Hamit Altıntop…
Son yılların flaş ismi. Alman yetiştirmesi… Halil’in ikizi…
Bugün Real Madrid’in kadrosunda. Öyle bir kadroda yer bulmak zor.
Kulübede oturması da Hamit’e yazık!
O zaman Hamit karar vermeli ve Türkiye’ye gelmeli.
Ama kime?
Fener’e mi Galatasaray’a mı?
Bundan önceki yıllarda Galatasaray Hamit’i hep almak istedi. Her seferinde Hamit de futbol hayatına Almanya’da devam etmek istediğini söyledi. Geçen yıl Hamit’in
Galatasaray’a gelmesine ramak kalmışken, Real’e gitti.
Bugün Hamit, Real’den ayrılıyor.
İstikamet Galatasaray olmalı. Çünkü sözü var.
Ancak;
Futbol profesyonel bir iştir. Kim fazla verirse futbolcu o takıma gider. Sözünde durmak bu konuda ölçü olmaz!
Aslında sözünde durması gereken kişi ‘Hamit’i alacağız, transferi 25 haziranda
bitireceğiz’ diyen Kulüp Başkanı Ünal Aysal’dır.
Ancak Aysal da haklı. Araya Fenerbahçe girdi. Fenerbahçe bunu hep yapıyor. Sonra masumu oynuyor… Önceki yıl da Stoch tam Galatasaray’a gelirken araya girip fiyat yükseltti Stoch’u kaptı.
Bugün de Hamit olayına neden girdi belli değil!
Oysa Fenerbahçe’de Hamit’in mevkiinde; Gökhan Gönül, Orhan Şam, Bekir İrtegün,
Mehmet Topuz, Özer Hurmacı ve hatta Kuyt var.
O mevki Galatasaray’da neredeyse boş!
Sabri, Eboue, Aydın.
Bu konuda söylenecek tez söz var;
Top Hamit’te…
Hamit akıllıysa eğer Galatasaray’ı tercih eder!
Nokta!...
Başkan Aysal, Melo’yu değil Türk çocuklarını almalı
Galatasaray yönetimi de aklını kullanırsa bu takıma Gökhan Töre ve Sercan Sararer’i de ilave eder. Galatasaray yıllarca rakiplerine üstünlük kurar.
Galatasaray’a arkadaş döven oyuncu yakışmaz!
Tillah olsa yakışmaz!
Melo’yu reddim bundandır.
Hele hele Galatasaray şampiyon olabilmek için Melo’yu afetiyse ve Melo bugün hala naz yapıyorsa alma gitsin!
Galatasaray o tarihte ilkelerini ortaya koyup Melo’yu dışlasaydı bugün Melo pitbull değil kuzu olurdu afra tafra atmazdı!
Koz gene Galatasaray yönetiminin eline geçmiştir.
Göreceğiz!
Bu laflarımın doğruluğu da iki sene sonra ortaya çıkar.
Yabancı sayısı düşürülünce bu transferler birer hazinedir…
Bütün mesele de bugünden geleceği görebilmektir.
Bir de;
Geçmişten ders alabilmektir.
Şampiyon Galatasaray’ın eksikleri nelerdi?
Geçen senenin şampiyonu Galatasaray’ı bir düşünün.
Terim, Play Off’larda kendi sahasında yenilgiyle biten Fenerbahçe maçındaki hatalarını aynen Trabzonspor maçında da tekrarladı. Trabzonspor kontrataklarda becerikli olabilseydi sonuç Galatasaray için hüsran olurdu.
Terim’in talihi yaver gitti, Galatasaray şampiyon oldu.
Galatasaray’ın bu şampiyonluğunda;
1-Fenerbahçe’nin son maçta bir gol dahi atamamasının payı var,
2-Beşiktaş’ın Fenerbahçe’yi yenerek Galatasaray’a yaptığı kıyak var!
Galatasaray’ın şampiyonluğuna sevinirken bunları da görmeliyiz…
Galatasaray’ın tek haklı olduğu nokta; Ligi 9 puan önde bitirmesine rağmen şampiyonluğunu ancak ikinci bir turnuvayla ilan edebilmesiydi… Play Off icat oldu mertlik bozuldu!
Ortada başka gerçekler de var
Fenerbahçe öylesine ağır ithamlar altında bir sezon yaşadı ki şampiyonluğu son maça kadar taşıyabilmiş olmaları bile büyük başarıydı.
Beşiktaş desen parça parça oldu… Başkanı bile bırakıp kaçtı.
Trabzonspor da şaibe altındaydı ve kadrosu yetersizdi.
Bütün bunlara rağmen Galatasaray zar zor şampiyon oldu.
Neden?
Kadrosunda tam 5 mevki eksikti.
Şampiyonluk bu zaafları silmemeli.
Geçen sene yönetim başarılı değildi.
Terim de ortamın avantajıyla takımını şampiyon yaptı. Bu başarı tartışılır. Ancak yönetim de doğru transfer yapmayarak Terim’i çaresiz bırakmıştı.
Bu sene yine aynısı sahneleniyor.
Bunları yazan Tanburacı, Galatasaray UEFA’yı aldığı devrede Galatasaray’ı da Terim’i de yere göğe koymamıştı.
Bunlar tesbitli olaylar.
Unutmuşlar varsa hatırlatırım.
Bütün bunları görmek için IQ’nun yüksek olması gerekmez!
Bilerek bakan gözler,
Duyguya daha baskın akıl, bu gerçekleri görür.
Göremeyenler de ya kördür.
Ya yalaka!
Muslera şampiyonlukta en büyük pay sahibi
Futbol takım halinde, belirli bir sistem içinde oynanır.
Bunu yapamazsan, gol atmak bireysel beceriye kalır.
Bunu da ancak mahalle maçlarında görmek mümkündür.
Geçen sene;
Galatasaray’da ne takım anlayışıyla bezeli bir sistem, ne de gol için bireysel beceri vardı.
Selçuk’un mükemmel frikikleri dışında takımda en etkin yer kalesiydi.
Galatasaray belki de Muslera’nın katkısıyla şampiyon oldu.
Muslera kurtardığı goller ve uzun süre kalesini gole kapatmasıyla şampiyonlukta en fazla pay sahibiydi.
Muslera 17 hafta gol yemedi.
Bir de gol attı.
Bunu da söyleyen yok!
Çataldan çatala uçan balon olmak veya sakal bırakmak marifet değil!
Türkiye hep palavrayla, balon uçurarak gün geçiriyor.
Oysa gerçekler gün geldiğinde belli oluyor.
Futbolda da transfer döneminde uçurulan balonlar lig başlayınca bomba olarak statlara düşüyor.
Bu yıl da testi kırılmadan uyarmak istedim.
Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın