Öncelikle herkese iyi hafta sonları diliyorum..

Son oynanan sivas maçı bizlere gösterdiki bu takım bırakın şampiyonlar ligini ligde bile direk şampiyonluğa oynayamaz.Belki bunları konuşmak için çok erken ve en az 2 3 hafta daha beklenmeli diyen pek çok insan olabilir ama görünen köy maalesef kılavuz istemez.Bu takım ligi gene ilk 3te bitirir fakat şampiyon olunamadığı takdirde galibiyet başına aldığımız para azalmış olucak, şampiyonluk primi olan 10 15 milyon tl tutarındaki rakamdanda olucaz..Bununla beraber şampiyonlar ligine direk katılamicamız için elenme tehlikesi ve buradn gelicek gelirlerde yok olmuş olucak..Yani bu sene tasarruf tasarruf diye diye önümüzdeki senelerden gelicek gelirlerde azalıcak ve yaptığımız tasarrufun bi anlamı kalmicak..Tabi reklam gelirlerinin ve hisse değerlerinin düşmesi gibi diğer durumlarıda eklersek hakikaten çok akıllı stratejiler üreten bir yönetimimiz olduğu bir gerçek!! Umarım takım güçlendirilir ve bu olası kötü senaryolardan hiçbiri gerçekleşmez..

   Maça gelicek olursak, galatasarayda sanki biraz coşku eksikliği vardı.Özellikle oyunun rölantide olduğu kısımlarda vites artırıcak ve tempoyu yükselticek hiçbir oyuncunun olmaması  hamza hocanında maalesef tercihleriyle alakalıdır.Orta sahanın ortasında ortasında ısrarla iki aynı tipte oyuncuyu oynatması tempoyu yükseltmemize engel olan faktörlerden bitanesiydi.Kabul edelimki,selçuk ve bilal pas oyununu iyi yapan fakat dribling özellikleri olmayan ağır oyunculardır.Topu ayaklarına her alışlarında direk pas tercihleri yerine sürekli topu düzeltip ondan sonra pas vermeye çalışmaları oyunu çok yavaşlattı.Tabi tek neden bu değil; podolski ve yasin ayaklarında top tutan oyuncular değiller, daha çok araya koşu yapan dribling özelliği olan futbolcular.Bundan dolayı Selçuk ve bilalin ileriye attıkları her pas sanki duvara çarpar gibi hep geri döndü, buda orta sahanın ve savunmanın yükünü artırdı ve sivas biçok gol pozisyonu yakaladı.Bu yüzden tekrar ediyorum, galatasarayın sadece sağ bek stoper ve forvet değil aynı zamana tempolu oyunu seven ve topu ayağında saklayıp çalım atabilen bir kanat oyuncusunada ihtiyacı var.Burda mesele sadece topu ayağında tutup orta saha ve defansı rahatlatmak değil, aynı zamanda takımın yaratıcılık sıkıntısınıda giderebilmek çünkü kapanan rakipleri açabilecek kalitede yaratıcı bir kanat oyuncumuz hala yok.Sezon başındayız ve buyüzden kondisyonumuz belki yeterli seviyede değil ve ilerki haftalarda bu tempo sorunu belki yavaş yavaş çözülücektir bilemeyiz.Fakat bu sorun çözülse bile maalesef avrupayı kaldırabilicek seviyede bi tempoyu yakalayamayız çünkü takımın yaş ortalaması ortada.Oyunu sürekli enlemesine oynamak yalnızca rakip takımın yerleşmesine zaman sağlar.Fakat topu dikine ve çabuk oynayabilsek 3.bölgede rakibi eksik yakalayıp daha rahat pozisyon buluruz.Tabi bunun için sağ ve sol bekimizin oyun içinde çok aktif ve enerjik olmaları gerekir çünkü ileriye yaptıkları her bindirmede kanat adamlarımızın ve orta saha oyuncularımızın hareket alanı artıcak ve forvete daha fazla oyuncuyla girebilicez.İkinci yarı carole oyuna girdikten diğer oyuncularımızın hareket alanının nekadar çoğaldığını gördük ve nitekim bu durum oyunu daha fazla dikine oynamamıza yardım etti ve telles daha rahat oynamaya başladığı bu anlarda golün ortasını yaptı.Buna rağmen sabri için maalesef aynı şeyleri söyleyemicem.Oyun içinde sabri hücuma olabildiğince destek vermeye çalışıyo fakat geri dönüşlerde çok sıkıntı yaşamaktadır.Buna mücadele gücü yüksek olmayan bilalide eklersek sivasspor orta sahayı çok rahat geçerek kalemizde birçok pozisyon buldu ve daha ilk yarıda 2 3 olabilicekken şans bizim yanımızdaydı.Buna oğulcanın etkisiz oyununu ve yetersiz fizik kondisyonunuda eklersek hem hücumda hemde savunmada maalesef bu oyuncularla avrupa hayalden öteye geçemez..Kompakt oyunu becerip bloklar arasını olabildiğince çabuk kapatıcak enerjide oyunculara ihtiyacımız var fakat bukadar hareketli ve sık yer değiştiren oyuncularımız olmadığına göre oyunun taktik kısmını iyi becermemiz gerekiyor.Bunun yoluda rakibin atıcağı pas alanları kapatmak ve doğru yerde durmaktır. Melo bu topsuz oyunu çok iyi oynayan bi adam, çünkü dikkat edelim her maç sonu en çok koşanlar istatiğinde melo hiçbizaman birinci sırada olmamıştır fakat adam okadar doğru yerlere koşu yapıp öyle noktalarda duruyorki,koşmadan rakibin hareket alanını kapatabiliyor.Fakat hamza hoca hangi sebeple bu adamı maç kadrosuna almadı anlıyamadım.Eğer bi adama ceza vermek istiyosanız bunun sonuçlarını iyi analiz etmelisiniz.Melo  gitmek istemiştir buna itirazım yok ama bu adam diğer takımlarla görüşme halindeyken bile kampa geldiği günden beri takımla çalışmıştır ve dayanıklılık testindede birinci olmuştur.Para cezası uygulayabilirsiniz veyahut kendine kulüp bul bizim ilkelerimizi çiğnedinde diyebilirsiniz.Fakat gitmemesi için hem bukadar ısrarcı olucaksınız hemde kadroya almicaksınız!!! İçinde çok fazla ironi bulunduran bir durum!!!.Tabi birde burak olayı var, maçtan önce tamamen teknik bi konu deyip maçtan sonra burak böyle oynasın diye ilk 11e almadım demekte çok fazla anlıyamadığım iki tezat durum!!! Burak kim nederse desin yerli santraforlar içerisinde ülkenin en iyisi ve savunma arkasına yaptığı koşularla diğer arkadaslarınada yer açabilmekte.Zaten oyuna girdikten sonra podolski daha çok boş alan bulmaya başladı ve goldede kendini boşa çıkartıp golünü attı..Buraktan daha iyisi alınmadıkça burak her maç ilk 11 oynamalı.Eğer hamza hoca otoritesinin sarsıldığını düşünüp kendi kendisine böyle bir kumar oynamayı tercih ediyosa ozaman burak üzülür diye daha iyisini almıyoruz diye açıklama yapmamalı.Burak eğer böle bi role bürünmüşse kulağı tabikide çekilmeli fakat futbolcuyu mental olarak doğru yönetemeyen hamza hocanın bunda hiçmi suçu yok!!? Fatih terim dönemindeki burak bunların bitanesini yapabiliyormuydu!!? Tabiki hayırr!!! Hamza hocanın bukadar hatayı üst üste yapması sağlıklı bi psikolojiye sahip olmadığını göstermektedir..Bu yönetimi koruma uğruna daha kendini nekadar kalkan olarak kullandırtıcak bunu zamanla görücez…..