Üzülerek ayni zamanda hayretler icinde izlemekteyiz gelisen olaylari. Yaklasik bir yildir futbolda sike olayiyla yatip, futbolda sike olayiyla kalkmaktayiz. UEFA da kim oluyor, 3-5 yil avrupa müsabakalarina katilmasak ne olur diyen adami futbolun patronu yapiyor, simdi ise aceba bu sürecte uefa, milli takimimizda dahil olmak üzere tüm kulüblerimizi bu müsabakalardan men edermi kaygisini yasiyoruz.

Son söylemek istedigim bir seyi simdiden söylemek istiyorum. Bu sürecten tüm türk futboluna ceza gelirse eger, suclusu, Demirören e güveni oldugunu söyleyen baskanimiz Ünal Aysal ve Demirören e oy veren tüm delegelerdir. Ceza alirsak eger, baskanimiz Aysal da dahil, Demirören e oy veren hic kimsenin  tek kelime söylemeye haklari yoktur. Ülkenin böylesine kaosta oldugu bir durumdan kurtulus olarak, BJK yi borc batagina iten ve uefa da kim oluyor, 3-5 yil avrupaya gitmesek ne olur zihniyetini tasiyan birini futbolun patronu yapmak bilmiyorum hangi akla hizmettir.

Adam sakli oynamiyor. Niyetini basindan belli etmis. Bir kac yil avrupada oynamasak dünyanin sonu degil ona göre. Neden böyle düsündügü ise simdi simdi anlasilmaya basladi.

Demirören baskanliginda Besiktas spor kulübü  öylesine  kötü bir yönetimle öyle  zor duruma getirilmiski. Uefa bir hafta evvel BJK ya mali durumundan dolayi ceza verdi. Seneyede ne olacagi belli degil. Böyle olacagini Demirören basindan beri biliyordu. Bunun üzerine futbolda sike olayida patlak verince, sikenin icinde bulunan FB ve diger bazi kulüblerde ceza alacaklar, meydan tertemiz ve hic bir sucu olmayan G.Saray a kalacak ve  GS, aradan gecen bu sürec icerisinde haylice yol alip, rakibleriyle arasindaki mesafeyi acacakkti. Iste bu yüzden bir seyler yapip GS yide bu isin icine cekmeliydiler. Bunun icinde en dogru ve kestirme yol, uefa yi tahrik edici kararlar alarak, ceza sadece sikede adi gecen kulüblere degil, tüm kulüblere verilmeliydi.Bir cok kimse böyle bir senaryoya inanmazlar fakat, bundan birkac hafta evvel, uefa ya yakinligiyla taninan birinin, buna benzer bir demeci vardi gazetelerde. Ne zamandi ve kimdi bu demeci veren hatirlamiyorum fakat okuyan olmustur kesin. Örnek olarak; sike yapilmistir fakat sahaya yansimamistir, sike yapilmis ve sahayada yansiyan maclarda ise kulübler degil yapan kisilere ceza verilmis, Ibrahim Akin denen oyuncunun sike yaptigi hem eski, hemde yeni etik kurulunca onaylanmasina ragmen, ceza sadece bu futbolcuya verilmistir. Yargida süren davada savcilarin almis olduklari kararida göz önünde bulundurursak, uefa yeterince tahrik edilmistir.

Simdi bir cok kimse hakli olarak; hayir bütün bu olanlara ragmen uefa sadece sikede adi gecen kulübleri cezalndirir, tüm kulüblere ceza vermez diye düsünürler. Adil yapilmasi gereken seyde budur zaten. Fakat olayi en ince noktasina kadar analiz etmek gerekir. Beklenmedik bir sonuc ciktiginda, is isten gecmis ve yapacak bir sey olmaz malesef. Bu gibi durumlarda uefa, hic bir zaman kulüblere verilecek cezaya karisamaz. Söz konusu sike olayi avrupa müsabakalari sirasinde gerceklesseydi eger, olaya hemen el atar ve kisa süredede hallederdi. Bir ülkenin kendi icerisinde yasanan olaydan sadece o ülkenin futbol federasyonu sorumludur. Dogru yada yanlis, karari o ülkenin futbol federasyaonu verir. Uefa olayi yakin takibe almakla birlikte futbo lfederasyonunun alacagi karari bekler. Futbol federasyaonu kararini vererek uefa ya yollar. Bu andan itibaren uefa nin muhatabi asla islenen sucta adi gecen kulübler degil, tüm kulüblerin patronu olan futbol federasyonudur. Zira karar, kulübler tarafindan degil patronlari olan futbol federasyonu tarafindan alinmistir. Futbol federasyonunun göndermis oldugu karari, ellerinde bulundurduklari belgeler ile karsilastirarak degerlendirme yaparlar.  Hosnut kalirlarsa eger, hersey zaten hallolmustur. Her sey kaldigi yerden devam eder.  Futbol federasyonunun almis oldugu karar, uefa nin ellerinde bulunan belgeler ile celiskiliyse, ceza söz konusu gündeme gelir. Sike olayinda sifir tolerans taniyan uefa nin tersine, sike olayini örtbas eden futbol federasyonu, suc islemistir uefa nezninde. Cezayida dogal olarak futbol  federasyonuna keser. Futbol federasyonuna kesilen cezada o futbol federasyonunun temsil ettigi tüm kulübleri kapsar.

Insallah yaniliyorumdur. Insallah sonuc bahsettigim sekilde degil, verilecekse bir ceza, sucu isleyen kulüb yada kulüblere verilir. Adil olmasi gerekende, sucu isleyen kulup yada kulübleri cezalandirmaktir.  Fakat her ihtimali göz önünde bulundurmamiz gerekirse eger, bulundurmamizda gerekir, yukarda bahsettigim olayin gerceklesme ihtimalide yok denmeyecek cinstendir.

Bakiyoruz taraftar yorumlarina bir transferdir tuturmuslar. Yok efendim sike olayinin göbeginde olan kulübler transfer yaparlarken, sike olayinda hicbir sekilde adi gecmeyen G.Saray kulübü uefa nin verecegi karari bekliyormus. Bir bakima haksizda degiller. Öyle yada böyle FB kulübü sonucta uefa tarafindan cezalandirilacagi kesin. Iste bu yüzden camiyayi ayakta tutmak ve taraftari avutmak adina FB, uefa sonucunu beklemeden transfer ypiyorlar. Bu bir takdiktir ve dogrusunuda yapiyorlar. Bizim acimizdan bakildigindan ise olay cok farklidir. Hic bir sucumuz olmadigi halde uefa sonucunu bekleyerek transfer yapilmamasi yanlistir. Ama en yanlisi ise hic bir sekilde girisimlerde bulunmayarak elleri bagli bir sekilde uefa nin verecegi cezayi beklemeleridir. Simdiye kadar yaptiklari tek sey, TFF e yazili bir sekilde ihtarname vermeleri oldu. Sürec sonunda G.Saray da bir sekilde ceza alarak avrupa müsabakalarindan men edilirse, tazminat davasi acacaklar. Beyler, minareyi calan kilifini hazirlamistir. Diyelimki bu cezadan G.Saray da nasibini aldi. Adaleti, hakki, hukuku, yasalari ve maddeleri hice sayarak, allem edip güllem ederek, hic bir sucu olmadigi halde G.Saray inda bir sekilde caza almasini saglayan kisiler, gine ayni yöntemi uygulayark, G.Saray in acacagi tazminat davasindan siyrilmayi bilirler. Iste o zaman zaman geriye, ne yapip yapip, uefa kararini beklemek yerine, G.saray in bu konuda ceza almamasini saglamak adina tüm girisimlerde bulunulmalidir. Malesef yöneticilerimiz olaya hala seyirci kalmakta ve sonucu beklemektedirler. Merak ediyorum sonuc istemedigimiz sekilde biterse ne yapacaklar. Iste o zaman geriye dönüste olmayacagindan, henüz vakit varken, vakit gecmeden yöneticilerimiz gece gündüz bu olay ile ilgilenmelidirler. Ne yapmalidirlar bende bilmiyorum fakat bildigim tek sey, hic bir sey yapmadan sonucun beklenmesinin yanlis olmasidir.

Avrupa müsabakalarindan tüm kulübler olarak 3- 5 yil men olmamiz demek, milyonlarca dolar maddi kayip haricinde, futbol da en az 20-25 yil geriye gidecegiz anlamina gelir. Ülke puanimiz sifirlanacak, sampiyonlar ligine tek takimla ve ön elemelere katilarak gitmek falan falan.

Bir gercek varki TFF baskani Demirören e göre, ülke olarak ceza almamiz, 3-5 yil avrupa müsabakalarina katilmamamiz dünyanin sonu degildir. Bir baska gercek ise ayni Demirören, basbakanimiz R.T.Erdogan in bazi aciklamalarindan cesaret alarak, daha serin kanli, daha kararli bir sekilde ülke futbolunu bitirmeye dogru yönelmistir. Iddia ediyorum, sayin basbakandan aldigi bu cesaret olmasydi, olaya daha temkinli bakacak, kararlarini daha temkinli alacakti. Ne zamanki basbakan o aciklamalari yapti iste o zaman sanki önünde hic bir engel kalmadi.

Iste bu olayi göz önünde bulundurarak sayin baskanimiz Ü.Aysal basbakan ile görüserek yukarda bahsettigim konulari dikkatine sunar. Bu gercegi dikkate alan sayin basbakan, 20 milyonun üzerinde olan GS taraftarini göz önünde tutarak olaya el atma geregi duyar. Yemin ediyorum, simdiye kadar AKP hükümetini savunan ve AKP ye oy veren biri olarak, eger bu sürec sonunda G.Saray kulübüde cezadan nasibini almasi demek, benimde AKP ile baglarim kopmasi demektir. Gine iddia ediyorum, benimgibi AKP ye oy veren hic bir G.Saray taraftari bir daha AKP ye oy vermez.

Bir taraftan bakildiginda AKP yi tehdit etmek gibi algilanir fakat diger taraftan bakildiginda ise gercegin ta kendisidir. Cünkü o gün sayin basbakan in söylediklerinin asla kabul edilecek bir yani yoktu. Icinde bulundigumuz sike olayini, ingiliz holiganlarinin yaptiklari taskinliklar ile benzetmek kadar sacma bir sey olamaz. Gercekle uzaktan yakindan hic bir alakasi olmayan basbakanin bu aciklamasi, Demirören i cesaretlendirmeten baska hic bir seye yaramamistir. Ondan evvelde sayin basbakan, uefa baskani Platini ye, cezalar kurumlara degil, sucu isleyen kisilere verilmelidir diye bir görüs sunmus, Platini ise, evet ama simdiye kadar bu sekilde olmustur, bundan sonrada böyle devam edecektir malesef diyerek cevap vermistir. Peki sayin basbakanin görüsünü ele alacak olursak, sike ile sampiyon olan kulübün maddi ve manevi kazanci ne olacak. Ayni sekilde sampiyonlugu calinan kulübün maddi ve manevi kaybi ne olacak. Söz konusu kisi sike yaptiysa eger, sahsina degil kulüb adina yapmistir. O kisi kulüb yöneticisiyse eger, ceza kendisine verildigi gibi kulübede verilmelidirki, ilerde takrari yasanmasin ve sikenin önü kesilsin. Sayin basbakanin görüsü ile yola cikilirsa, sike önlenmez, aksine önü acilir. Firsatci TFF baskani Demirören, basbakanin bu aciklamalarindan cesaretlenerek, uefa nin kabul etmeyecegi, tam aksine uefa yi tahrik eden kararlar almistir. Uefa sifir tolerans dedi, TFF, sike vardir ama sahaya yansimamistir karari aldi. Uefa, islenen sucta kisiler ve kurumlar ayrimi olmaz dedi, TFF, sikeninde oldugu, sahayada yansidigi maclarda cezayi kulüblere degil sikeyi yapan kimselere verdi. Tüm bu yapilanlar uefa yi tahrik amacli degilse, ülkeyi bu kaostan kurtarma amacli oldugu hic söylenemez....