18
2012
6 temmuz tarihinde yazdığım makaleme ek olarak kaleme alıyorum arkadaşlar bu yazımı. (okumayanlar için: 06/07/2012 tarih "Kim ben harbi GALATASARAY'lıyım diyorsa...")
"Reçete bu kadar basit; GÜVEN, ZAMAN ve SABIR" demiştim yazımın sonunda. Aradan 12 gün geçmiş, reçetem hastayı ayağa kaldırdı sanırım.
Son transferlerimiz rakiplerimize nispet yaparcasına arka arkaya patladı. Resmi imzayı atıp antrenmanlara çıkan Real Madrid' li Hamit, Trabzonspor ile olan sözleşmesini fesh edip takımımıza gelmek üzere olan Burak ve Kayserispor' dan kopup takımımızda yerini alması an meselesi olan Amrabat...
Tek tek ele almak gereksiz bu transferleri, üçüde kendini kanıtlamış isimler.
Goygoycu medyada kimi kalem saygıyla-tebrikle anarken bu isimleri, kimisi "yokmuydu başka alınacak kimse, bu mu Galatasaray'ın süper transferleri, yaramazlar-tutmaz" edasına bürünüyor tedirgin bir kibirle. Kimisi işi yalakalığa vurdurup daha 15 gün önce sanki kendisi değilmiş gibi boy boy televizyonda ve gazete köşelerinde yerlere vuran takımı, teknik ekibi, yönetimi; "vay be Cimbom taş üstünde taş bırakmaz bu kadroyla, Barcelona ve Real Madrid' ten sonra favori Galatasaray' dır" diyerekten etrafa şerbet dağıtıyor.
Şimdi arkamıza yaslanıp olaya bakış açımızı netleştirmemiz gerekiyor. Taraftar olarak takımımızdan ne istiyoruz? beklentimiz nedir? hedefimiz ne olmalıdır?
Şahsi kanaatim olarak diyorum ki; takımdan beklentim Fatih hocamızın söylemiyle "yenilirken bile keyif verecek bir takım".Önceliğim GALATASARAY' ımı keyifle ve gururla seyretmek. Al baba alalım tavrıyla piyasada kim varsa toplamakmıdır istediğiniz isim-mevki gözetmeksizin, yoksa varolan takımı koruyarak, oyun mantığını takım oyunu üzerinde geliştirerek gerekli isimleri almakmıdır?Kadromuzdaki iskelet yapı zaten yerindeydi. Takımda oynayacak isimler elbetteki çok önemli, yapılan transferler, yapılması planlananlar, bu isimler keyfi artıracak olanlardır, eziyete çevirmeyeceklerdir, çünkü kalitedir ortada yatan, güzelce harmanlayacaktır Fatih hocamız ve yardımcıları...Önümüzde geçen seneye göre daha çetin ve uzun bir yol var.Kadromuz yeterlimi, yetersizmi? Yada şu şekilde sormalı; ne için yeterli yada yetersiz? Önümüzde 4 kupa gözüküyor. Önce fenerbahçe ile yapılacak kısa koşu Süper Kupa finali.Arakasından uzun bir maraton; Şampiyonlar Ligi, Lig ve Türkiye Kupası... Bunlardan hangisinde sonuca gider başarılı olursa takım tatmin olacağız?Elbetteki birinci hedef Lig Şampiyonluğudur. Gelecek seneninde yatırımıdır. 19' uncudur. Ezelidir...Akabinde hatta beraberinde Şampiyonlar Ligi. Çekilecek kura önemlidir elbet ama bu takımın evvelce neleri başardığını kimse unutmasın. Evelki sene enkazdan çıkan bu takımın gruplardan çıkması ilk hedeftir bence. Türkiye kupasına gelince; verdiğimiz ara yeterli sanırım, Kadroyu akıllıca kullanmalı ama maçlara 2. takım ile çıkmayı asla düşünmemeliyiz. Hafife almadan direk kupaya da saldırmalıyız bu sene. Süper kupa zaten önümüzdeki ay müzemizde yerini alacaktır onu saymaya gerek duymuyorum bile. Öncelikle beklentileri (özellikle Şampiyonlar Ligi' nde) çok yukarılarda tutmayıp ayaklarımızı yere basarak emin adımlarla yürümeliyiz. Takımımızda eksik olan mevkiler teknik heyet ve yönetimce derinden irdelenmiştir, irdelenmektedir. Kimsenin şüphesi olmasın.Kurulan bu üst seviye takımda sıkıntılı bir mevkinin hala bulunmakta oluşu ileride sıkıntı yaratacaktır elbet. Bakarsınız sol bek konusuda önümüzdeki günlerde bir şekilde çözülür (yabancı transfer yapılacağını sanmam bu mevkiye, belki sürpriz yerli bir isim gelebilir belki takımdan başka mevkide oynayan bir oyuncu kaydırılacaktır yine sıkıntı esnasında bu mevkiye). Ama en sıkıntılı mevkimizdir sol bek. Bunuda hocalarımız mutlak görüyorlardır. Melo işi ise yatacak gibi görünüyor, alternatif bir isim alınırsa şaşmamak lazım.Ünal AYSAL' ın muamma çileği fuzuli ama keyf verici olacak gibi... Günler bize döndü. Keyfle reçeteye uymaya devam derim, gelecek güzel günler bizimle arkadaşlar...