13
2013
Sevgili Galatasaray taraftarı dostlar,
Bu yazıyı Kadıköy'deki derbi sonrasında yazıyorum. Maçın teknik analizine çok fazla girmeyeceğim. Sadece dikkatinizi çekmek istediğim bazı noktalar var.
Kadıköy'e şampiyon geldik ve her ne sonuç olursa olsun şampiyon dönüyoruz. Bu maç öncesi hepimizin belli beklentileri vardı. Neydi o beklentiler? Elbette bu yıl UEFA'da zayıf takımları ite kaka eleyerek yarı finale gelmekten başka başarısı olmayan Fb'yi Kadıköy'de yenmek. Bilmem kaç yıldır bize karşı ellerinde tek dayanakları olan yenilmezlik serisine son vermek... Çoğumuza göre Fb 'nin son hali, bizim için önemli bir fırsattı. Galatasarayımız bu yıl Avrupa'da çeyrek finale çıkmış, Real'i elinden kaçırmış bir takım olarak, hem kadro gücü hem de kalitesi açısından Fb'den fersah fersah ileri bir durumda. Son yıllarda da derbilerde psikolojik üstünlüğü yakalamış bir halde. Dolayısıyla galibiyet beklememizden daha normal bir şey düşünülemezdi. Galibiyetin yanında şampiyona yakışır bir futbol, bir nevi bu yılın winner'ının bu yılın loser'ına futbolun nasıl oynanarak şampiyon olunduğunu göstermesini istiyorduk kalben. Geçen yıl gösterdiğimiz gibi...
Maçı bir şekilde kaybettik. Detayına girmiyorum. Provokasyonlar, vs. onlara da girmiyorum, bu her Fener maçında karşılaştığımız şeyler. Ancak her ne olursa olsun, maçı izleyen "Gerçek" Galatasaray taraftarı bana göre oynanan futbolu kabullenememiştir. Fatih hoca da kesinlikle kabullenememiştir. Oyuncularımız nasıl bir rehavet içine girdilerse, nasıl bir tatil havasına girdilerse? Yanlarında bir parmak arası terlikler ve güneş kremleri eksikti. Puan farkı ne olursa olsun, şampiyonluk garanti de olsa, taşıdıkları armanın, taşıdıkları formanın hakkını maalesef veremediler bu maçta. (Muslera'yı ayrı tutuyorum, bence o yine görevini yaptı). Evet bilmemkaç yıldır Kadıköy'de galibiyetimiz yok, ama çatır çatır oynayıp yenildiğimiz ya da berabere kaldığımız maç da çoktur. Bu kadar vurdumduymaz bir oyun inanın beklemiyordum. Motivasyon ustası Fatih hocamızın belki de hatası, geçen pazarki maçtan sonra oyunculara kutlama yapma ve partilere gitmeye izin vermesi olmuştur. Ayrıca kendisi de 2 hafta bekleyememiş, tv programlarına vs. katılarak rehavete o da bizzat dahil olmuştur. Hoca ayrıca uzun zamandır yüzüne bakmadığı Elmander ile maça başlayarak süpriz ötesi bir karar almıştır. Sneijder yokluğunda Yekta ile başlamak daha doğru olabilirdi. Yekta Selçuk'a orta sahada destek olur ve bu şekilde Selçuk ofansif olarak takıma daha fazla katkı sağlayabilirdi.
Bireysel oyuncu performanlarına bakılırsa Eboue, kaybettiğimiz Gençlerbirliği maçında yaptığının benzerini yapıp yine kendini yere bıraktı ve golü yedik. Bu kalitede bu fizikte bir adama bu yakışmıyor. Evet faul de olabilri ama bu yere atmalar onda alışkanlık haline geldi. Melo ise, bonservisi alınmadığı için yöneticilere olan kırgınlığını sahaya yansıttı, hafta içi yaptığı veda mesajlarını doğrularcasına oynadı. Diğer oyuncularımıza tek tek yorum yapmayacağım genel olarak kötü performans sergiledik. Bence Fatih hoca bu maçı iyi analiz etmelidir. Hep yakındığım, "Maç seçen" futbolcu sıfatına kimlerin sahip olduğunu gözlemlemelidir. Seneye kimlerle yola devam edilmeli, Muslera-Semih-Selçuk gibi yılmaz savaşçıların yanına kimler eklenmelidir? Galatasaray ruhuna uygun futbolcular eksik yerlere monte edildiğinde, uygun olmayanlar takımdan gönderildiğinde bu takım çok daha iyi olacaktır. Bunları hoca düşünecektir eminim.
Ben sadece bu maç için görüşlerimi yazdım. Tek bir maçla takımımızı yargılıyor gibi görünmek istemem. Bu yıl çok başarılı bir sezonu geride bırakıyoruz. Futbolcuların emeklerine alın terlerine saygım sonsuz. Onlara ve emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum, yeni bir şampiyonluk yaşattıkları ve Avrupa'ya bizi tekrar hatırlattıkları için. Ama şu son maçtaki performans pek çok renkdaşım gibi beni de üzdü. Şampiyona yakışmadı.
Hepinize saygılar…