BİRAZ UZUN OLDU AMA SABIRLA OKUYUN...

      Bu kadarına da pes. Aylardır her gün bu konu konuşuluyor. Konuşuluyor da kimse işin aslını değil sonucunu, sürecin nasıl yönetildiğini ya da yönetilemediğini konuşuyor. Fifa, Uefa, Cas, Tff, Kulüp Başkanları, Medya, Taraftar, herkez her istediğini konuşuyor. Kim neye inanıyorsa onu savunuyor. Aydınların yaptıklarını ya da yapamadıklarını konuşuyor. Şikenin sahada mı yoksa masada mı olduğu konuşuluyor. 58.madde konuşuluyor. Hukuki maddeler, teknik detaylar, çıkarılan kanunlar gidiyor geliyor. Gece yarılarına kadar tv kanallarında bu işin sonucu ne olur diye gırtlak gırtlağa sarılınıyor. Tehditler, imalar, tavırlar, göndermeler, geçmiştekiler, gelecektiler, ebedi rekabetler, ezeli kardeşlikler, her türlü durum sergileniyor, milyonları peşinden sürüklüyor. Sosyal medyadaki mücadele aldı başını gidiyor.

      Peki konuşulmayan ne ? Mesala şikenin adi mi... Adi..! bir suç olduğu asla konuşulmuyor. Adi suçlar kapsamına giren hırsızlık ve dolandırcılıktan ne farkı olduğu konuşulmuyor. Futbol severlerin sevgisinin çalındığını, insanların aslında kazanmasını bekledikleri takımlarının bir hiç uğrana mücadele verdiklerini, alın terini boşuna döktükleri, meğerse yıllardır sömürüldükleri, enayi yerine kondukları konuşulmuyor. Bu işe para koyan iddaa severlerin kerizlendikleri, paralarının çalındığı konuşulmuyor. Konuşulmuyor... Gizli kamera görüntüleri, para tranferi sahneleri, konuşulmuyor. Bir camianın süzgecinden geçerek, adeta bir imbikten damıtılarak, bir piramadin en üstündeki taş gibi altındakilerden daha iyi ve kusursuz ve hatasız olduğu için seçilmiş olması gereken kulüp başkanlarının ana-avrat küfür ettikleri, mahalle bitirimi ağzıyla hakaretler edip tehditler savurdukları sayfa sayfa telefon dökümleri konuşulmuyor. Tasarlanarak, web sitelerinde yayınlamış yazıların altındaki gerçek kimlik ve cehalet kendini açığa vuruyor. Camiayı temsilen ekranlardaki şıklık, adap, terbiye, rol-model, örf, adet, gelenek, efendilik bu konuşmalarda yerin dibine sokuluyor ama kimse bunu konuşmuyor. Kimse buna şaşırmıyor...

       Asıl işin ilginç yanı bu davanın sanıkları bütün bunları hiç konuşmuyor. Ben yapmadım diye bağır bağır bağırmıyor... Dünyayı ikiye bölmüyor... Kendimi boğaz köprüsünden sallandırırım da haklı çıkarım demiyor... Bütün mal varlığımı alın demiyor... Yapması gereken tek şeyi yapmıyor, yapmadığını ispatlamak için çırpınmıyor... Aklını, fikrini, söylemlerini, mesajlarını suçsuz olduğu, masum olduğu karinesine yönlendirmiyor. Tüm dünyayı ayağa kaldırıp bütün imkanlarını seferber edip bu suçlamaları çürütmüyor. Yakarım bu dünyayı kimse beni bununla suçlayamaz demiyor. Dünyayı da yakmıyor. Böylesi ağır bir suçla tüm dünyanın gözü önünde suçlanıp da, suçsuz olanlar neler yapmaz aklımın sırları almıyor. 

        Bütün bunlar savunulmadığı gibi kimsede yüz kızarıklığı, bu ahlaksız suçtan en küçük bir utanma emaresi bile bulunmuyor. Diğer kulüpler hedef gösterilip yaygara yapılıyor. Varsa yoksa takımlar düşsün mü...kalsın mı... puanı silinse... yarım puanı bile silinmese... süreci yöneten... yönetemeyen hep bunlar konuşuluyor.

       Arkadaşım benim kulüp başkanımın bırak şike yapmasını, içinde ''Lan..!'' sözcüğünün geçtiği bir telefon görüşmesi yayınlansa, o başkan benim için artık bitmiştir. Benim camiamı temsil edecek nitelik ve özellikte değildir. Bir kere efendi değildir. Fark budur. İşte sorun budur. Bu ahlıksızlağa el birliği ile çanak tutmaktır. Yapılan sapkınlığı unutup sonuçları için kavgaya tutuşmaktır. O telefon konuşmaları benim için en büyük gerçek en büyük itiraftır. Saygılarımla.