa sureli Şanlıurfaspor macerası hariç pek tecrübesi yok. Bağırıp, çağıran bir hocada değil. Yani gaz veremiyor. Otoritesi belki ‘yıldız’ oyuncular için yetmeyebilir. Ama sizlere bunu sormak istiyorum o zaman; Türkiye’de yetişmiş ve İngiltere’de efsane olmuş başka bir oyuncu biliyor musunuz? İngiltere’den bahsediyoruz, dünyanın en kaliteli ligi yani. Peki, İngiltere’de (bir Türk’ün üstelik) bu kadar saygıya sahip olmasını neye bağlıyorsunuz? Gaz verme yeteneği mi yoksam futbol zekasından dolayı mı?
Bazen çok pasif olduğuna kesinlikle katılıyorum. Soğukkanlı. Hemen strese girmiyor, panik yapmıyor. Onun karakteri ’de öyle. İllaki bir Simeone, Klopp ya da Fatih Terim gibi saha kenarında hoplayan ve zıplayan teknik direktöre mi ihtiyacımız var bizim? Sadece gazla değil ayni anda taktik bilgisiyle oyuna müdahale edebilecek bir hoca görmek istemiyor musunuz Galatasaray’ın başında?
Bence hem taktik anlayışına göre hem de Galatasaray’ın altyapısından çıkmış birisi olarak, ben şahsen Tugay hocayı şuan ki Galatasaray için en uygun hoca olarak görüyorum. Üstelik karakter olarak da Tugay hocayı benimsiyorum. Onun ihtiyacı olan 3 şey var; zaman, anlayış ve iyi bir teknik heyet.
Daha öncede yazdığım gibi, önemli olan sadece teknik direktör değil ama ayni anda onunla birlikte çalışacak olan teknik heyet.
Teknik heyetinde Galatasaray’ın eski futbolcularından oluşması gerektiğini düşünüyorum.
Mesela Taffarel, Bülent Korkmaz, Ergun Penbe, Hakan Şükür gibi insanlar.
Nedenini ‘de sizlere açıklayım:
Taffarel zaten şuan ki kaleci antrenörümüz. Fakat mevcut yönetimin yarattığı kaos ortamı onu ’da etkilemiş. Böyle değerli bir efsane (ve insanı) kaybetmemek lazım.
Bülent Korkmaz yazdım fakat Bülent hocanın Galatasaray’a ‘yardımcı’ antrenör olarak geleceğini düşünmüyorum. Ama gelse güzel olur. Üstelik o daha çok bağıran/çağıran birisi.
Ergun Penbe çok sevdiğim bir eski oyuncumuz. Sadece futbolundan dolayı değil ayni anda karakterinden dolayı kendisine çok saygım vardır. Sessiz, sakin, karınca bile ezmeyen bir başka efsanemiz.
Belki kadrodaki ‘yıldız’ oyuncular ona bakıp ahlak ve saygı konusunda biraz feyz alırlar diye düşünüyorum.
Ve Hakan Şükür, bir efsanemiz daha. Seven olur, sevmeyen olur. Fakat bu bir gerçek ki; hem Galatasaray adına hem de Milli Takım adına en çok gol atan (ayni anda en çok saç baş yolduran) oyuncumuz Hakan Şükür’dür. Her forvet oyuncusunu daha iyi yapabilen/geliştirebilen bir adam (Burak Yılmaz hariç tabi).
Bülent Korkmaz’da olduğu gibi, Hakan Şükür’ünde Galatasaray’a gelebileceğini düşünmüyorum. Yanlış bilmiyorsam siyasi nedenlerden dolayı kendisi zaten şuan hedef tahtasında ve hatta sürgün edilme bile söz konusu. Şunu’ da söylemek isterim ki, eğer siyasi nedenlerden dolayı Hakan Şükür gibi bir spor efsanesini Türkiye’den şutluyorsak o zaman ’YUH’ demekten başka bir şey gelmiyor aklıma. Bir insanı din, siyasi vs. nedenler yüzünden spor tarihimizden yok etmeye çalışırsak bu Hakan Şükür’den daha çok bizim ne tur insanlar olduğumuzu anlatıyordur.
Şuan 5 tane isim yazdım, Galatasaray’ın teknik heyetini oluşturabilecek eski oyuncularımızdan oluşan 5 tane isim.
Bunlardan bir tanesi zaten mevcut teknik kadroda yer alıyor ama kalacak mı, belli değil (Taffarel).
İki tanesi gaz verme ve vurma/kırma özelliğine sahip olmadığı için birçok insanın veto ’sunu görecektir (Tugay & Ergun).
Bir tanesi egosunu kenara bırakıp, daha önce baş antrenörlük yaptığı takımda, yardımcı antrenör olarak sanırım gelmeyecektir (Bülent).
Sonuncusu ’da ne yazık ki sporla ilgili değil ama siyasi nedenlerden dolayı Galatasaray ’imza katkı sağlayamayacaktır (Hakan).
Oysa kadromuzdaki futbolcular, bu efsane oyuncularla antrenman yapmak istemez mi?
Genç oyuncular bu hocalara bakıp/dinleyip kendilerini geliştirmek istemez mi?
Sizce Volkan Pala gibi bir genç, Hakan Şükür’den çok şey öğrenemez mi?
Koray Günter, Bülent Korkmaz sayesinde daha fazla yüreğiyle oynamayı öğrenemez mi?
Hem kim bilir, belki Selçuk İnan bile Tugay Kerimoğlu’nundun nasıl daha hızlı oynanmasını ve her seferinde faul almanın gerekmediğini öğrenebilir.
Yani demek istediğim arkadaşlar; hep eskiye dönmek yerine ve geçmişe tutunmak yerine, yarını düşünüp ve yeni nesillere şans vermek daha mantıklı değil mi?
Geçmişini unutma ama fazla ’da geçmişte takılı kalma.
Günümüzün futbolunda geçmişin değil, geleceğin daha önemlidir.
Saygılar,