GÜNEŞ UFUKTAN ŞİMDİ DOĞAR

Dün akşam TT Arena’da baştan sona kadar her şeyiyle sezonun şu ana kadarki bölümünün en ilginç ve en zevkli maçı oynandı. Hakem faciası, Muslera’nın kendi kalesine attırdığı gol, sahaya ambulansın girmesi ve 2-0 dan yapılan muhteşem geri dönüş 90 dakikanın içinde yaşandı.

Maça şok bir golle başladık. Muslera’nın yaptığı degajda top Selçuğa çarpıp ağlarımıza girdi. Ben Muslera’nın özellikle bu sene kısa düşen birkaç degajını daha hatırlıyorum. Ayağını bu kadar iyi kullanan kalecinin bu hatayı yapması degaj stilinin riskli olmasından dolayı. Özellikle Güney Amerikalı kalecilerde gördüğümüz vücudu yan yatırarak bacağı kalçadan çıkarmak suretiyle yapılan degaj topun yükselmeden direk ve kısa sürede hedefe gitmesini sağlıyor ancak bu stilde yükseklik ayarlamasını iyi yapmak gerek. Uruguaylı hem acele etmesinden hem de bu ayarlamayı yapamamasından dolayı bu golü yedi. Bunun ona bir ders olduğunu o pozisyondan sonra bir daha aynı stille degaj yapmamasından anlayabiliriz. Nazar boncuğu olsun diyelim…

Golden sonra Galatasaraya geldiği günden beri en etkili oyunlarından birini oynayan ancak benim için kesinlikle bu takımda oynayabilecek kaliteye sahip olmayan Amrabatla etkili olmaya çalıştık. Amrabat taşıdığı toplar ve kenarlardan yaptığı ortalar ile tehlike yarattı. Ancak bu baskı golü getirmedi.

Devrenin sonlarına doğru Orduspor bir penaltı golüyle hiçbir şey yapmadan skoru 0-2’ye getirdi. Bu karar hakemin maç boyu verdiği nadir doğru kararlardan biriydi. Ama açıkça söylemek gerekirse hakemin bu pozisyonda cesaretine hayran kaldım(!) Hiç tereddüt bile etmeden penaltıyı çaldı. Hakeme sonradan geleceğim ama bu pozisyonda bence asıl konuşulması gereken H.Balta’nın hareketi. Böyle bir seviyede bu sorumsuzluk nasıl yapılır anlamak mümkün değil. Haftalar sonra aldığın forma şansını bu kadar geri çevirmek neden? H.Balta hem oyun, hem fizik, hem de moral olarak o kadar gerilemiş ki inanılır gibi değil. Bu kadroda Rieranın sol bek alternatifi Sabri-Eboue ikilisinden biridir. Bu dün akşam kanıtlanmış oldu artık.

Devreye 2-0 geride giren Galatasaray’a devre arası sağlam bir “terimsilin” etkisi gerektiği bütün taraftarın malumuydu. Terimsilin etkisi ikinci yarı ile birlikte etkisini gösterdi ve kabus gibi başlayan akşam muhteşem bir gece ile son buldu Galatasaray için. F.Terim hem devre arası motivasyonu(!) hem de galibiyeti getiren Sabri-Umut hamleleri ile maçı çevirerek bir kez daha İmparatorluğunu ilan etti dosta düşmana. Antrenörlüğün maç sırasında hiçbir hamle yapmadan kollarını bağlayıp durmak, her mağlubiyette kabuğuna çekilip istifa etmek, saha içinde yapamadıklarını basın toplantıları ile federasyon ve hakemlere baskı kurarak yapmak olmadığını da Kocaman bir şekilde gösterdi.

İkinci yarı başlarken İmparatorun tribünde görülmesiyle bir şok daha yaşadı Galatasaray. Maç sonrası yapılan yorumlarda hocanın hakemi alkışlayarak protesto ettiği, “ikinci yarıyı ilk yarıdan daha kötü yönet” dediği söylendi. Ali Dürüst, hocanın kesinlikle küfür etmediğini ifade etti. Bu beyanlara inanmak durumundayız. Bu konunun TFF ve Serkan Çınar tarafından iyi değerlendirilmesi gerekir. Öyle 4-5 maçlık bir cezayı kimsenin kabul etmeyeceği gün gibi ortadadır. Çünkü Caner’in yeminine inanılan, cümbür cemaat federasyon binası basılan, Meireless’in yaptıklarının Portekizcesinin araştırılarak ceza verildiği bir ortamda, tükürmeyen Melo’dan sonra küfür etmeyen F.Terim’in ceza almasına Galatasaray camiası tepkisiz kalmaz. Dün her türlü tahriğe rağmen protestosunu alkışla gösteren büyük Galatasaray taraftarı da çığırından çıkar. Bunların hepsine bakılmalı ve değerlendirme bundan sonra yapılmalıdır. Unutmayalım “Adalet herkes için varsa adalettir”.

İkinci yarıya aldığı soyunma odası motivasyonu(!) ile coşkulu ve istekli başlayan Galatasaray, önce Sneijder’in usta içi plasesi ile skoru 2-1’e getirdi. Atılan golde Sneijder’in topu bir adım içerisinde önce kontrolü, rakibinden güzel bir vücut çalımıyla sıyrılması ve uzak direğe doğru kaldırmasını gördük. Topu kuvvet almadan o kadar dar alanda bu kadar ustaca yönlendirmek yalnızca klas oyuncuların yapabileceği türden bir meziyettir. Hollandalı da klasını gösterdi ve bu golüyle hem takımı ateşledi hem de bazı yorumcuların Kulaklarının(!) pasını sildi. Gol sonrası hırsla santraya doğru deparı da “buraya tatile geldi” eleştirilerine güzel bir yanıt oldu.

Golden hemen sonra ikinci gole Eboue sağ çaprazdan girdiği pozisyonda topa vurmakta geç kalınca top defansa çarpıp havalandı ve Umbides ve Drogbanın arasına geldi. Bu hava topu mücadelesinde topa dokunamayan Umbides, sol ayağını hamle için hazırlamış olan Drogbanın üzerine biraz da dirseğini kullanarak sert bir şekilde düştü. Pozisyon hakemin gözünün önünde oldu. Ancak Ateş Altında Cesaretli(!) olduğunu çaldığı penaltıda gösteren Koca(man)(!) Çınar konu Galatasaray olunca pozisyonu görmedi. Bu hata hakemin maç boyunca yaptığı ve direk sonuca etki eden tek hatasıydı.

Burada hakeme ayrı bir parantez açmak gerek. Hakem Serkan Çınar maç boyu bütün ikili mücadelelerde takdir hakkını Orduspor lehine kullandı. Topu presle kapıp etkili olabileceğimiz bütün pozisyonlarda faul çaldı. Galatasaraya kartlarını cömertçe kullandı. Ancak Ordusporun sertliğine müsaade etti. Bu pozisyonların büyük bir bölümü ne yazık ki özetlerde yok. Ama maçı izleyen herkes bunu gördü. Bir de bunun üzerine bazı eski Şeytanların(!) çıkıp hakemi “Ordusporu doğramakla” suçlamasına ancak gülünür. Ordusporun maç boyu Galatasaray kalesini bulan 1 şutu var ama 2 gol atmış. Bir çok sahada ne hikmetse çalınamayan bir cesaretle Orduspor lehine penaltı verilmiş. Durum bu kadar netken hakemi Galatasaray lehine göstermek, olası bir Galatasaray tepkisinin önünü almak ve F.Terime gelebilecek cezayı maksimum seviyede tutmak çabasıdır ki bu en kibar ve hafif deyimiyle şark kurnazlığıdır. Galatasaray camiası bu tuzaklara kesinlikle düşmez. Belki tepkisini her kanalda tuttuğu kiralık yorumcularla göstermez ama yeri gelirse hakeme düdüğünü astırmasını da bilir. (Bknz. Ali Aydın.)

Bu pozisyondan dakikalar sonra Galatasaray Burak ile skoru 2-2’ye getirdi. Bu golde Buraktan çok önce topu indiren Drogba sonra da doğru yere önceden hareketlenen Umut’un payı büyük. Tabi Burağın takipçiliği ve golden sonra topu yercesine hırsı da görülmeye değerdi. Burak ne kadar eleştirilse de ileride topu saklama becerisi eksik olsa da, gerçek anlamda bir golcü oldu. Sürekli kaleyi düşünüyor ve kendisine de inanılmaz güveniyor. Dün akşam buna ek olarak inanılmaz bir hırs ile oynadı.

Bir parantez de Drogba’ya açalım. Drogba, ilkokul öğrencilerinin maçlarını basan liseli gibiydi. Havadan veya yerden her topa müdahale etti ve rakibini arkasına aldığı her pozisyonda da etkili oldu. Maç 4-2 iken girdiği bir pozisyon var ki gol olsa yılın golüne aday olacak kalitedeydi. Parçalı filin her topu kontrol etmek veya bir arkadaşına indirmek için sıçradığını görüyoruz. Enerjisini de ekonomik kullanmayı çok iyi biliyor. Sahada toplu veya topsuz boş bir hareketi yok. Bence kalite olarak bu ligin çok üzerinde geldi. Medyamızın bir kesiminin Galatasaray sevgisi(!) de bu yüzden.

2-2’den sonra Galatasaray iyice coştu. Orduspor ne yapacağını bilemeyecek kadar acizdi bu bölümde. Burağın attığı kafa golü Drogbanın golünün kopyasıydı adeta. Mükemmel yükseldi ve harika vurdu topa.

3-2’den sonra bir Selçuk İnan klasiği plase ile Galatasaray hem farkı ikiye çıkardı hem de maçı bitirdi. Selçuk İnan özellikle Sneijder ve Drogbanın gelişiyle daha defansif bir anlayışla oynamak zorunda kaldı. Bu nedenle birçok maç bütün enerjisini adam kovalamakla bitiriyor. Net bir ön libero olmasa da doğru zamanda doğru adama basarak yaptığı hamleler bir çok defa ya kritik bir kontra yememizi önledi ya da ileride topu kazanarak tehlikeli atak yapma fırsatımız oldu. Bu özelliği ile bir kez daha bütün herkese her sistemin oyuncusu olduğunu ispat ediyor kaptan.

Bazı maçları kazanmak için taktik, sistem, strateji gibi kelimeler yetersiz kalır. Ancak inanırsan, yüreğini koyarsan, sonuna kadar mücadele edersen kazanabilirsin bazen. İşte Galatasaray dün öyle bir maç oynadı. 2-0 dan gelip 4-2 çevrilen Samsunspor maçı geçen sezonun şampiyonluk yürüyüşünün startının verildiği maçtı. Dilerim bu geri dönüş da bu sezon sonu ufukta doğacak güneşin habercisi olur.