Avrupa'nın Katar'ıydık...
Sıcaklık 40 derece... Kime ne!...
Para yok... Bana ne...
Sıcağı düşürsünler,
Parayı bulsunlar....
Bize transfer gerek!
Eee,
Bugün Pazar, gırgır yapalım azar azar...
Transfer, transfer, transfer...
Türkiye futbolda dev adımlarla ilerliyor.
Arkasına bakmadan...
Arkasına bir baksa önünü görecek.
Bir daha şikeydi, mikeydi yapmayacak.
Son yıllarda ve bu yıl transferler mükemmel.
Artık, fosiller tarihte kaldı.
Kulüplerimiz uyandı!
Bir zamanlar Avrupa'nın Katar'ıyıdık.
Şimdi,
İstanbul'un Katar'ı Katar!
Dia da Katar'a gitti,
Pino da...
Keita da...
Hatırlayın;
Biz her geleni Yeşilköy'de omuzlara aldık!
Sonrasında çoğunu yapayalnız bir şekilde Katar'a postaladık.
Demek ki kazıklandık!
Sonunda akıllandık.
Abdullah Avcı önder oldu
Bütün takımlarda yaş ortalanması düştü!
Milli Hoca Abdullah Avcı buna iyi bir adım attı.
34'lük postalara artık ulufe dağıtılmayacak!
İki sene içinde de yabancı sayısı beşe düşecek.
70 küsur milyonluk Türkiye de dünyaya meydan okuyacak.
Baksanıza dünya kazan Türk takımları kepçe her yerde kendi çocuklarını arıyor;
Gökhan Töre, Sercan Sararer, Nuri vs...
Tek sorun para!
İbrahimoviç ve Silva'nın toplam bonservisi 65 milyon euro.
Biz bir futbolcuya onun onda birini 5-10 milyon euro verirken kasılıyoruz.
Sonra da Avrupa'yla yarışmaya kalkıyoruz.
Avrupa'da her kura çekiminden sonra da; 'kolay gruba düştük' deyip kendimizi kandırıyoruz.
Oysa aramızda kasa farkı var.
Onlarda kasa zengin, bizde kasaya fare düşse başı yarılacak!
Peki bizim takımlar bunlarla nasıl yarışacak?
Lafla mı?
Doğru söyleyeni 9 köyden kovarak mı?
Dahası var;
Onlarda kulüpler patron malı bizde kulüpler Dernekler malı...
Bizde kulüpler;
Ya krediye gebe ya da başkanın cebine muhtaç...
Bir de süt ilişkisi var kulüple başkan arasında...
Herkesin sütüne kalmış!
Bitmedi;
Bizim başkanlar aklıyla değil ensesinin kalınlığı ile koltuğa oturuyor.
Çiftlik üyesi gönüldaşlar da şampiyonluğa kadar onlara alkış tutuyor..
Şampiyon olunmazsa da taraftar;
Kiminin arkasında durup ona göğsünü siper ediyor,
Kiminin kulübü gırtlağa kadar borca sokup tüydüğünü susarak seyrediyor.
Bazen de paranın rengi asil kanın rengini bozuyor.
Dikkat!
İşte Avrupalıyla aramızdaki fark!
Biz tribünleri savaş alanına çeviririz, onlar tribünde şarkılar söyler...
Biz cezalı boş tribünlere hanımları sokarız, onlar her maçı hanımlarla sarmaş dolaş seyreder...
Biz büyük paralar verip yıldız futbolcular satın alır sonra hafta içi idmanları taraftara kapatırız.
Onlar 65 milyon euro verir İbrahimoviç ve Silva'yı alır taraftarı da onları hafta içi neşeyle idmanlarda seyreder...
Biz yasaklarla idare ediliriz,
Onlar akılla...
Bir çarpıcı örnek daha;
Mesut Özil'in idmanını seyretmek 311 euro.
Bizde idmanlar taraftara kapalı.
Kim görür ki Amrabat'ı...
Oysa Amrabat dünya sonu paraya geldi.
Nasıl çıkacak bu para?
Dahası var;
Galatasaray transferlerden önce 40 bin kombine sattık diyorsa
Transferlerden sonra da açsa ya idmanlarda taraftara kapısını...
Taraftar velinimettir.
Gururdur, gönüllü kasadır.
Onu müşteri gibi görmeyeceksin.
Onlar koltuk merakı olmayan gerçek sevginin elidir, dilidir, gerçekleri gören gözüdür..
Fikstür çekildi ama önemli bir durum var
Lig fikstürü çekildi.. Derbi maçlar önceymiş sonraymış hiç önemli değil.
34 maçlık maratonda derbiler de oynanacak.
Ha önce ha sonra!...
Asıl önemli olan;
Ramazan Bayramında Ligin başlıyor olması.
Mübarek Ramazan bakalım nasıl yansıyacak?
Takımlara da tribünlere de...
Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın