16
2017
Öncelikle, futboldan anlamayan Başkan ve yöneticileri kendi işine karıştırmamalı. Başkan ve yöneticilerle arayı iyi tutup, onlarla oyuncular arasında bağ olabilir. Ancak, oyuncu seçimlerini, ilk on birde oynatacağın oyuncuları tamamen kendisi, oyuncuların o anki performanslarına göre karar vermeli. Oyunu iyi analiz edip, zamanında müdahalelerle oyuncu değişikliklerini zamanında yaparak oyunun kaderine direkt etkide bulunmalı. Her oyuncu ile ayrı ayrı ilgilenmeli. Oyuncuların özel hayatlarına kadar rahatsız oldukları ne varsa, onları mutsuz eden konuların bulunup onların düzeltilmesinde katkıda bulunmalı. Diğer bir konu olarak, oyuncular arasında sert, disiplinli ve otoriter bir hava oluşturmalı. Oyuncular ondan korkmalı, aynı zamanda sevmelidirler de.
Oyundan çıkan oyuncu, el kol hareketleriyle trip atamamalı. Gerektiğinde oyunculara, bağırıp çağırıp onları korkutmalı, dövmeli. Oyuncuların, Galatasaray’ın büyüklüğünün farkına varmasını, ona göre çok daha çalışıp, iyi oyun oynamasını, şampiyonluğun önemini ve kazandıkları paraları hak etmelerini sağlamalı. Oyuncuların aklında hep şampiyonluk olmalı. Bu yönde bir sinerji yaratmalı. Oyuncular arasında, arkadaşça ve seviyeli, saygılı bir ortam yaratmalı. Gruplaşmaları önlemeli. Tüm oyuncular bir zincirin halkaları gibi hep birlikte hareket etmeli, birbirlerine yardımcı olmalılar ve bencil olmamalılar, birbirlerini zor durumda bırakmamalılar, hoşgörülü, serinkanlı olmalılar. Genç, yetenekli ve başarıya aç oyuncular bulmalı.
Yenildiğinde üzülüp ağlayacak kadar hırslı oyuncular yaratmalı. Yenildiğinde bile, göze hoş gelen ve ayakta alkışlanacak bir oyun oynatmalı. Ne yazık ki, bu yazdıklarımın bir tanesini bile eski teknik direktör Riekerink’te göremedik. Umarım sende buluruz. Tüm bunları yaptıktan sonra başarılı olmamak için hiçbir neden yok. Umarım her şey yolunda gider ve bize o çok özlediğimiz şampiyonluğu bu sezon sonunda yaşatırsın. Başarılar Sevgili Igor Tudor…