Pazar şakası!..
Webaslan.com yazarlarından Osman Tanburacı, son yazısında futboldan farklı konulardan bahsetti. İşte o yazı...  
Webaslan.com
Pazar şakası!..

Bugün okurlarımla pazar sohbeti yapmak istiyorum. İçimden öyle geldi, biraz da hayatın içinde konuşalım. Birbirimize hoş görüyle bakalım.
İçinizde beni sevenlerin çok olduğu gibi kızanlarınız da var. Tanımadan!...
Tanıdığınız tek tarafım Galatasaraylı oluşum. Uygunsuzluklara karşı oluşum.
Aslında her insan gibiyim ben. Olması gereken...
Size ters düşmem sizin kabahatiniz değil, sizi yalakalığa alıştıranların. Kötüyü size iyi göstermeğe çalışanların. Bu yüzden beni anlamakta zorluk çekiyorsunuz. Ben genelden farklıyım. Farkında olmak istemiyorsunuz. Onun için bu husumet peyda oluyor asil renklerin rekabeti arasında...
Suç medyanın.
Reyting uğruna size karayı ak gösterdiler!

Sadece kendinize yontmayın!
Benim sevgili dostlarım; okuyucularım, aklı fikri tuttuğu renkte olanlarım.
Gözü kapalı hayata bakanlarım.
Sadece kendine yontanlarım...
Cevap yorumlarında bile; ismini, resmini koymaktan, adresini vermekten korkup, bilinmezin, abuk subuk resim ve adların arkasına saklanıp hakaret edenlerim,.. Yüreği yetmeyenlerim...
Ayı resmi, terminatör resmi, yaratık resmi koyup fıldırfış isim yazarak kendini gizleyenlerim...
İsmini ve resmini koyup yazmaktan korkanlarım.
Başkalarının arkasına saklanıp boşa yumruk sallayanlarım...

İsmini ve resmini mertçe koyup, topluma mal olmuş, ekmeğini yandaş olmadan kazanmış dürüst insana türlü hakaretler ederek, sadece mevsimlik yolculara yaranmak için zırvalar sıralayanlarım. Gönlünün sesine mağlup olup, gözüne perde inenlerim, bir gol uğruna gerçeklerden uzaklaşıp anlık yaşayanlarım...
Unutmayın ki gazeteci yazar hancıdır, futbolcu, hoca, yönetici yolcu!
Bern hep sizinle beraber olacağım...
Neyse...

Hepinizin Süper Final'i kutlu olsun!
İnşallah hepinizin tuttuğu takım şampiyon olur.
Hahahaha...
Siz bu lafı da seversiniz ama ne yazık ki bir tane şampiyon çıkacak o da yüzde 90 belli!
Sizce?

İletişim kurmak hakaretle olmaz! Sevgiyle olur.
Yazılarımla sizlerin düşüncenize katkıda bulunmak istiyorum. Yolum o yol.
Dikkat edin şöyle olacak böyle olacak demiyorum. Olması gerekenleri anlatmaya çalışıyorum. Uzun yıllardır medyada oluşumun süzme sonuçlarını sizlere yansıtmaya çalışıyorum. Gerisi anlayışınıza kalmış...

Bunları pek yapan olmadığı için de bana ters bakıyorsunuz biliyorum.
Amacım; ters fikirlerle bile anlaşabilmenin mümkün olduğunu vurgulamak.
Benim her söylediğime katılmayabilirsiniz ama bu yüzden bana hakaret etmeniz de gerekmez.
Bilin ki sizin hakaretiniz sizi ele verir benim değerime değer katar.
Yazdıklarınız okuyan yabancı gözler; beni kutlar sizi kınar.

Öküz altında buzağı aramayın
Yazılarımda bazen ucuz detaylarda hatalar da yapıyorum. İnsan bu!
Ahmet'e Mehmet diyorum, finale çeyrek final...
Bunlar insani hatalar. Fikri hatalar değil.
Önemsemeyin. Ana fikre bakın. Felsefeye...

Siz de yapıyorsunuzdur ucuz hatalar.. Ama bunları ancak yakın çevreniz görebilir.
Biz yazarlar her zaman sizlerin huzurundayız. Yanlışlarımız bulmak fırsatınız var, ama bunları dile getirirken lütfen öküz altında buzağı aramayın. Kasıt aramayın. Ağır lisan kullanıp da yazanı aşağılamayın.Yakışmıyor size!

Bilin ki karşınızdakini aşağılamak hissi; insandaki aşağılık kompleksinden gelir.
Sizler hepiniz saygın kişilersiniz.
Affeddin ama tek hatanız koyu taraf oluşunuz. Aşın bunu biraz.

Yazar biraz da akıl oyunları yapıyor deyin.
Yazılmış o kadar uzun ve güzel yazıdan bir ucuz hatayı çıkartıp yazanı yermeyin.
Bu sizlere yakışmaz.
Çünkü yazar okurlarının hepsini düzeyli kişiler olarak kabul eder. Yanılıyorsa da suç yazarın olmaz.
Yazar da bir insan ve insanlara yazıyor.

Birkaç örnek ve affın hata sınırı...
Bizler yazlarımızı maçları seyrederken yazıyoruz.
Bir gözümüz maçta bir gözümüz klavyede...
Maç biter, yazı gazeteye gider.
Çok sınırlı süredir bizim işimiz.
Maç gibi; düdük çaldı iş bitti!

Ayrıca;
Sizler pozisyonları televizyonlardan tekrar tekrar izliyorsunuz. Bizlerin o şansı da yok!
Sizi kandıranları da dikkate alın!...
Düzgün bulduğunuz yazarların da bazı hatalarını affedin. Ona güven duyun. O yazarın da en az sizin kadar dürüst olduğuna inanın.
Eğer o insandan bir şüpheniz de varsa ilk işiniz kendinizden de şüphelenmek olsun!.
Bu kadar basit.

Örnek;
Elle kesilmiş bir topu bir yazınızda yazmıyorsunuz. Çünkü görmemişsiniz.
Tam o sırada dikkatiniz yazdığınız yazıda... Klavyede...
Bilin ki o pozisyon masumane atlanmış bir pozisyondur.
Bunu yazmayana kızıyor hatta hakaret ediyorsunuz ama sizin gözünüzün içine baka baka yanlışları doğru gibi gösterenlere de tav oluyorsunuz.
Neden?
Çünkü siz de o an için öyle görmek istiyorsunuz.
Aşın bunları...

Açmazlar veriyorum ki tartışalım!...
Her zaman olduğu gibi yazılarımda size açmazlar da veriyorum. Bu şu demek;
Tartışılacak konu!
Önceki yazımda da 'ya da'ların sonuncusunda bir açmaz verdim.
Hepiniz atladınız!
Ya da;
Galatasaray 39
Fenerbahçe 34
Trabzonspor 28
Beşiktaş 28

Dedim.
İlk gün maçları oynandıktan sonra tablonun bu puanlarda kalması mümkün mü?
Asla!...
Ama hiç biriniz itiraz etmediniz.
Neden?
...........................

Nerede ne zaman rekabete dayalı rahatsızlıklarınız oluyor o zaman yazanı yerden yere vuruyorsunuz. Yoktan mana çıkartıyorsunuz.
Yaptığınız en ucuz suçlama da şu;
'Şimdi böyle yazıyorsun, Galatasaray'a olsa yine böyle yazar mıydın?'
Hahahahaaa.....
Benden de bunu yazana bir soru;
Sen yazar mıydın?
Haahaahahaha...
O zaman?

Yapmayın bunu!
Size yakışmaz!

Mert adam kambura yatmaz!
Mert adam birilerinin çomağı olmaz!
Mert adam kimliğini gizleyip karanlıklardan sallamaz!
Mert adam ekmekle oynamaz!
Mert adam benim gibi olur;
Yeri, yurdu, resmi, ismi, karakteri belli!

Hepinize mutlu pazarlar...
Mutlu günler...
Mutlu şampiyonluklar...



Webaslan mobil uygulamasıyla spor haberlerine herkesten önce ulaşmak için tıklayın
Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
En çok okunan haberler