‘‘Haydi Abbas, vakit tamam.

Akşam diyordun işte oldu akşam.

Kur bakalım çilingir soframızı;

Dinsin artık bu kalp ağrısı.’’ 

Az kaldı. Önce seçim kararı alınacak bu ay… Sonra Mayıs ayında Adnan Öztürk adaylığını koyacak. Taraftarın desteği ile, liderliği ve duruşu ile, projeleri ve inancı ile, Galatasaray başkanı Adnan Öztürk olacak.

Bu sefer Mayıs ayı kupa ayı olmayacak ama Galatasaray’ın geleceğinin kurtuluşu olacak. Adam gibi iş bilen bir başkanımız olacak. Zamanında Ribery’i Galatasaray’a kendi elleri ile getirendir Adnan Öztürk… O gün ki zihniyette şimdi ki zihniyet gibi beceriksiz olduğu için, Adnan Öztürk’ün bu hediyesini elden kaçırmıştı.

Terim’in 3’üncü kez geldiği dönemde kurulan kadroda büyük pay sahibiydi. Aziz Yıldırım’a her seferinde ağzının payını verendi, Adnan Öztürk…

Projeleri dudak uçuklattı. Levent Tüzemen’e canlı yayında yapacaklarını belge belge anlatırken, Levent Tüzemen pür dikkat bir ilgiyle dinledi. Gönlüm sizden yana demediği kalmıştı.

Tam Galatasaray şaha kalkacak, kahrolası Vertigo hastalığına yakalandı Adnan Öztürk… Kulağında bir sorun oluştu. 6 ay tedavi görmesi gerektiğini söyledi doktorlar… Israrcı oldu ama ailesi izin vermedi. O Galatasaray başkanlığı hasretine kavuşacakken, doktorlar ayakkabısını bile bağlamasını istemedi. Eski yöneticilerden Fatih Gökşen, bu olayı ‘Yıkıldım. Çok üzüldüm. İnşallah sağlığına kavuşur ve bir gün başkan olur.’ Diye özetledi…

Oldu!

Sağlığına kavuştu. Tedavisini tamamladı. Galatasaray başkanlığına yürüdüğü ve defalarca soyunduğu göreve çıkan engelleri, yine birer birer yıktı.

Vertigoyu da yendi.

Yenmekte ne ki? Bomba gibi oldu. 6 yıl önce başkan olacağım diye yola çıktığı yarışta, Polatçılara yıkılmıştı. Polat’ı seçenler, bir yıl sonra ellerimiz kırılsaydı da Öztürk’ü seçseydik diye ağlarken, Öztürk o zamanlar kafasında 40 tilkiyi kuyruklarını bir birine değdirmeden dolaştırıyor, Galatasaray’a çözüm arıyordu.  Ünal Aysal’ın yardımcısı oldu. Yardımcılığını yaparken de, Aysal’ın tek başına verdiği kararlara dirayet göstermiş, Terim’i burada tutmak istemiş ama dinletememişti. İyi giden işler bozuldu. Yine haklı çıktı. Onu dinlemeyen Aysal’ın sonu hüsran oldu.

6 aydır o hastane de yatarken, çocukluğundan beri yıllarını verdiği, uğruna emek sarf ettiği, başkanlık hasretiyle yanıp tutuştuğu Galatasaray birer birer eriyordu.

Transfer edilen futbolcuların evraklarında çıkan problemlerden, Melo ve Telles gibi önemli isimlerin durduk yere gönderilmesinden, hocanın kuyusunun kazılmasından ve basın açıklamalarında ki gaflardan ne kadar beceriksiz bir yönetim ve başkana sahip olduğumuzu, hastanenin televizyonlarından izledi.

İnancı ve liderliği tamdı. Bahanelerin arkasına saklanmaktan nefret eden biriydi. Hayatını anlatırken, her zaman bahanelerin arkasına saklananlardan nefret ettiğini yineliyor, çaresizlik ve ne yapacağız sözleri karşısında, gülüp geçiyordu. Önüne bir tahta, eline bir kağıt alıp karalamaktan hayatı boyunca vazgeçmemişti.

Biraz tanıyanlar bilir, işte belki de özel hayatında bu kadar başarılı olması ve dobra adam lakabını alması, içinde ki bitmek tükenmek bilmeyen kazanma arzusundandı…

 Evet izledi. Hem de Dursun Özbek ve yönetiminin bütün rezilliklerini izledi. Yıldız alacağız yalanlarından, Avrupa’dan men yemeyeceğiz yalanlarına kadar hepsini izledi.

Hastanede ki o yalnız adam, usanmadı. Koridorlarda olta atarken, Galatasaray’dan bitmek tükenmek bilmeyen kötü haberler gelmeye devam ediyordu. Mustafa Denizli’nin bahanelerine, vertigo rahatsızlığını yenip, bir daha dönmemek üzere çıktığı hastaneden evine ve işine döndüğünde cevap veriyor ‘Denizli bahanelere sığınmasın. Galatasaray formasını giyenler ismi ile değil, forması ile de şampiyonluğa oynar’ diye meydan okuyordu.

Dursun Özbek ve yönetimi için deniz bitti. Göreceksiniz yakında seçim kararı çıkacak. Adnan Öztürk adaylığını koyup, o seçimi gümbür gümbür alacak.

Sonra beraberinde kaliteli bir yönetimi de getirecek. Sonra da kaliteli bir hoca gelecek. Ribery’i getirdiği dönemlerde yapıldığı gibi, 3-4 tane maliyeti düşük ve yıldız adayı futbolcular kadroya katılacak.

Galatasaray işte o zaman yeniden küllerinden doğacak.

Bize düşen görev mantığımızın sesini dinlemek. Cem Uzan gibi hayalci yaklaşımların peşinden dolanmak yerine, gerçeklerin önünde yürümemiz lazım.

Adnan Öztürk’ün ismini gönüllerimizden, gördüğümüz duvarlara kadar yazmamız lazım.

Güzel günler yakındır.

Galatasaraylılar başınızı kaldırın. Galatasaray bayraklarını açın, sallayın.

Adnan Öztürk geliyor.