06
2017
En başta belirtmem gereken husus İgor Tudor ile ilgili hiç bir problemim yok. Eğer son 1 seneyi teknik direktör bile olmayan, vasat zekalı, futbol bilgisi zayıf, karakteri ezik bir zavallı yerine İgor Tudor gibi futboldan gelmiş, genç ve aç bir teknik direktöre şans vererek geçirmiş olsaydık bu gün çok farklı yerde olurduk. İgor Tudor hayalini kurduğum bir teknik adam değil. İgor Tudor un büyük takım çalıştırmak için zamana ihtiyacı olduğunuda düşünüyorum. Ancak adamın saygı duyulacak bir teknik direktör olduğunada eminim. Ayrıca çalıştığı takımlarda taktik disipline, fizik güce, takım oyununa verdiği önem, isimlere vermediği taviz de çok hoşuma giden özellikleri.
İgor Tudor G.Saray da başarılı olabilir mi sorusunun cevabı bana göre çok zordur. Çünkü böyle vizyonsuz, kalitesiz, kapasitesiz ve kalibresiz bir yönetimle çalışmak için tecrübesi çok zayıf kalacak gibi düşünüyorum. Ancak çok uzak ihtimal olsada yönetim arkasında durur, kuyusunu kazmaz, G.Saray düşmanı Türk medyasına yem etmezse futbol olarak çok tatmin etmesede mücadelesiyle başarılı olan bir takım yaratabilir.
G.Saray takımı her şartta kendi bildiği oyunu oynayarak Türk futbolunda emsali olmayan işlere imza atmış bir kulübün amiral gemisidir. Kendi kadro kalitesinin, kendi kulüp bütçesinin misli misli üzerinde takımları takır takır futbol oynayarak sürklase etmiş ve ülkeye ilk Avrupa kupasını getirmiştir. Çok değil sadece 2 sezon evvel şampiyonlar ligini kazanan Dortmund a hem de kendi sahasında top göstermeyen de, İngiliz ligini alt üst eden Leeds i de yardakçısı Fifa ile beraber kendi cehennemlerine gömen de, Davor Suker, Overmars gibi yıldızları kulübede oturtan efsane Arsenal kadrosuna 10 kişi ile bile teslim olmayan da, daha evvel Avrupa süper kupasını hiç kazanamayan Real e o zevki yine tattırmayan da G.Saray ın hiç şaşmayan bu geleneğiydi.
G.Saray çıkar Old Traford da önce Alman hakemi sonra direkleri geçemez ve yenilir. G.Saray çıkar düzine ile gol kaçırır, Volkan karaktersizi hayatının maçını oynar ve kalesine 2 defa gelemeyen Fener e 2-1 yenilir. G.Saray çıkar kendi futbolunu oynar, pres yapar, önde basar, sağlı sollu saldırır ama yenilir. Bu üzsede hiç problem yaratmaz. G.Saray armasını, formasını, geçmişini, geleneğini inkar etmez ise biz ağlasak bile ellerimiz şişene kadar alkışlamayı biliriz. O takımı da o teknik adamı da başımıza taç ederiz. Çünkü biliriz ki maç kazanılır, kaybedilir ama büyüklük, kulüp gelenekleri asla kaybedilmemelidir. G.Saray a olan aşkımızın topun 3 direk arasından geçip geçmemesiyle alakası yoktur asla.
Beşiktaş maçında oynanan futbol tek kelimeyle berbattı. Aslında bu berbat yorumunu G.Saray için değil maçın geneli için yapıyorum. Benim izlediğim maçta yenilmekten korkan, oyunu kilitlemeye çalışan 2 korkak teknik adamın sahaya sürdüğü 2 korkak takımdan ve hayatımdan çalınan 90 dk. dan başka bir şey göremedim. Hadi deplasmanda oynayan ve puan durumuna göre beraberliğe çoktan razı olması gereken Şenol Güneş ve Beşiktaş takımına hak vermesem de saygı duymam gerekir. Ama galibiyetin bile sadece umut tazeleyeceği, 7 puan geride ki teknik adama ve takıma üstelik 40 bin taraftarının önünde oynadığı oyundan dolayı övgümü bekliyorsunuz ?
Efendim Beşiktaş bu ligin en iyi top oynayan takımıymış. Beşiktaşın bu sezon oynadığı tüm maçları seyreden birisi olarak rahatlıkla söyleyebilirimki adamlar futbolun gereklerini yerine getiriyorlar hepsi bu. Öyle iyi futbol filan yok. Ancak takım olarak savunmayı da, hücumu da, presi de, baskıyı da bir arada yapıyorlar. Çok koşuyor çalışıyor ve bu işi uyum içinde yapıyorlar. Bir de öyle güzel reklamlarını yapıyorlar ki rakipleri korkutuyor, medyayı tarafına çekiyor ve hakemleri güzel etkiliyorlar. Queresma, Talisca gibi gerçek yeteneklere tek lafım yok ama şu Oğuzhan, Cenk, Marcelo gibi oyuncular bizde olsa tefe koyardık. Adamlar ise bizim aksimize tenekeye altın muamelesi gösteriyorlar. Başarının asıl nedeni ise elbette tecrübeli, akıllı bir teknik adamı takımın başına getiren, Podolski nin yarı değeri olmayan adamları Podolski nin 5-6 katı paralara satan yönetimleri.