20
2013
Sezon bitti, hakettiğimiz şampiyonluğu ve kupayı aldık çok şükür. Şampiyonluk falan çok özel, ama çok daha güzel olan birşey varsa o da hedeflerimizin gerçekten büyüdüğünü görmek; buna gerçekten inanan, bu yolda çalışmalar yapan insanların bizlerle olduğunu bilmek..
2 sezon önce ruhu kokuşmuşların dillerinde sakız olan, kabuklarından çıkma başarısı gösteremeyenlerin tepeden baktıklarını sandığı bir Galatasaray vardı. Eski güzel hatıralarla yetinip teselli arardık biz.. Biz bu değiliz derdik kendi kendimize hep.. Çok şükür ki uzun sürmedi ayağa kalkmamız.. 2 sezon içinde gelinen noktaya baktığımızda başımız dik, gururluyuz, bu renklerin layık olduğu konumda ve hedeflerdeyiz. Avrupa'ya yıllar sonra hatırlattık kendimizi, en iyi 8 takım arasına girdik. Bize bu gururu yaşatan kim varsa hepsine ne derece minnet borcumuz olduğunu son 3 sezona bakıp anlayabiliriz..
Ancak taraftarımızın girdiği psikolojiyi gördüğümde şaşırmıyor değilim ben.. Herkes yönetici, herkes teknik direktör oldu çıktı.. Takımdan en az 5 oyuncuyu gönderip 6-7 oyuncu birden alanı mı dersin, oyuncu isimleri arasına space lerle boşluklar koyup uğraşıp takım dizeni mi dersin. Yanlış düşünüyorsam düzeltin ama bu takım buralara bizim yaptığımız transfererle, bizim taktiklerimizle mi geldi? Bu takıma Sneijder'i, Drogba'yı, Muslera'yı, diğer tüm aslan gibi aslanları kazandıranlar bizim kadar yetenekli değil mi bu işte?
Bu takımın aldığı şampiyonlukların 3 te 1 ine adını yazdıran hocamızdan daha mı iyi takım diziyoruz? Daha da önemlisi, takım kurmak demek sadece 11 oyuncunun adını bir yerlere yazmak mı?
Şu oyuncuyu sarı kırmızı formayla görmek isteriz diyeni anlarım, Melo kalmalı bence, takımın önemli bir parçasıdır diyeni de anlarım. Ama sezon başlarında Melo'ya küfredenlerin şimdi de Melo'yu almayan yönetime küfretmesini anlamam. Yönetim! Uyuma şu oyuncuları al! diyeni, şu oyuncular derhal gönderilsin diyeni de anlamam. Emrin olur paşam derler adama.
Takım için fikir belitmek herkesin hakkıdır, ancak bunu yaparken bir de hocanın yerine koyun kendinizi, başkanın yerine koyun ve okuyun yazdıklarınızı lütfen.. 2 senede çok güzel işler yapmışsın, takımı kendine getirmişsin, ama insanlar sana duydukları güveni göstermek yerine hâlâ sana akıl verme derdinde.
İlginç olan birşey var ki, biz henüz bizi bu yolda yürütenlere güvenemedik. Bu takım 2 Schalke maçı oynadı, taraftarın içinde bir grup var ki, onlar 3 defa renk değiştirdi. İlk maç öncesi Schalke 3,5 tu onlara göre, fark atacaktık. Karşımızdaki takım grupları yenilgisiz bitirmiş, Arsenal'i deplasmanda 2-0 yenmiş bir takımmış ne yazar, ezer geçeriz. Sonra ilk maç oynandı, aynı grup taraftara göre bizim takımdan adam olmazdı, bu hoca zaten futbol özürlüsüydü, Hamit ölüydü sıfır katkı yapıyordu takıma. Bastos hayranı oldu herkes, yoktu ki bir Bastosumuz. Fark yiyip dönecektik Gelsenkirchen'den. Sonra takım çeyrek finale çıktı, hem de küfrettiğin Hamit'le çıktı. Aynı grup taraftar aslan kesildi birden. Kes kanını aksın sarı kırmızı. Hamit de ne gol atmıştı be, adamdı o adam! Biz ona küfretmedik zaten. Biz onu Halil sandık.
Aynı grup taraftar ligde kaybedilen her puanda yine döndü Hamit'e sövdü, Melo'ya giydirdi. Şampiyonluğu da her hafta Fener'e kaptırdı.
Şimdi şampiyon olduk, herkes yine başkan, herkes yine teknik direktör. Şampiyonluk şerefini, bu takımın taraftarı olmanın şerefini sanal alemlerde doyasıya yaşarken aynaya bakmaktan kaçan dostlarımız var. Kafalarında 4-5 oyuncu transferi, içlerinde Robben mi yok Nani mi yok. Almazsa yönetim, küfürü yedi. Robben'in Nani'nin Sneijder'in Drogba'nın, daha nice dünya yıldızlarının adının Galatasaray'la yan yana gelmesini sağlayanın kim olduğunun farkında değil ki arkadaş. 2 sene önce niye kimse bu takıma Robben'i düşünmedi. Sneijder desek Drogba desek, kalkıp yüzünü yıkamaya gideceklerdi.
Bir haber çıkıyo Quaresma geliyor mu diye, ondan sonra yönetime söveni mi dersin, hocayı transferden anlamaz ilan edeni mi dersin. Alper şu kadar etmezmiş, en fazla şunu vermeliymiş başkan. Herşeyden önce Ünal Aysal çok başarılı bir iş adamı. Mali anlamda takıma çağ atlatacak kapasitede bir başkan. Paranın anlamını, değerini, parayı kullanmayı hepimiz kadar biliyo.
Ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama, bana tüm bunlar çok itici geliyo. Bu başarının mimarlarına akıl öğretmek, hele hele oturduğun yerden onları bilgisiz ilan etmek emeğe saygısızlık en başta. Fatih Hoca bazı günler Florya'da sabahlıyo, ailesinden uzakta bu takıma daha fazla ne katacağını planlıyo. Ama bizler oturduğumuz yerden transferler yapıp takımı kurup, "Hoca yaww ne gerek var Allah aşkına bu kadar yorulmaya! Bak al kurdum ben takımı hadi yine iyisin." diyoruz. Taktiklerimiz olmasa bu hoca bir hiç.
Allah'ın izniyle bu yönetim, bu Galatasaray sevdalısı hocamız oldukça içimiz rahat olsun renktaşlar. Onların hedefi çok büyük, onlar lafla yürütmüyor bu gemiyi, bi iki klavye tuşuyla da yapmıyorlar transferleri, Sneijder'i almak için haftalarca uğraştılar, Burağı gidip dışardan kamptan alıp geldiler, kolay değil yani, onlar fedakarlıktan kaçınmıyorlar. Böyle de devam edecekler inşallah.
Demem o ki, bu kadar zor değil güvenmek. Özellikle de yıllar sonra bu güveni sonuna kadar hakeden insanlar burada iken..
Şampiyon kulübün şampiyon taraftarına selam olsun!