22
2013
Bu yazıyı BJK maçından önce yazıyorum, muhtemelen de maçtan önce yayınlanmaz. Dolayısıyla yayınlandığında maç oynanmış, birçok arkadaşımız ya zafer ya da batış yazıları yazmış olacak.
3-4 haftadır burada rahatsızlığımızı dile getirdiğimiz Terim-Aysal-TFF pozisyonunu bu yazıda bir tarafa bırakıp takımın görüntüsüyle ilgili naçizane düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
Öncelikle büyük takımlar uzun süreli kazanamama serisi pek yaşamazlar. Baktığımız zaman ligin 1. haftasındaki Antep maçından beri takım kazanamıyor. İlaveten en son 1-6 lik RM maçı ile de dibe oturmuş durumdayız. Bu yüzden bundan sonraki sonuç sıçrama şeklinde olmalı diye düşünüyorum.
Maalesef daha önce de birkaç kez belirttiğimiz gibi kısaca değinmek gerekirse, bu yıl çok çok verimsiz bir transfer dönemi geçirdik. 6+0+4 bahanesinin ardına sığınarak bunun çözümünün yerli oyuncuya öncelik vermek olduğunu unutarak TFF ile polemiğe girmeyi tercih edip hiçbir hazırlık yapmadık. Kaleye Tolga Zengin ya da Sinan Bolat, savunmaya Serdar Aziz, Ömer Toprak, Serdar Taşçı, orta sahaya Gökhan İnler, Gökhan Töre, Kerim Frei, forvete Eren Derdiyok, Mevlut Erdinç, Cenk Tosun, Muhammet Demir gibi oyuncular ile takviye yapılıp takımın kadro derinliği arttırılabilirdi. Bu oyuncular belki çok mükemmel değiller, kabul ancak yıllardır takımda olup bir arpa boyu yol alamayan Emre, Aydın, Sabri, Balta gibi oyunculardan artık bir beklentimiz kalmadığı için hem kan değişimi olabilir hem de kadro derinliği arttırılabilirdi. Ama yapılmadı, biz de şuna bel bağladık; Drogba ile Sneijder sezon başı idmanları yerse daha formda olurlar, hem takım da oturmuş olduğundan bir şekilde götürürüz dedik. Başlarda düşündüğümüz gibi oluyordu sanki, Sneijder daha hareketli, Drogba biraz daha liderlik eder görüntüdeydi ancak son maçlarda bunun saman alevi gibi bir parlamadan ibaret olduğunu görmüş olduk.
Nihayetinde Terim hocamızın takımın başarısızlığında önemli etkenlerden olan takım tertibinde radikal kararlar alma vakti gelmiştir. Bizim yıllardır alıştığımız önde basan, rakibi hataya zorlayan oyun yapısını yakalaması Sneijder – Drogba – Burak gibi kırılgan oyuncuların aynı anda sahada olması ile mümkün olmaktadır ve olmayacaktır da. Zira bu durum, topsuz oyunda, özellikle takım savunmasında ciddi zaaflar yaşanmasına neden oluyor. Ee, hadi savunma yapmıyorsunuz o zaman hücumda zenginlik yaratın da sahada olmanızın bir anlamı olsun diyeceğimiz yukarıdaki isimler hücum varyasyonu olarak da ortaya bir şey koyamıyorsa o zaman kusura bakma Terim hocam ama bunda ısrar etmenin hiçbir anlamı yok. Sayın Terim hocamıza şunu hatırlatmakta fayda var, bir oyuncu yüksek ücret alıyorsa oynayacak diye bir kural yok.
Dolayısıyla bu akşam ki maçtan itibaren en azından benim beklentilerim;
1-) Sneijder’i kızağa çekip, uyumu iyi olduğu için 2 yıldır ısrarla kadroya kattığın Melo ile Selçuk ikilisini göbekte yeniden buluşturmak, kanatları Amrabat ve Bruma’ya devredip bu oyuncuların iki yönlü oynamalarını sağlamak.
2-) Eboue’nin saha içi sorumsuzluğuna dair artık ciddi olarak kulağının çekilmesi ve bundan sonra ufak bir taviz verilmemesi
3-) Hala sol bek alınmadığına göre mevcut imkânlarla Riera’da ısrar etmek
4-) Sniejder illa oynayacaksa kesinlikle tek forvet oynanmalı ve o da Umut Bulut olmalı, Sneijdersiz ise çift forvet, o da Umut’un yanına mümkünse Drogba veya son seçenek Burak.
(Bu arada şu görüşüm artık kesinleşti ki 50 gol de atsa Burak bu takımın forveti olamaz. Forvetin temel kriteri goldür, kabul ediyorum ancak gol kadar önemli olan topsuz oyunda ne yaptığıdır;
Rakip hücumdayken oyunda var mı? Takım savunmasına katkısı ne kadar?
Onu tutan stoperi sağa sola çekerek geriden gelenlere alan boşaltma var mı?
Omuz omuza da ayakta kalma?
Atılan pasları ayağında birkaç saniye tutup takımın ileride çoğalmasına olanak sağlamak var mı?
Maalesef bu soruların hepsinin cevabı “yok”, bu sebeple de Burak para ediyorken değerlendirilmelidir.)
BJK maçına gelince; rakibimiz beklenmedik şekilde lige 4 galibiyetle giriş yapmış durumda, özellikle hemen hemen baştan sona izlediğim son Bursa maçında takım olarak alanı daraltmaları, yaptıkları pres ve oyunu hızlı oynama istekleri dikkatimi çekti. Kadro kalitemiz onlardan daha iyi olmasına rağmen oyunsal olarak mevcut form durumları onları bu maçta favori yapıyor. Bunu inkar etmenin lüzumu yok. Zayıf olan yerleri arka tarafları ama onu da takım olarak kompakt hareket ettikleri için pek hissettirmiyorlar. Bu anlamda bizim rakibin hatları arasındaki bağı koparacak şekilde hareket etmemiz, topu kazandığımızda en fazla 3-4 pasla işi bitmeye çalışmamız gerekir. Öyle stoperin biri diğerine ondan yine geriye, sonra Selçuk’a, o Melo’ya gibi gereksiz paslarla oyunu kuralım dersek ciddi sıkıntı yaşarız. Çünkü dikkat edin sene başından beri oynanan 5 maçta kalemizde toplam 20 pozisyon verdiysek bunun en az 17 si çıkarken kaptırılan toplardan kaynaklanmaktadır. Bu sebeple hızlı oyun ve top rakipteyken topun gerisine çekilmek ana düşüncemiz olmalıdır.
Başta belirttiğim gibi hafta içi dibe vurmuş takımımızdan bir sıçrama bekliyorum, umarım aptalca savunma hataları yapılmaz ve hızlı oyun ve adil hakem yönetimi ile istediğimiz sonucu alırız yarın.
Sağlıcakla kalın,
Murat