28
2016
Sevgili Renkdaşlar Büyük Başkanımız Yedi Bela Dursun klasik palavrasını atarak sezon açılışını yaptı: Dünya yıldızlarını getireceğiz. Açıkçası bu açıklamaya kimse inanmadı ama gönül bu işte olur mu diye bekliyor. Peki kulübümüzün içinde bulunduğu gerçek durum ne? Bize doğrular söyleniyor mu ya da ne zaman söylenecek? Kulübümüz bu konuda açıklama yapmak yerine sürekli görüşmeler sürüyor beyanatlarıyla top çevirmeyi tercih ediyor. İşin acısı bu yalanları Riekerink ‘e de söylüyorlar.
UEFA’dan aldığımız 1+1 yıllık ceza sonrası durum aslında çok net. UEFA’a artık borçlu kulüp istemiyor. Borcu olanların da bu borçlarını ödemeye başladıklarını göstermelerini istiyor, aksi halde yaptırım uygulayacağını belirtiyor. Eğer denk bütçe yapıp, borcumuzu ödemeye başlamazsak bundan sonra Avrupa kupaları bizim için hayal. Aldığımız cezanın bir yıl için olduğunu düşünenler yanılıyor. Bu ceza ilk etapta 1+1 olarak 2 yıllık verildi ve durumu düzeltemezsek devamı katlanarak gelecek. Mevcut mali tablomuzla cezanın ikinci yılını da almamız kaçınılmaz gözüküyor. Bizim kabaca 300 milyon Euro nun üzerinde borcumuz var. Dahası bu meblağ sabit değil, bu borcun önemli bir kısmı çok yüksek faizlerle alınmış. Öyle ki borcu kapatamadığımız her yıl üstüne %10-15 ekleniyor. Bir diğer sıkıntı ise gelirlerimizin her yıl azalması. Peki kulübümüz bu işin içinden nasıl çıkmayı planlıyor? Mevcut yönetim genel kurulun da onayıyla borcu ödemek için kulübün arsa ve taşınmazlarını değerlendirmeyi planlıyor ve bu konuda pek çok proje geliştiriyor. Peki borcun bu yöntemle kısa sürede ödenmesi mümkün mü? Mali kongrede açıklanan projelerle bu borcu kısa vadede ödememizin çok zor olduğunu düşünüyorum dahası elimizdeki kıymetli arazileri de saçma sapan projelerle çar çur edeceğimizden korkuyorum.
Yeni sezon öncesi mali olarak bu kadar sıkıntıda olduğumuz bir dönemde doğru bir politika ile eldeki gereksiz oyunculardan kurtulmaya çalışıyoruz. İyi kötü piyasası olanları zaten hemen yolladık. Kalanlarsa Umut, Donk, Tarık, Olcan gibi çöp kıvamına gelmiş, kimsenin istemediği oyuncular. Kendilerine kulüp bul dediğimizde cevap olarak paramı verin o zaman diyen bu utanmaz adamlardan kurtulmanın tek gerçekçi yolu alacakları garanti ücretlerin önemli bir kısmını vermek. Ne yazık ki başka çare yok zararın neresinden dönülse kardır.
Chedjou, Semih, Koray gibi müzmin sakat ve işe yaramaz oyunculardan da aynı yöntem ile kurtulmamız şart. İnanın bu üçlüden bir verim almamız mümkün değil. Bunları satıp para kazanma şansımızda yok o yüzden bir orta yol bulup takımdan göndermemiz lazım.
Peki elimizde kalanlar ile başarılı olabilir miyiz? İşin aslı önümüzdeki 5 – 10 yıl boyunca kulübümüzü ciddi mali zorluklar bekliyor. Bu çerçevede artık büyük paralara alınan yıldız oyuncuların hayallerini kurmanın pek anlamı yok. Zaten uzun süre Avrupa’dan uzak kalacağımız için genç ve ucuz oyuncuları bonservisi elinde olan 30 yaş üstü oyuncularla harmanlayıp yola devam etmemiz gerekiyor. Bu karışım formamızın da ağırlığıyla Türkiye liginde bizi yarışın içinde tutmaya yeter. Avrupa kupalarında oynamayacağımız gerçeğini baz alarak değerlendirdiğimizde:
Kalede; Muslera ve Cenk çok iyi bir ikili.
Beklerde; Carole ve Linnes gibi bizim için çok önemli iki oyuncu var. Yedek olarak Sabri ve Hakan Balta yeterli.
Stoperde; Hakan ve Serdar Aziz ideal ikili konumunda, bence gönderilip yerlerine daha ucuzları alınmalı ama stoper alternatifi olarak Chedjou, Semih, Koray ve Salih Dursun var.
Orta ikilide; Selçuk ve Dzemaili bence fazlasıyla yeterli bir ikili. Sıkıntı bu bölgenin tek alternatifinin Hamit olması. Buraya A2 takımından takviye yapılabilir. Dzemaili’yi bu yoklukta beğenmeyenleri anlamak mümkün değil.
Kanatlar; en güçlü bölgemiz Bruma, Podolski ideal ikili konumunda Yasin, Sinan, Emrah Başsan ve Sabri yeterli alternatifler. Bu arada Emrah Başsan çok gereksiz bir transfer oldu.
On numara; bu seneki performansının çok daha iyi olması umuduyla Sneijder, yedeği olarak mevcut kadroda adam bulunmamakla birlikte Podolski, Yasin, Emrah Başsan, hatta Selçuk ve Dzemaili zaman zaman forvet arkası oynatılabilir.
Forvet; kanayan yara durumunda bence ilk tercihimiz Sinan Gümüş olmalı. Bu pozisyonu oynayabilecek bir oyuncu zaten daha iyisini alma şansımız da yok. Podolski, Yasin, Berk İsmail Türkiye Liginde sezonu tamamlamamıza yetecektir.
Peki hiç mi transfer yapmamız gerekmiyor diyenlere basit bir cevap. Evet gerekiyor ama para yok. Kendimizi kandırmakla bu işler olmuyor. En fazla bir atımlık barutumuz var. Bizim yöneticilerin planının Avrupa kulüplerinin transfer sezonu sonunda satamayıp takımdan kiralık göndermek zorunda kalacağı oyuncuları kiralamak olduğunu adım gibi biliyorum. Bu konuda da pek başarılı olabileceğimizi sanmıyorum. Çünkü bu oyuncular arasından belirli bir hedefi olanlar kendilerini gösterebilecekleri liglerdeki takımları ya da Şampiyonlar Liginde oynayacak takımları seçiyorlar. Diğerleri ise en çok parayı vereni seçiyorlar. Bizim şu anki profilimiz ikisinde uymuyor.
Gerçekler kabak gibi ortadayken camiaya ve taraftara bu söylenen yalanlara gerek var mı? Bence bu kadar lafı uzatmanın anlamı yok, yönetim çıkıp açıkça her şeyi anlatmalı. Mali durum bu, gelecek planlarımız bunlar diye. Ama işte burada acı bir gerçek devreye giriyor. Madem mali olarak bu kadar zor durumdayız, madem gayrimenkullerimiz kısa vadede bizi kurtaramıyor, peki kulübü mali olarak ayağa kaldırmanın hiç mi yolu yok. Tek çaremiz küçülmek mi? Neden bizde Avrupa’nın önemli kulüpleri gibi yeni üye alımı yapmıyoruz. Mali olarak güçlü olan kulüplerin yüzbinlerce üyesi varken, dünya genelinde milyonlarca fanatik taraftarı olan Galatasaray neden sadece 8500 üye ile yola devam ediyor. İşte renkdaşlar tüm yalanların sebebi bunun altında yatıyor. Medar-ı iftihar kaynağımız liselilerin meşhur bir lafı vardır: “Az olsun bizim olsun”…