20
2014
4. YILDIZI BEKLERKEN 4. GOLÜ GÖRDÜK
4X4 lük kadromuzla Üç kulvarda başarı hedefleriyle başladığımız 2013-2014 sezonunda önümüzde tek hedef olarak Türkiye kupası kaldı. Zor bir Bursa maçından sonra finale kalmayı başardık. Hepimizi mutlu eden efsane bir maçtı. Bazıları muhteşem geridönüş desede bence bu son şanstı ve bu yüzden bütün sezon boyunca bir kaç maç hariç göremediğimiz hırsı, azmi ve isteği Bursa maçında gördük. Fatih Terim dönemlerinde alışmıştık oysa hırslı ,ısıran, mücadeleci futbola. Mancini dönemide öyle başladı. Hatırlarsak Mancini'nin ilk Şampiyonlar ligi maçı olan Juventus ve bana göre muhteşem futbol oynanan ilk Kophenhag maçı da içimizi umutla doldurmuştu. Öyleki gruptan çıkıp Chelsea ile eşleştiğimizde bile elersek kim gelir acaba diye düşünmeye başlamıştık. Malesef Mourinho'nun tecrübesini ve Şampiyonlar Liginin en dengeli 2. takımı olan Chelsea'yi hafife aldık ve elendik. Mancini ve Drogba hariç herkes hafife aldı aslında! Yinede İki sezon üst üste gruplardan çıkabilmeyi bir başarı olarak gördük ve lige döndük.
4. Yıldız hedefiyle, Chedjou ve Bruma transferleriyle başlamıştı Lig fakat ne Şampiyonlar Liginde ne de Türkiye Kupasında sıkıntı yaşamadık ligde yaşadığımız kadar. Terim döneminde de Mancini döneminde de çok çektik tartışmasız. Peki rakiplerin bukadar kötü olduğu (BJk Stadsız,Fenev halen krizde) sezonda biz neden bukadar puan kaybettik? Enteresan olan Terim döneminde başlayan beraberlik uğursuzluğu, Mancini dönemideki ikinci yarıda da devam etmesi. İki ayrı hoca, İki ayrı sistem aynı oyuncular ve bolca beraberlik ve adını ilk kez duyduğumuz deplasman fobisi !!!
Fakat ne zamanki ligde hedefsiz kaldık işte ozaman beraberlikler yerini mağlubiiyetlere bırakmaya başladı hatta bazı futbolcular kafa olarak tatile çıktı. Çünkü futbol Takım oyunu olduğu kadar, aynı zamanda da bir hedef oyunu, motivasyon ve hırs oyunudur. Her futbolcunun bireysel hedefleri vardır mutlaka ve bu hedefler bazen oynadıkları kulubun hedeflerinden bile daha önemli olabilir. Bireysel hedefleriyle hizmet ettiği kulubun hedeflerini ayırabilen ,hırsını , enerjisini, son damlasına kadar terini, Takımı ve Arması için dökebilen futbolcuların (Melo-Muslera-Semih-Sabri ) öne çıktığı, kendi hedeflerini gerçekleştirmek için Takımın hedeflerini kullanan,maç seçen,hedef kalmayınca mücadele etmekten vazgeçen futbolcuların (Selçuk-Burak-Eboue) dibe battığı ,gözden düştüğü bir sezon izledik hep birlikte. Ama kasımpaşa maçını görmemeyi tercih ederdik eminim ...
Şimdi iki maçı gözümüzün önüne getirelim sırasıyla. Bursa maçından önceki bölümde bahsetmiştim. Gelecek adına umutlandığımız bir maçtı. Gelelim Kasımpaşa maçına. Öncelikle Çarşamba maç yapttığı halde günler torbaya girmiş ve sanki başka gün yokmuş gibi Cumartesiye maç koyan o fenevli malum şahsın emirleriyle hareket eden kukla federasyonun zaten hangi amaca hizmet ettiğini bilmeyeniniz yok muhtemelen. Varmı yoksa ? Sanmıyorum.İnsan merak ediyor neden Pazartesi değil de cumartesi ? Pazar rakibin maçı var diyemi ? Enteresan ...
Fakat enteresanlıklar daha yeni başlıyor. Kardolar açıklanıyor bir enteresanlıkta burda çıkıyor karşımıza. Yorgun diye oynatılmayan Telles yedekte ama aynı maçta herkesten çok mücadele eden Sabri Reyiz 11 de ve sol bekte! Bu sezon bitmiş hedefi kalmamış sürekli top kaybeden sürekli pas hatası yapan herkesin eleştirdiği hatta bence GS daki misyonunu tamamlamış,ayakta duramayan Selçuk 11de, ama Emre Çolak yedekte! Hajrovic gibi adam eksilten biri varken, Ceyhun gibi bir kütük 11 de! Yabancı kontejanı diye bir saçmalıktan ağlarken, çoktan tatile çıkmış ve mutlaka gönderilmesi gereken yabancı kontejanındaki yatar kalkmaz Eboue kadroda! Arkadaşlar Saymakla bitmiyor enteresanlıklar devam edelim ...
Maç başlıyor daha biz popomuza yer bulamamışken bir düdük ve hakem maçı bitiriyor ! Şoktayız ... Sanki maça elinde kartla çıkmış gibi :) Hazırlamış kendini adam yada emir gelmiş belkide uzatma diye. Saolsun yardımcıları da çok iyi Semih ve Balta onlarda boş durmuyor. Balta baltalığını yapıyor yani bildiğin. Ama pozisyon ne faul ne penaltı şahsi fikrim.Kırmızı dan hiç bahsetmiyorum bile saçmalık.Ayrıca Semih'in düşüşü de Scarione ninki kadar yalancı. Ama Cüneyt Çakır şartlanmış bikere maçı bitirmeye :)
İlk yarı bitiyor aklımdan şunlar geçiyor ;
Hakem devre arası posizyonu izler,hatasını görür ve bize bir penaltı ikram eder yada en azından bi kartla durumu eşitler. :)
Malesef bizim ruhsuzlar bırakın penaltı aldırmayı Kasımpaşa'nın antreman takımından farksızlar. 10 kişi kalmış fenevi bile yenerken zorlanmış bir ruhsuzlar topluluğunun ( ki o maçta dönem dönem fenev bizden iyiydi hakkını teslim etmek gerek) 10 kişi kalınca direnç göstermesini beklemek belkide en güzel hayaldi bu sezonki. Ve paşa bizi acı bir şekilde uyandırdı bu hayalden. Ben yinede şükrediyorum beceriksizliklerine.
Bir kişi eksik kalınca bu kadar dağılmak büyük takıma yakışırmı? Hedefsizlik bukadar kötü etkilermi bir takımı? Ne Federasyonun bütün kupalara ambargo koyan Galatasaray'ı durdurma çabası, ne hakem katliamları, nede Manciniyi ve yönetimi suçlamak yetmiyor artık. Futbolcuların beceriksizliklerini ruhsuzluklarını da görmek gerek. Haftada ortalama 8-10 maç izliyorum. Bukadar çok pas hatası yapan, bukadar çok ne yaptığını bilmeyen, dağınık, bitmiş, ruhsuz bir takım görmedim, duymadım, bilmiyorum. Açıklaçası hazmedemiiyorumda bu maçı rezil ettiler. Koca aslanı yere serdiler. Kadın ve çoçukların önünde olmasaydı bari ...
Maç sonu melo ağlayacak kadar sinirli,hırsdan kudurmuş açıklama yapıyor ama ben selçuğun isyanını daha çok beğendim ''Art Niyet aramaya başlayacığız'' diyor. Sanırım ligin federasyonun istediği sekilde bittiğinden pek haberdar değil Xselçuk :)
Sağlık olsun ..
Başarısızlıklar Gelir Geçer
Asaletin bize yeter
Öyle şeyler yaşattın ki
Uğrunda ölmeye değer ...
GALATASARAY
Saygılarımla @dazionur