20
2016
Öncelikle şunu belirteyim Fatih Terim hem oyunculuk kariyerinde hem de teknik direktörlük kariyerinde büyük hizmetler vermiş, efsane bir isimdir. Zor günler geçirdiğimiz bir dönemde Galatasaray camiasının samimi çağrısı karşısında kayıtsız kalmayacak kadar da iyi bir Galatasaraylıdır. Bununla birlikte bizim için doğru seçim olur mu sorusuna evet cevabını vermeden biraz düşünmek gerekir. Bu konudaki olumsuz cevabımın gerekçelerini biraz dolaylı yoldan sizinle paylaşmak istiyorum.
Son milli takım rezaleti bir kez daha göstermiştir ki yerli oyuncuların devri artık kapanmıştır. Bu konuda sadece Galatasaray değil tüm kulüplerimiz net bir tavır takınmalıdır. Özellikle 2000’li yıllardan sonra artan yayın gelirleriyle birlikte kısa zamanda kazandıkları büyük paralar ve şöhret sayesinde kendilerinden geçen, tembel, kültür seviyesi çok düşük, taktiksel gelişime kapalı bu oyuncu profilinin modern futbolda kendine yer bulması mümkün değil.
Galatasaray’ın elindeki kadronun büyük çoğunluğu beş para etmez yerli oyuncularla dolu. Kaliteli yabancı sayımız ise 3-4’ü geçmiyor. Tüm taraftarlar olarak ortak kanımız toplu bir temizlik yapılıp yeni bir kadro kurulması yönünde. Lakin mali olanaklarımız buna imkân vermiyor. Birde takımdaki derin devlet durumları var. Örneğin Linnes gibi bence bizim için önemli bir oyuncu transfer edildi. Ne hikmetse Sabri’yi ve daha acısı Semih’i kesmeyi başaramadı. Kimse kusura bakmasın ama ben artık bu masala inanmıyorum. Sabri’nin göbeği kendinin önünde giderken, Semih futbolcu lisansının sorgulanması gereken performanslar sergilerken Linnes 3 maç üst üste 90 dk oynatılmadı. Bu kadar abartı olmasada benzer bir örneği Carole – Olcan ilişkisinde görebiliriz. Almancı oyuncular ise başka bir zorluk yaşıyor eğer yerli çetesine dâhil olmazsa önleri kesiliveriyor. Sinan gibi bir yetenek bile bu kadroya zor giriyor, Koray şans bile bulamıyor.
Şunu kabul edelim yerli oyuncular yabancılara karşı cephe alıyor. Yerli ağırlıklı bir takımı çalıştıran teknik direktörün ise bu duruma karşı çıkması isteksiz futbol ve alınan kötü neticeler sonrasında kovulmasıyla sonuçlanıyor.
Yerli oyuncular takımda çoğunluğu ellerinde tuttukları sürece Galatasaray’ın ayağa kalkması mümkün değil. Yapmamız gereken talibi olmayan yerli kazmaları parasını ödemek pahasına kadro dışı bırakıp Florya’ya sokmamak. Selçuk, Yasin, Umut gibi ederi olan tüm yerli oyuncuları mümkün olan en iyi fiyata satıp yerlerine 28-30 yaşlarında 3-4 yıl net katkı verebilecek tecrübeli yabancı oyuncular ile takımı desteklemek. Kurulacak yabancı ağırlıklı kadronun başına da yabancı bir hoca şart (tercihen alman). Ben genç oyuncu transferine açıkçası pek sıcak bakmıyorum. Çünkü bizim ligimiz genç oyuncuların kişisel gelişimine imkan veren bir lig değil. Boşuna genç oyuncu masalları ile kendimiz kandırmayalım. Dünyada oyuncu izleme olayı inanılmaz boyutlara geldi bizim gidip 16-19 yaşlarında önemli yetenekleri almamız mümkün değil. 23-24 yaşına gelmiş, gelişimi durmuş kazmaları genç yetenek diye bize satıyorlar. Sonrası hepimizin malumu.
Eğer Fatih Terim takımın başına gelirse Semih, Selçuk, Sabri, Umut, Olcan gibi aslında beş para etmez oyuncular baş tacı olacak Sneijder ve Podolski gibi kaliteli isimler takımdan gönderilecek. Bununla birlik Fatih Terim’in taktik bilgisi Almanya 2. Ligi seviyesinde. Milli takıma oynattığı 4-2-3-1 sistemi ve oyuncu seçimi komedi. Oyun planı falan hiç yok. Hadi koçum saldırın diye sahaya adam salıyor. Fatih Hocanın taktik anlayışını eski oyuncusu Pirlo yazdığı kitabında ("I Think Therefore I Play") şöyle anlatıyor. “Terim eline bir tebeşir alıp taktik tahtasına 11 daire çizerdi. Tahtadaki her daire sahaya çıkacak bir oyuncuyu temsil ederdi. Ancak konuşmanın ortasında taktik tahtası çizdiği oklardan ve karalamalardan öyle bir hale gelirdi ki; hangi dairenin kimi işaret ettiğini anlamak imkansızlaşırdı. Taktik tahtası, oyuncuları ve mevkileri birbirinden ayırmanın mümkün olmadığı karmakarşılık bir hal alırdı. Kısacası tam bir kaos... Sadece kalecinin kendi pozisyonundan emin olabildiği bir kaos... “
Bizden duyurması bu iş yerli oyuncular ve Fatih Hocayla olmaz. Başkan konusunda ise yazmak bile istemiyorum çünkü bu rezalete rağmen değişmeyeceğini biliyorum. Neden derseniz adamın cebinde kapı gibi kozu var: “Geçmiş hesapları inceletiyoruz”. Ne zaman köşeye sıkışsa bu açıklamayı yapıyor ve herkes sesini kesiyor. Belli ki bu liseliler hep beraber suyun başına geçmişler sonrası malum. Rezil olurum korkusunda hiçbirinin gıkı çıkmıyor.