Makale Yaz
Bu haberi yazdır
Asalet Böyle Bir Şey...
 Ağu
08
 2011

Yıllar önce bu satırları okuduğumda tüylerim diken diken olmuştu. Eğer kendimi bilmediğim yıllarda bu cümleleri okuyup anlayabilseydim ya da birisi mırıldanabilseydi bu sözleri kulağıma, bir tesadüf sonucu Galatasaraylı olmaz, beni bu renklere itecek olan yazgıma bilinçli bir teslimiyetle sarılırdım.

Namussuzluğun olduğu yerde namustan, şerefsizliğin olduğu yerde de şereften bahsedilirdi. Bu sihirli kelimelerde ise öylesine saf bir muhteva vardı ki, namustan, şereften bile bahsedilmiyordu. Karşıt anlamların kirli dünyası akla gelmesin diye değil, kendi masumiyetimizi anlatmaya tenezzül dahi etmediğimizden böyleydi bu. Asalet dedikleri böyle bir şeydi işte...

Kendinden emin olmanın adıydı asalet...

Şimdi ise bakıyorum, bu ulu çınara leke sürülmek isteniyor. Hayır, benim anlamadığım madem bir şeyleri iddia edebilecek kadar cüretiniz var, bunu neden o zaman değil de şimdi yapıyorsunuz? Ben battım, onlara da çamur atayım izi kalsın düşüncesi bir utanç tablosu değil de nedir?

Aslında söylenecek o kadar söz var ki, sadece Özhan Canaydın'ın ismini hatırlatmak bile onlara verilecek en iyi cevaptır aslında... 'Makbuzlar emniyete verildi ve aklandık...' Bu iş eğer bu kadar basitse, kendi kirli dünyanızı örtbas etmek için oluşturmaya çalıştığınız sahte iftiraların amacı, asaletimizi zedelemekse eğer, o halde cüret ettiğiniz bu kepazeliğe karşı şu sorularıma cevap verin:

1- Teşvik, adı üzerinde olduğu gibi oyuncular gevşemesin ve var güçleriyle mücadele etsinler diye verilir. Denizlispor'un kümede kalma kaderi son maça bağlıyken ve bu yüzden de maksimum performans sergileyecekleri apaçık ortadayken, Galatasaray neden böyle bir şeye yeltensin? Kaldı ki kendi oyuncularının maaşlarını bile zor ödediği bir dönemde neden yapsın bunu?

2- Beşiktaş'tan 6 yiyen bir takım, Galatasaray'dan 8 gol yiyemez mi?

Bütün bu kendini bilmezliğin en üzücü olanı ise Federasyon Başkanı'nın bu olay karşısındaki fanatik tutumuydu. 'Gerekirse kupayı ellerinden alırız...' İyi de o zaman, Federasyon'a 26 klasör verildiği halde ve söz konusu kulüplerin bazı yöneticilerinin bile tutuklu olduğu bir ortamda adama sormazlar mı ki, neden bu kulüpler hakkında da bu tarz bir açıklamayı alenen yapmadın diye? Eğer birazcık olsa asaletiniz varsa, utanın!

Mevkisi gereği herkese eşit ve adaletli davranmakla yükümlü birisi Federasyon Başkan'ı seçildikten sonra bile 'Aziz Yıldırım benim kulübümün de başkanıdır' diyebiliyorsa, böylesi bir açıklama sürpriz olmasa gerek. Bırakın adil davranmayı yasanın açık hükümlerine muhalefet edercesine kulüplerin küme düşürülmesi yerine sadece şahıslara ceza verilmesini savunan birisinden ne beklenebilir ki?

Bu yüzden büyük bir ihtimalle düşecek olan Fenerbahçe, Beşiktaş ve Sivasspor 15 Ağustostan sonra eğer gerçekten düşürülecek olurlarsa, bu gelişme tamamen konuyla ilgili karar alma yetkisi olan Federasyon Başkanı'nın dışındaki bazı güçlerin devreye girmesiyle mümkün olabilecektir. Çünkü aksini düşünmek fazla iyimserlik olur.

Futbolun saha içini ele almayı seven birisi olarak ne zaman saha dışı konulardan bahsetsem, inanın ki tiksiniyorum. Umarım ki bu kirli ortam ve bize atılan bu asılsız iddialar sahiplerine birer apolet gibi yapışır. Türk futbolu da bu sancılı süreci inşallah en kısa zamanda sindirebilir.

Bize gelince, asaletimizi kaybetmeyelim arkadaşlar...

Kendinden eminsen, 'Ben masumum' demeye de gerek yok çünkü...

Hayırlı Ramazanlar...





Yorum Yaz

Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
reklam
Yazarın diğer yazıları
  2012
  2011
Son Girilen Makaleler
beawerheart
| 28 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 25 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 24 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 15 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 05 Ağustos 2024 |
En çok yorumlananlar
Blog bulunmuyor...