Bu grupta üç maçta hüsran yaşadıktan sonra Cluj’da alınan 3-1’li galibiyet müjde gibi.
Neredeyse Avrupa’ya havlu atacakken şimdi artık;
Şampiyonlar Ligi’ne devam etme ihtimalimiz de var.
Avrupa Kupası’na gitme ihtimalimiz de var.
Büyük iş başarıldı.
Galatasaraylıları
Fatih Terim’i
Futbolcuları bütün kalbimle kutluyorum.
Deplasmanda takımını destekleyen taraftarı da…
Rumenleri bastırdılar.
Daha önceleri neredeydiniz?
Tedirgin başlayan maçta ilk dakikalarda savunma ardımıza üç hamle yedikten sonra kefeni yırttık. Toparlandık ve;
Maçta bizden üç gol var, üçü de Burak’tan…
Maç içinde baskı var, o da bizden…
Grup’ta ikincilik var o da bizden…
O halde, hiç durmadan hemen soruyorum;
Daha önceleri neredeydiniz?
Madem sizde bu yürek vardı, bu takım oyunu vardı, bu yetenek vardı, Neden üç maçta ancak 1 puan aldınız da bu maçta hem de deplasmanda 3 gol attınız!
Öyle bir iş başardınız ki; sevap gibi…
Maç öncesi - maç sonrası Terim
Maç öncesi ve maç sonrası izlediğim Terim’i coşkuyla alkışlıyorum.
İnandırıcı ve ayakları yere basan hocalık işte bu!
Kendinden emin ve kararlı…
Ciddi ve inandırıcı.
Kibar ve akılcı.
Kenarda da sakin olunca;
Sonuç mükemmel.
Maç öncesi Terim;
Zor bir maça çıkarken, moralsiz futbolcularına güven veren, takımını iyi motive eden, taraftara umut aşılayan, futbol adına güzel mesajlar ileten bir son şans elçisi gibiydi…
Maç sonrası Terim;
Gerçekleri dile getiren, galibiyetle etrafa babalanmayan, başarı için daha çok çalışması gereken bir takım olduklarını söyleyen, takımının eksiklerini bilen, takımının kalitesinin farkında olan ve bu kalitenin Arena’da suya takıldığını esprili bir biçimde veren bir babacan hocaydı.
Böyle Terim'e can feda!
Akıllı taktik iyi seçimler
Sahaya çıkan ilk 11 çok şeyi ifade ediyor;
Savunmanın göbeğinde Cris ve Dany çaresizliğin getirdiği korku filmi gibi ikili.
Riera ilk kez fizik gücü yakalamış teknik bir katkı. Başarılıydı ama takımın sol beki hala yok!
Orta sahada; Hamit, Selçuk, Emre ve Yekta. Rakiple didişen ve futbolun iki yönünü de oynayabilen dinamizm. Maçın kazanılmasında büyük payları var.
Forvette çakılı kalmayan ve de alan değiştiren ikili; Burak ve Umut.
İkisi de rakibi kovalayan görüntüdeler.
Galatasaray bu 11’le, 4-6-0’ın iyi bir uygulayıcısı olarak sahaya güzel yayılınca rakip topa sahip olamadı.
Yani;
Top bende kalsın demeden topu rakibe bırakmayan ve savunma emniyetini ilk planda tutarak daima dikine oynayan bir anlayış.
Cluj sadece ikinci yarının başında attığı gole kadar sahne aldı. Ön plana çıkartılacak oyuncularına rastlanmadı… İstanbul’daki maçta on kişi kalmalarına rağmen çok daha iyiydiler.
Gol dakikaları da cuk oturunca Galatasaray hiç panik yapmadan farklı bir galibiyete koştu.
Emre ve Yekta cuk oturdu
Burada altı çizilecek iki isim var; Emre ve Yekta.
Bu ikili takımın rakiple en çok boğuşan ve topu iyi kullanan isimleri olarak gözüktüler.
Bir başka not da Melo’nun olmayışı idi.
Galatasaray bu güne kadar Avrupa maçlarında hiç böyle oynamadı.
Terim; Melo’yu oynatmak için hep Emre ve Yekta’yı kesti. Oysa Emre-Yekta ikilisi hem orta sahayı tutan hem forvetine destek veren yapıda oyunculardı. Melo’nun sakatlığı Galatasaray’ı etkin hale getirdi. Rakiple uğraşmadan oyun şablonunu oturttular.
Hamit ve Selçuk da kalite olarak takımı yönettiler.
Bu kez Hamit çok faydalı işler yaptı.
18’de Hamit’in Burak’a attırdığı gol önceki haftanın tekrarıydı.
Beraberlik golünden sonra ikinci golün çabuk gelmesi de Hamit’in marifetiydi. Zor pozisyonda topu akıllı kullanan Hamit, Burak’a ikinci golü de attırdı. Hamit’in yerinde bir başkası olsa önü kapatılınca saçmalar topu kaybederdi. Hamit akıllı zorlamayla sıfıra kadar indi ve ortaladı, gol geldi.
Hamit’i ağır bulabilirsiniz, formsuz bulabilirsiniz ancak Hamit kalitenin ve akıllı işlerin adamıdır. Galibiyette payı büyüktür.
Bu galibiyet aldatmamalı
Şunu da itiraf etmek gerekir ki Cluj da çok kötü bir günündeydi.
Takıma haksızlık etmek istemiyorum ama belki de Galatasaray’ın bu düzeni ve oyun anlayışı rakibi oynatmadı.
Bunu ilerleyen günlerde daha iyi göreceğiz.
Umut-Burak ikilisini takımın hem gol gücü hem yumuşak karnı olarak görüyorum.
Onların topla becerileri eksik.
Cluj savunması iyi olsa Galatasaray’ın rakip on sekize gönderdiği her top, tenis topu gibi geri dönebilirdi. Umut-Burak ikilisi topu önde tutmakta becerili değiller. Bu maçta Burak hat-trick yaptı ama kafamda bu soru hep var.
Orta sahadan ne kadar iyi toplar çıkarsa çıksın topla adam geçebilmek önemli bir meziyettir. Burak-Umut ikilisi böyle bir beceriye sahip değil. Atılan iki gol tek vuruşluk goller.
Burak son golde ilk kez beceriyle adam geçti ve şık bir gol attı. Pas da verebilirdi.
Belki de Terim’in daha eksiklerimiz var onları tamamlamamız lazım dediği de bu.
Galatasaray’da son hareketlerde kalite sorunu var.
Elmander bu eksiğe tek çare.
İnşallah son iki maçta Elmander oynar.
Terim’in de Elmander’i sakat sakat Cluj’a götürmesinin sebebi budur.
Galatasaray forvetinin Elmander’e ihtiyacı var.
Terim’in yaptığı değişiklikler ve zamanlaması da çok iyiydi. Takımın dengesi bozulmadı.
ManU maçı ve rakiplerin kapışması
ManU’nun 12 puanı var. Liderliği garanti.
Galatasaray 4, Cluj 4, Braga 3 puanda.
Grupta iki maçımız kaldı.
ManU ile Arena’daki maçımız aynı gün Cluj-Braga maçıyla eşdeğer.
Rakiplerin beraberliği şansımızı artırır.
ManU’dan alacağımız bir puan bile bizi son maça taşır.
Yenersek son maça çok rahat çıkarız ancak ManU galibiyeti çok zor gözüküyor.
Her şeye rağmen umutların tükeneceği maçtan Cluj’u yenerek çıkmamız ufkumuzu açtı.
Keşke Braga’yı burada yenebilseydik!
Eleştirlerimin doğruluğu bu maçla ortaya çıktı. Kendi sahanda yenilmeyeceksin!
Umarım Terim de buna hayıflanıyordur.
Cluj maçını sel alması talihsizlik ama kuru sahada Arena’da Braga’ya yenilmek kaderi çizen olay.
Yine de umutluyuz.
Söylemlerinde dengeli olan ve bu kritik maçta takımını iyi yöneten Terim’i bir kez daha kutluyorum.
Üç gollü dış saha galibiyetiyle futbolcular da övgüyü hak etti.
Aysal Başkan’ın da gözü aydın.
Tebrikler.
Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın