Mancini bu takıma geldiğine çok pişman, öylesine pişman ki surat ifadesinden herşey anlaşılıyor. "Ben nasıl bir günah işledim de Galatasaray gibi beceriksizler ve egositler kadrosunun içine düşecek hatayı yaptım" ifadesi suratından çok net bir şekilde okunabiliyor.

Hiç kimsenin Mancini'ye kızma hakkı yok. Mancini çok farklı bir kültürle yetişmiş biri ve eğer dokular uyuşmadıysa bütün suçu Mancini'de aramamak gerek. Bu rezilliğin derinine bakmak gerek. Eğer derine inerseniz iki isim görürsünüz. Biri tamamen gazla çalışan Terim ve diğeri çevresindeki insanları çok yanlış seçen ve Türk futbolundan hiç bişey anlamayan Aysal.

Aysal çok büyük bir kumar oynadı, avrupai düşüncelerle bu sezon için yırtarım dedi ama hem mali çöküş hem de yatırımların en büyük olduğu futbol branşındaki rezalet onu da mecburi çöküşe doğru büyük bi hızla sürüklüyor.

Renktaşlarım, dünki 4-0'lık yenilginin daha beterleri olacak, sanmayın ki dünki iğrençlik dip noktaydı. Sezon sonu en az 20 puan fark olunca bir tarihin dibe vuruşunu izleyeceğiz maalesef.

Dünki maç için her ne kadar Cüneyt Çakır denen sinsi eyyamcı maça %100 etki etmiş olsa da kimse Kasımpaşa'nın hakkını yemesin ve Galatasaray'ın içindeki İrlandalı futbolcuları göz ardı etmesin.

Bir çok taraftarın artık görmek istemediği futbolcular kervanına dün mücadelesi ile takdir toplayabilen umut da katıldı. Sadece istatistiklerini düşünerek yaptığı büyük bencillikle hem bir maçın kırılma noktasını katletti hem de bir çocuğun en büyük anlarından birini çaldı. Kankaların biri dün çok şükür ki yoktu ama diğeri zaten 1.5 senedir aynı tas aynı hamam...

Artık karaktersiz ve ruhsuz futbolcular hakkında daha fazla konuşmak istemiyorum.. Dün taraftarların gece floryada Muslera-Melo-Sneijder lehine tezahürat yapmasını da çok takdir ederek karşıladığımı belirtmek isterim, savaşan oyuncuların hakkı her zaman verilmelidir !

Ana temaya gelecek olursak, görünen o ki Mancini artık kalmak istemiyor ve şu an o kadar kötü bir durum içinde ki 9M€ gibi yıllarca yetebilecek bir mebladan vazgeçmek üzere.

Takım kara bulutlarla öylesine kaplanmış ki artık haftaya ve sonraki haftalara ne türlü felaketler gelecek belli değil. Sezon sonu istifalar bombardımanı bile olabilir yada bu iğrençlikte ısrar edilip bir sonraki sezon için de Fenerbahçe'nin 4.yıldızını kanser olmuş bir biçimde izleyebiliriz.

İşin özeti şudur ki bizi her hafta daha da kahreden bu durumdan gene tek bir şey kurataracaktır. O da taraftarların net tavrıdır. Akl-ı Selim insanlar sorumluluğun kendinde olduğunu unutmasınlar ve tavırlarını en doğru şekilde ortaya koysunlar. Yoksa mali, idari ve sportif anlamda girdapa santimler kalmış bir klübü uzun bir dönemliğine çaresizliğe uğurlayacaklar...