Ömer üründül ün dediği gibi futbol enterasan bir oyun. fakat bu oyunu güzel kılan tarafta bu. yani yoksa sonucu belli olan veya maç içinde git-gel olmayan bir maç seyir zevki düşüktür. son yıllarda özellikle türkiye liginde 4 takımın bariz üstün olduğu bir maç göremiyoruz. fenerbahçe bile ligin en kötü takımına bariz üstünlük kuramıyor. fakat türk futbolunun en büyük sorunu istikrar sorunu. gaziantep geçen hafta galatasaray ı yeniyor. ardından trabzon a yeniliyor. kayseri beşiktaş ı yeniyor. sonra gençlerbirliği ve galatasaray a kaybediyor.

maça gelecek olursak; ilk yarı galatasaray ın sanki kendi evinde oynar gibi baskılı ve istekli olduğunu gördük. özellikle ayhan,yekta, selçuk, elmander dörtlüsü hücüm pres ile kayseri yi çıkartmayıp hataya zorladılar. fatih terim in ilk başta melo-selçuk-sabri olarak denediği orta saha yaratıcılığı ve presi eksik ve üretken olmayan bir orta sahaydı. sonra engin sabri nin yerine dahil olunca yaratıcılığı arttı fakat engin hariç çok fazla koşan ve pres yapan bir adam yoktu. yani engin 70 inci dakika da pilinin bitmesinin sebebi buydu. eğer engin ayhan ve yekta ile oynasaydı o zaman tam anlamıyla bir hücüm pres ve yaratıcılık anlayışı ile on numara bir orta saha olurdu. fakat yekta nın sakatlığı ve ayhan ın geri pas ve yan top alışkanlıkları bu fikri çöpe artırıyor.

ikinci yarı zaten yekta sakatlanıp aydın girince bunu net olarak gördük. bir tek ayhan basmaya başlayınca kayseri daha rahat gelmeye başladı. selçuk aktifliğini kaybetti. ileride ne top tutuldu ne pas yapıldı. böylece her ileri giden top tehlike yarattı. reira bugün iyi gözüktü. fakat bunda kayseri nin sağ bekinin büyük etkisi olduğunu söylemek gerekiyor. eğer hasan ali kaldırım ile oynasaydı bu kadar aktif olamazdı. dikkat edersiniz ikinci gol sol kanatta geldi. fatih terim takım ile oynaya oynaya yap-boz yaptı.

asıl bölgesi stoper olan ufa yı sağ bekte; sabri yi 10 numara; eboue yi sol kanat ve sağ açık gibi yerlerde denedi. bunlar maçın sonradan zorunlu olarak yapılan bir değişiklik değil ilk 11 olduğunu hatırlatıyorum. herkes yerinde oynayınca takım oynuyormuş. deplasmanda bu orta saha kolay geçiliyormuş. bunu anlaması için bir kaç oyuncu sakat ve cezalı olması gerekiyormuş. deplasmanda melo-selçuk-engin üçlüsü yumuşak kalıyor. zaten melo stoper gibi oynuyor. selçuk ile engin kaderi ile baş başa kalıyor. deplasmanda muhakkak iki defansif orta saha artık ayhan,ceyhun,yekta gibi bir oyuncunun monte edilmesi gerekiyor.

bu maçtan sonra fatih terim de anlamıştır ki bu takıma çok transfer lazım ama öncelikle yaratıcı bir 10 numara lazım. forvet veya başka bir şey aramasın. bu takıma drogba yı koysan rooney i de koysan çok şey değişmez. sen eğer hücüm ederken 3 defans oyuncusu nun içine elmander i atıyorsan. garibim 40 derecelik ateşle dakika 90 olmuşken üç kişiyi çalımlayıp kaleci ile karşı karşıya kalacak kadar iyiyse kusura bakma ama suç forvette değil. senin orta sahalarında selçuk yekta ayhan engin vb. oyuncularında. son iki maçta dikkat ettiyseniz selçuk son iki maçta ceza sahası içine girdi 2 gol attı. bu bir tesadüf mü değil. ne melo ne selçuk ceza sahası içinde dolaşmıyor. gol yersek yiyelim zaten yiyioruz. ama atalım görelim hücüm gücümüzü. bir orta açılınca en az iki üç oyuncumuz içeri de olması gerekiyor. bunlar olmadı sürece çok fazla bir üretkenlik beklemek saçma oluyor.

son olarak artık eboue nin sağ bek,  semih in stoper oynaması gerektiğini herkes görmüştür. aynı zamanda emre çolak, sercan, ceyhun gibi isimleri de ikinci yarılarda oyuna sokarak ısındırmamız gerekiyor. bu adamları 80 inci dakika oyuna sokarak bir verim alamazsın. aydın artık galatasaray topçusu olmadığını gösteriyor. fatih terim belki ısrar ediyor ama çok fazla şans buldu ama kullanamadı. bir olumlu hareketi olsa heyecan bekleyeceksin ama yok. allahtan attığı frikik es kaza gol olmadı yoksa yanmıştık.