16
2011
SUÇLU: PARANIN HERŞEYİ ALACAĞINI SANAN YÖNETİCİLER, KUKLA FEDERASYONLAR, YILDIZLARIN CAZİBESİNE KAPILAN TARAFTARLAR, PARAYLA RUHUNU SATAN FUTBOLCULAR ve GOYGOYCU MEDYADIR.
1980’ lerin sonu 1990’ ların başıydı. Galatasaray küllerinden doğuyordu. Avrupa’ ya meydan okuma başlıyordu. Bu başarıların temeli para değil, takım olmak, çalışmak ve duygusallığımızdı. Hani şu teknik direktörün eleştirdiği duygusallığımız. O temeller üzerine geldi UEFA şampiyonluğu, Süper Kupa şampiyonluğu, Aynı iskelet kadro ile Dünya Kupası üçüncülüğü. İster kabul etsinler, ister inkar, o başarıların temelindeki en önemli etkende, herkese ezberletilen, o iki kelime vardı (Galatasaray Ruhu). O iki kelimenin açılımı: para değil, takım olmak, çalışmak ve duygusallığımızdı. Bu ruhun oluşumu Derwall ile başladı 1. Fatih Terim döneminin sonuna kadar devam etti. Bir ara alevlendi sandık, Cevat hoca, Hakan, Hasan ve Ayhan ağabeyler eşliğinde, yine söndü.
Bahsi geçen dönemin sonunda, peş peşe yönetime gelen Galatasaray başkanları, ardı ardına hatalar zincirine ortak oldu. Her başkanın diline dolanan en az üç yıldız oyuncu getirme vaadi, o ruhun dibine dinamit koydu. Her dönemde de, sözüm ona yıldız oyuncular, cebini doldurdu. Tazminatını aldı. Tribünlerden hak etmediği alkışı aldı. Ardına bakmadan çekti, gitti. Oysa o ruhun temelinde para değil, takım olmak, çalışmak ve duygusallığımız (Hakan Şükür, Bülent Korkmaz, Hasan Şaş, Ümit Davala, Okan Buruk, Suat Kaya, Hakan Ünsal) vardı. Biz bu oyuncularımıza doğru dürüst jübile bile yapamazken, elin yabancısı, I Love You ....... şarkıları ile tribünlerimizden alkış alıyorlardı.
Galatasaray’ ı yücelten olgu, ……… takımı ile girdiği yıldız oyuncu transferinde sidik yarıştırma çabası ile eridi gitti. Hatırlarım; Her sezonun transfer şampiyonu ……… takımı, Kupaların şampiyonu Galatasaray olduğu günleri de, İç çekerim. En büyük yıldızlarımızın alt yapıdan ya da Anadolu’ dan çıktığını unutmasak, Avrupaya, Dünyaya daha ne eziyetler yaşatabilirdik. Kim bilir?
PARANIN HERŞEYİ ALACAĞINI SANAN YÖNETİCİLER, Galatasaray’ ı istedikleri yarışa sürüklemişlerdi. Yıldız transferinde sidik yarıştırmaca… Elimizde patlayan her yıldızda daha da iştahlandık, Öyle ki, yapılan yıldız transferlerini unutup, o yıldızları getiren yöneticilere tezahüratlar bile dizip, söyledik. Sonrası malum…
KUKLA FEDERASYONLAR, Yabancı futbolcu sınırlamasında o kadar pasif davrandı ki, bugün gelinen noktada, o ruhun yeniden canlanmasını neredeyse olanaksız hale getirdi. Sırf bir kulübün başkanı istiyor diye, her sene enflasyon oranındaki artış gibi, yabancı futbolcu sayısında artış meydana geldi. Diğer kulüp yöneticileri de, kendi başarısızlıklarını unutturmak adına kulüp bütçesinden har vurup harman savurarak, sözüm ona yöneticilik yaparak, yıldız transfer ediyorlardı. Bu durumda yabancı futbolcu sınırlamasının tazminat ödemelerine çanak tuttuğunu ileri sürerek, sınırsız yabancı sloganlarını, Federasyon yöneticilerine de ezberlettiler. Sonrası malum…
YILDIZLARIN CAZİBESİNE KAPILAN TARAFTARLAR, İki artistik harekete tav olan ey benim yurdum insanı; Alın terine, ahlak ve mütevazılığa verdiğin önem nasıl oldu da, tembelliğe, şovmenliğe, riyakarlığa pirim vermene dönüştü. Bunun altında sosyal yozlaşma mı? Yoksa kaderin haline gelen cehaletin mi? Yatmakta, Transfer edilen her yabancı futbolcu, ne diye havaalanında binlerce taraftarın izdiham yaratmasına sebep olur? Aynı izdihamı adamlar ayrılırken yapamamamız ne kadar manidar; değimli? Bu yabancı hayranlığı, bizi biz yapan değerlerimizi unutturdu. Sonrası malum…
PARAYLA RUHUNU SATAN FUTBOLCULAR, Her transferinin ardından çıkıp ta konuşan şu futbolcular var ya; ben zaten ……… takımının taraftarıydım. Çoğu varoşlardan gelmesine rağmen, milyonlar kazanan futbolcuların para için neler yaptığını görünce… Teşvik ve şikeye bulaşanı mı dersin, imza töreninde bir gün herkes ……… olacak şapkası takanı mı, İyi olmasına rağmen malum maçlarda sakatım demesine mi dersin, Milli maçlardan önce prim pazarlığına girenine mi? Sonrası malum…
GOYGOYCU MEDYA, Siyasetçiler, Spor kulüplerinin tüccar patronları ve medya patronlarının kucaklarında, onları memnun etmek için en iyi muameleyi yapan, fahişe ruhlarını kutsayabilme adına kulüp taraftarı kimlikleri ile vicdanlarını rahatlatan, yukarıda bahsi geçen kitleler içinde en yüzsüz, en hayasız, en satılmış olanıdır aslında. Sonrası malum…
Milli takımımızın aldığı başarısız sonuçların nedenleri çoktur aslında, say say bitmez. Milli takımın ruhu yok diyenler baksınlar, öldü denilen ruhun temeli nereden geliyordu diye. Futbolumuzun zirve yaptığı dönemlerde kimler vardı, nereden gelmişlerdi? O ruhu hepimiz öldürdük, Yeniden diriltecek de bizleriz. Galatasaray’ ımıznın yeniden küllerinden doğması da bu yüzden bu kadar önemli aslında. Milli takımın ruhu Galatasaray’ dan, Galatasaray’ ın ruhu kendi değerlerinden alevlenir.
Galatasaray Türkiye’ dir.