EVREN GÖZ YAZIYOR...

Futbol, günümüzde bilimsel verilere ve koşu tempolarına, efor testlerine dayanıyor. Ancak, sokakta başlayan bir oyundan ibaret aslında. Çocuk yaşta futbol topu ile tanışan küçük bedenler büyüyüp o yeşil sahaya geçiyor, gelişiyor ve gelişiyor...

Bu oyunu oynarken güç, kondisyon, takım disiplini, alan daraltma gibi tabirler elbette önemli. Taktik anlayışları, yan toplar, çapraz koşular... Bunların hepsini oyuncuya verebilirsiniz. Yalnızca "yetenek" doğuştan gelir.

Galatasaray "yetenek" konusunda sıkıntı yaşıyor. Oyuna hükmeden taraf tüm maçlarda Galatasaray oldu. Sezon başından beri Manchester United deplasmanı dahil hiçbir maçta topu rakibine vermedi. Bu, gelecek için çok önemli bir kriter olsa da direkt olarak puanlara yansımayacağı dönemler de yaşanabiliyor.

Öyle ki, Galatasaray kale önüne kadar topu götürüp o üç direğin arasına sokamıyor. Takımda eksik olan şey, yetenekli bir lider oyuncu olarak göze çarpıyor. Maçların en zor anlarında sorumluluk alacak, topla doğuştan gelen bir bağı olan ve onu istediği gibi yönlendiren bir star oyuncuya ihtiyaç duyuluyor. Oyunun sıkıştığı dakikalarda o top, insanın ayağını yakar. Riske girmek bu vakitlerde çok zordur. Büyük oyuncular, zor zamanlarda riske girip takımı sırtladıkları için o konuma ulaşırlar. Galatasaray kadrosunda çok iyi futbolcular var, ancak "büyük futbolcu" olmak için o eşiği atlamak gerek. Örneğin Şampiyonlar Ligi'nde kalan 4 maçta inanılmaz bir performans ortaya koyup Selçuk'un takımı sırtlaması, onu "büyük" yapar. Selçuk, Türkiye'nin en iyi orta saha oyuncusudur fakat büyümek için bu fırsatı değerlendirmeli. Üstelik Şampiyonlar Ligi seviyesinde her zaman yer alıp bu düzeyde futbol oynamalı.

Burak, Umut, Sercan ve hatta Baros futbol topuyla olan ilişkileri değil, güçleri, hızları, sezgileri ile gol yollarında etkili olabilen isimler. Hamit Altıntop, inanılmaz fizik kondisyonu ve oyun görüşüne eklenen üst düzey gücü ile kariyerinde bu noktalara gelmiştir. Amrabat ise henüz istenilen noktada değil. Var olan yeteneğini takım disiplini içinde göstermesi için biraz daha zaman gerekiyor. Melo ise defansif görevlerinden ötürü hücumda geçen yıla oranla etkili olamıyor. O da takıma geç katılmasının faturasını ödüyor bugünlerde.

Geriye yalnızca Emre ve Selçuk kalıyor. Ancak bu iki isim de üst düzey maçlarda kale önünde topla pek buluşamadığı için fark yaratamıyorlar. Bu sebepten Galatasaray'ın Necati Ateş'in gençliğine ihtiyacı vardı. Hem forvet, hem orta saha özelliklerini taşıyabilen bir ismin eksikliği, üçüncü bölgedeki sancının temel sebebidir. Bir de Engin Baytar var unutulan...Engin Fabregas... Topla ve hakemlerle arası çok iyidir... Barcelona'daki Cesc Baytar gibi... Cezasını tamamlayıp geri döndüğünde mutlaka takımda fark yaratacaktır. Sarı kırmızılılar pozisyona giriyor, girecek de. Oynadığı futbol felsefesinin gereği girmesi kadar doğal bir şey yok, ancak yaratıcı bir oyuncu takımın bir kademe yükselmesini sağlar.

Bazen saha içinde yapacağınız hamlenin 3 adım sonrasını hesaplayabilirsiniz. Ancak bunu öylesine tarifsiz bir hisle gerçekleştirip, aklınızla bütünlersiniz ki; o top gider istediğiniz şekilde yeniden size gelip filelere usulca temas eder... Galatasaray'ın işte bu sihri yapacak bir "özel futbolcuya" ihtiyacı var.

Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın