10
2014
Arada o kadar büyük fark vardıki adeta ders verdiler. Oynadığımız saçma sisteme, yanlış kadro tercihi ve düşük form seviyesi de eklenince farktan zor kurtulduk.
İzlanda takımının büyük çoğunluğu Norveç ve Danimarka liginde oynuyor ve bu ligler bizden önce başlıyor. Lakin İzlanda ile oynayacağımız ikinci maçta da kondisyon kalitesinin farklı olacağını düşünmüyorum. Çünkü bizim ligimiz çok yavaş oynanan ve büyük takımların rakip kale önünü rahatça oyunu yıktığı bir lig. Ligin en önemli oyuncuları olarak gösterilen ve Fenerbahçe’nin hücum organizasyonunun bel kemiği olan Caner ve Gökhan’ın ne hale düştüğünü hep birlikte izledik. İki kanadımızı da adete kevgire çevirdiler.
Oynadığımız sistem ise tam komediydi. Hücumda 2-1-4-3, savunmada 4-1-2-3 sistemini denedik ama sonu hüsranla bitti. Hücumda Gökhan ve Caner hiçbir varlık gösteremeyince oyunu kanatlara açamadık ve gene tek çözüm olarak defansın arkasına Burak’ı kaçırmayı denedik. Defans anlayışında ise Olcan ve Arda geriye yardım etmeyince kanatlardan üzerimize çok rahat geldiler. M.Topal’ı iki stoperin arasına sokmakta çare olmadı.
Öncelikle oynamamız gereken sistemin klasik 4-4-2 olması gerektiğini düşünüyorum. Yıllardır bir futbol kültürü oturtamayan Türkiye’nin en rahat oynadığı sistemin bu olduğu aşikar. Hiç olmazsa kanat akını yapıyor, pozisyona giriyor ve daha dengeli bir defans bloğuna sahip oluyoruz.
Defans hattı G.Gönül, Semih, Ö.Toprak ve Caner’den oluşabilir. Takımda orta sahanın göbeğinde oynayacak iki tane çok kaliteli oyuncu var. Nuri Şahin ve Hakan Çalhanoğlu. Yaşı ve kaliteleri ile bu şansı hak ediyorlar. Kanatlarda ise Arda ve Gökhan Töre kalitesinde iki yıldıza sahibiz. Hücum hattı ise M. Pekdemek ve Oğuzhan ikilisine emanet edilmeli. Bu oyuncu yapısı pas kalitesi yüksek, dengeli bir takım olmamızı sağlayabilir. Ama bu takımı bir arada oynatarak birbirlerine ısınmaları sağlanmalı.
Artık E. Belözoğlu, Selçuk, Olcan, Hamit, M.Topal, Burak gibi büyük yıldız olarak tanımlanan, paraya doymuş, hırstan ve milli forma bilincinden uzak oyuncuları takımda görmek istemiyoruz.
Zor bir gruptayız ve bu kafayla ilk 3 bile tehlikede. Çekler karşısında, kendi seyircimiz önde çok daha zor duruma düşebiliriz ve olası bir mağlubiyet ile erken havlu atarız. Kendimizi dev aynasında görmeye devam ettiğimiz sürece daha çok turnuvayı evden izleriz. Türk futbolunun kurtuluşu yabancı sınırlamasını kaldırmak ve oyuncularımızı rekabet ortamına sokmaktır. Bu kafayla anca annemizin şikeci liginde iddia kuponu yapar, kavga dövüş takılmaya devam ederiz.