25
2016
Fath Terim`i anlatmak icin biraz gerilere gitmemiz gerekir.
Fatih Terim G.Saray`da zaferlere imza atmis, taraftarlarin gönlünde taht kurmus, G.Saray tarihine ismini altin harflerle yazdirmis ve sadece G.Saray icin degil, ülke futbolunun gelecegine cigir acan bir isim oldugu tartisilmaz bir gercektir. F.Terim, yillarda gecse futbol dendiginde hep adindan bahsedilecek, basarilari hatirlanacak ve saygi ile anilacaktir.
Bir diger gercek ise; F.Terim`in tüm bu basarilarda diger teknikdirektörlere nazaran daha sansli olmasidir. Taffarel, Bülent Korkmaz, Popescu, Emre Belözoglu, Arif Erdem, Okan Buruk, Hakan Sükür, Hagi, Fatih Akyel, Ümit Davala, Hakan Ünsal, Ergün Pembe gibi futbolculardan olusan bir kadroya sahip olma sansi bilmiyorum kac teknik direktöre nasib olur. Milli takim kadrosunun iskeletide bu futbolculardan olustugundan, o yillarin milli takim hocasida, bu sanstan nasibini alanlardandir.
Fatih Terim`in en büyük sansi ise Faruk Süren ve ekibi gibi bir yönetimle calismasiydi. F.Terim G.Saray`a geldigi o ilk yili yasayanlar hatirlasin. Her sey istenildigi gibi baslamamisti. Takim puan ve puanlar kaybediyor, taraftar F.Terim`i istifaya davet ediyor, F.Terim bu olaylar sonunda yönetimle masaya oturarak, gerektigi taktirde istifa edebilecegini bildiriyordu. Yönetim ise, F.terim`in istifasini asla kabul etmeyip, kendisine olan güvenlerinin sonsuz oldugunu belirterek, yollarina emin adimlarla devam etmelerini saglamistir. Eger o yilki yönetim de F.Terim gibi taraftarin sesine kulak verip sayin Terim`le yollarini henüz yolun basinda ayirsalardi, ne dört yil üst üste sampiyon olunacak, ne UEFA kaupasi kazanilacak nede F.Terim simdiki gibi büyük olacakti. Oysa Terim, tüm basarilari tek kendisine maal ederek havalara girerek, yaptigi hata yada yanlislari gördügü halde ayni hatayi devam edip hakli oldugunu göstermeye calisarak, cevresine, futbol denince kendisini herseyin dogrusunu bilen tek kisi oldugunu sindirmeye calisarak, hatta kendisini hem G.saray`i hemde milli takimi yönetecek kadar yetenekli zannederek, egolu bir yapiya sahip oldugunu günden güne hissettirmektedir.
Öyle yada böyle zafarler yasamis mutlu olmussak ve bu zaferlerimizle hala övünüyorsak, bize bu zaferleri yasatan yönetime, teknik direktörüne ve futbolculara sevgimizde saygimizda sonsuzdur, unutmadik, unutmayacagiz.
Bugüne gelirsek, aslinda Euro 2016 ya nasil geldik kisaca hatirlayalim;
Simdiye kadar grub elemelerinden cikmak icin en az ikinci olmak gerekiyorken bu sene ücüncü olanlarda eklendi. Bircok mucizelerin gerceklesmesine, Selcuk Inan`in o son dakika firikik golude eklenince, 2016 finallerine en iyi 3. olarak direkt katilmaya hak kazandik. Yani tüm o gerceklesen mucizelerden sadece biri gerceklesmeseydi Euro 2016 finallerinde yer alacakmiydik büyük bir soru isareti olacakti.
Grublardan cikip Euro 2016 finallere katilmak icin grub ücüncülerinede sans verilmesi, ücüncülüge son dakika golüyle ulasmamiz, mucizelerinde yardimiyla en iyi ücüncü olarak finallere direkt katilmamiz, bir basarininmi yoksa sansinmi etkisi olmustur sorusuna, basaridan cok sansimiz yaver gitti yanitini veriyorsak, sayin Terim`in basarisindan söz etmek nekadar dogrudur bilemiyorum. Gine ayni sekilde, simdiye kadar, grup birincileri ve ikincileri tur atliyorken, yenilik yapilarak, grup ücüncülerinede tur atlamalari imkani saglanmis olmasina ragmen ücüncü olmamiz gine mucizelere kalmis ise, hangi basaridan bahsediyoruz.
En büyük endisem, bu kadar sans ve imkana ragmen basarisiz olan bir hocanin, tekrar G.Saray`a gelecek söylentilerinin agirlik kazanmasidir.
Fakat egosuz, havalara girmeyen, hatasini gören anlayan ve bu dogrultuda cözüm ve tedbir alan bir F.Terim ile Galatasaray her zaman kazanir, G.Saray ilede F.Terim her zaman büyür.