Dünkü rezaletten sonra artık görüldü ki sevgili renktaşlarım, Galatasaray Futbol Takımı ligdeki deplasman rezaletleriyle ortaya çıkan "Sonun Başlangıcı" artık başlangıç safhasını geçti dimdik bir açıyla sona doğru hızla gidiyor.

Geçen yazılarımda da çok şeyler yazdım; ruhsuzluk, beceriksizlik, isteksizlik, garip tavırlar, futbolcuların her birinin ayrı telden çalması, KANKACILAR...

Bugün bu yazdıklarımın hepsini tek bir kelime grubunda birleştiriyorum ve artık sezon sonuna kadar Galatasaray'ın ruhsuzluğu ile ilgili konuşmayı bırakıyorum.. "Yazıklar Olsun"

Asla kurunun yanında yaşı yakmamak gerekir, dünkü maçta Melo ile Muslera olmasaydı durumumuz çok daha vahimdi. Rakibin Chelsea olması da çok büyük bi şanstı. Eğer dikkat ettiyseniz 2.golden sonra iyice oyundan koptu Chelsea ve şova döndürmeye çalıştı işi. Eğer dün Londra'ya değil de Munich'e gitmiş olsaydık vay halimize ki vay...

Anlaşılan o ki, şu an Türk futboluna hakim olan eller, fikirler ve adalet anlayışı ile Türk futbolumuz anca kendi sıkıcı liginde kapalı bi kutu içinde geçer gider. Bu mantalite ile bu disiplinsizlik ile Avrupa'da anca maçlara bilet alabilirsiniz...

UTANMALILAR

Dünkü maç için varını yoğunu ortaya koymuş bir sürü para ödeyerek bilet bulmuş ve sahadaki rezalete rağmen bir dakika bile susmayan taraftarına bakıp utanmalılar. Jübile yapmaya gelenler utanmalı, ruhunu satanlar utanmalı, kankacılar utanmalı. Ve önümüzdeki Arena maçında sadece ama sadece savaşan oyuncularımızın hakkı verilmeli.

Hem Galatasaray'ın yöneticileri hem de Türk Futbolunun yöneticileri utanmalı. Edirne ötesi ile berisi arasındaki bu uçurumdan dolayı herkes utanmalı. Fatih Terim utanmalı... Eğer bu sene bırakıp gidecekse de Mancini utanmalı.

RADİKAL DEĞİŞİKLİKLER YAPILMALI

Çarşamba'nın geleceği perşembe'den bellidir ya hani, daha iki hafta önce 3 kulvarda yarışıyoruz derken bugün elimizde sadece 1 kulvar kaldı. Elimizde kaldı hiç bi anlamı olmayan tenekeden bi kupa ki bana göre bu kulvar da mart sonu nisan başı gitmiş olur. Bu deplasman ruhsuzluğu giderse ki daha da kötü gidecek gibi duruyor lig yarışında ikinci de olamayacaksın. Madem görünen köy kılavuz istemiyor, bir sonraki maçta rakip kim olursa olsun bakmadan devre arasında alınan oyuncular oynatılmalı.

KANKACILAR, jübile yapanlar, beceriksizler kenara; o formayı sırtına geçirebilmek için heyecanla bekleyenler sahaya... Bu kadar basit. Hiç bir futbolcunun bilerek ve isteyerek takımı sabote etmeye hakkı yoktur, kimden bahsettiğimi çok iyi biliyorsunuz...

Önümüzdeki maçlar Mancini için çok önemli. Eğer hala bu ruhsuz kadroyla devam etmeye çalışırsa zaten az olan kredisini de çok hızlı tüketecek. Ama radikal değişiklikler yapılırsa bir nevi kendi üzerindeki sorumluluğu atmış olacak.

(Muslera- Veysel Semih Koray Telles- Melo Umut- Hajrovic Sneijder Hamit- Umut)

-------

Sonuç olarak şu açık. Karabük ve Chelsea deplasmanlarında kaleye giden bir tane şut yok. Bu mantalite devam ettiği sürece her deplasman ayrı bir hüsran. Yukarıda oluşturduğum kadroya alternatifler muhakkak yazılabilir ama kimlerin uzaklaştırılması gerektiği çok ama çok açık.

Artık yazdığım şeyleri her hafta bire bir hiç değişmeden görmekten çok yoruldum, eğer bir şeyler değişmeyecekse burda kimsenin enerjisini tüketmesine gerek yok. Çünkü burda yazılanlar ve söylenenler dünkü müthiş taraftarımızın emekleri gibi çar çur olup gidecek.

Son olarak hazır konuyu bağlamışken bir paragraf da onlara açmak isterim. Her şeyin en iyisini görmeyi hakeden müthiş taraftarımız, dün 1 dakika bile susmadı. Belki diyorum ben olsam sinir krizine girip ikinci golden sonra stattan ayrılırdım... Ama hepsi son ses tellerine kadar destek verdiler. Hepsine helal olsun.

Bizler Galatasaray'ı seviyoruz, sevdamız köklerimizden geliyor... Ama bu ruhsuzluk ve rezalet bıçak gibi kalbimize saplanıyor. Artık bilinmelidir ki o bardak çoktan taştı ve çatladı...