12
2014
Ünal Aysal göreve geldiği zaman fotbolu takip eden arkadaşlarımın aksine ben durumdan memnundum. Memnundum çünkü artık bir endüstri halini alan futbolun yönetiminin, ekonomiyi ve yöneticiliği de bilen Aysal gibi kişilerce yapılması gerektiğini düşünüyordum. Memnundum çünkü işin futbol tarafını bilmediğini saklamıyordu Aysal ve işin ehli kişilerle çalışmayı kabul etmişti. Memnundum çünkü bir çok insanın içinde olan koltuk sevdasını reddediyor, istendiği an görevi bırakmayı vaadediyordu Aysal. Ve o günden bu güne gelinen nokta içler acısı. Yöneticilik kısmı yapılan yanlış-gereksiz transferlerle (hem oyuncu-hem teknik direktör) , Hayroviç rezaletiyle ve yönetilemeyen basketbol maçları serisiyle çuvallamış durumda. Futbol kısmı Dürüst ve Albayrak'ın gönderilmesi ; Fatih Terim ve Sabri gibi Galatasaray'ı sadece sözleşmelerde yaşamayan değerlerin dışlanması, marka değeri adı altında Galatasaray'lılık duruşunun yerle yeksan edilmesiyle kaosa dönüştürüldü. Ve koltuk sevdası da başgösterdi lağvedilen yönetim kurulları, gidilen erken seçimle.
Ama en beteri de ellerine gencecik çocukların kanı, yetimleri hakkı bulaşmış hükümetin benim kulübüm tarafından, başkanlık mertebesinde desteklenmesi. Siyaset futbolun içindemi, dışında mı olmalı tartışmalarına girmeyeceğim; benim için insanın hayatında attığı her adım, aldığı her nefes politiktir,siyasidir. Ancak karşı durmamayı beceremiyorsan en azından yanında yer almamalısın ! Galatasaray'lılık ve daha ötesi insanlık bunu gerektirir.
Ünal Aysal'ın başkanlıktan istifası benim için 4. yıldızlan daha elzemdir.