27
2011
Bu maçın bence birkaç başlığı var. Onları ‘kısa yorumlarla’ alt başlık olarak sunayım: 1- Galatasaray Antep maçının hakemi Abdullah Yılmaz için kara bir gün. Bunu ben söylemiyorum. Dünyanın en büyük hakemi Marcus Merk söylüyor. Gerçekten kara bir gün idi Abdullah Yılmaz ve Yancısı, pardon yan hakem Serdar Diyadin hemşehrilerim için. Diyadin üstelik mühendis meslekdaşım. Adeta futbolu kiriş ve kolonlarıyla GS’in başına yıktı. 2- Geçen yıl Galatasaray’ı Bursa karşısında bitiren Abdullah Yılmaz, bu yıl da Antep karşısında bitirdi.
Bursa’nın Ali Sami Yen’de 2-0 aldığı maçta, o denli eleştiri almış bir hakemin, bu maça verilmesi, sanki bana özel servis gibi geldi. 3- Trabzonlu hakemler; Abdullah Yılmaz ve Serdar Diyadin dayanışması Galatasaray’ı paramparça etti. Hemşehrilerimin Trabzonsporlulukları mı öne çıktı? Öylesine ortak çalıştılar ki, Türkiye’de değil, dünya sahalarında görülmeyecek bir dayanışma idi. Diyadın, gerek Sabri’nin, gerekse Servet’in atılmasında ‘ orta hakemine öylesine “kırmızı kartttt!!” diye seslendi ki adeta stadı inletti. 4- Nedir, Galatasaray’in bu Abdullahlardan çektiği? Önce Abdullah Avcı, ardından Abdullah Yılmaz ve şimdi de Abdullah Ercan. Abdullah Yılmaz ve Avcı geçen yıldan beri Galatasaray’a çektiriyorlardı. Buna bu yıl Abdullah Ercan da ekledi. Bu Abdullahların Avcı ve Ercan olanını kutluyorum, çünkü görevlerini en iyi şekilde yaptılar. Fakat Yılmaz olanının şutluyorum, çünkü görevini en kötü şekilde yaptı. 5- Galatasaray Antep maçında Abdullah kanunları.
Biri hakem Abdullah Yılmaz, diğeri eski Galatasarli Tolunay Kafkas’ın yerine Antep’in başına geçen eski Galatasaray’li Abdullah Ercan. Ercan’ın kanunlarını beğendim, çünkü futbol kanununun kurallarını çok iyi uyguladı. Yılmaz olanının kanunlarını beğenmedim, çünkü futbol kurallarını allak bullak etti. 6- Galatasaray Antep maçında Abdullah vakası. Evet Abdullah vakasına hemen geçelim, çünkü futbol adına yazacak inanın hiçbir şey yok. Dahası yok etti. Futbolcu etten ve kemikten yapılmış yarı insan robot değil, sayın yetkililer. Onların da, beyni, yüreği, duyu ve tad alma yetileri, kısacası duyguları olan sinirlerden oluşmuş, dahası atomlardan oluşmuş bir insan. Duyguları vardır; sevinirler, üzülürler, öfkelenirler. Onlar kişiliksiz şamar oğlanı değil, sümbül ağa ise hiç değiller. Siz onlara istediğin tepkiyi göstereceksiniz, o haksızlık karşısında tepki gösterdiğinde sille tokat atacaksınız. Lütfen, onlarda sizin gibi futbol emekçisi, saygı duyalım onlara.
Servet’e gösterilen kırmızı kart kara günün başlangıcı idi. Bu karalık, GS’in karası değil, hakemin karasıdır. Yan hakem Serdar Diyadin gerçekten ‘Ali Sami Yen Aslantepe Arena’yi sarstı, “Kırmızııı kaaaart” feryadıyla.Sabri Sarıoğlu, kurallar bütününde Antepli oyunucunun ayağından topu alıyor ve gol pozisyonu yaratıyor; yan hakem feryadi figan seni uyarıyor ‘faul var!!’ diye. Salt Sabri ve Galatasarayli topçular değil, Antepli topçular da bu karara inanamiyorlar-Ki Sabri’nin ayağından topu almak için, Sabriye koşuyorlar- Sahanın en iyisi Sabri bu düdük karşısında atomlardan oluşmasına karşın patlamıyor, sadece sırtı dönük hırsla topa öfkeli el hamleleri yapıyor ve sen sarıdan kırmızıya giderek, sar kırmız topçulardan ikincisini de oyundan atıyorsun. Galatasaray’ı sahada 9 kişi değil, çırılçıplak bırakıyorsun. Yazık değil mi, topçulara, seyircilere, malzemecesine ve de Abdullah Albayrak ve diğer yöneticilere. Yazık değil mi Galatasaray’a? Aslında sana yazık…İnsaf be?
Tüm tercih hakkını Antep'ten yana öttürdün. 6- Galatasaray Antep maçında saha ve hakem Galatasaray’ı bitirdi. Hakem bitirmelerini yazdık. Sıra sahada. Eğer bu saha tezelden onarılmaz ise, Galatasaray çok topçusunu kaybeder. Önce Kazim Kazim sakatlandı Eboue girdi(Dakikasını ne yapacaksın). Ve sonrasında bu sezon Galatasaray’in en iyisi olan Gökhan Zan sakatlandı. Oyundan çıktı, Gökhan tarafından adım attırılmayan 19’luk Muhammet Aydın; Selçuk İnan’ın ‘Melo, Kazım paslaşmasından’ attığı gol ile 1-0 önde olan Galatasaray’a beraberlik golünü atıyor.
Ardından durum GS alehine 2-1oluyor. Galatasaray, özellikle Sabri ve Elmander harika oynadılar. Urfaluji her zamanki gibi iyi idi. Düşünün; oyunun hemen başında Kazim golünü attırdıktan sonra sakatlanıyor, ardından Gökhan da sakatlanıp oyundan çıkıyorlar ve beraberlik golünü yiyor GS. İnanın Antep kendi ceza sahasına hapsolmuş, defanstan top çıkaramıyor. Melo Müster’nın hemen önünde, stoperlerin arkasında duvar örmüş. Galatasaray tam saha pres ile sürekli ileride basıyor, Antep’in kıpırdayacak durumu kalmamış, hemen devreye saha giriyor, ardından zaman kaybetmeksizin devreye Abdullah Yılmaz-Serdar Diyadin ikilisi giriyor ve Galatasaray7da ne saha, ne de adam paylaşımı kalıyor ve maç 2-4 bitiyor.
Biten Galatasaray değil, futbol oynayanlan değil de futbolla bu kadar oynayanlar bitiyor. Bakalım TFF’nin ve MHK’nın bu maç sonrası duruşu ne olacak? İlle de MHK başkanı Yusuf Namoğlu’nun. Yemin ediyorum, ‘Ali Sami Yen Aslantepe Arena’ açılışındaki ıslık sonrası, birileri Galatasaray ile uğraşıyor, özellikle yaranma katsayısını artırmak isteyenler. Gerekirse GS’in elinden şampiyonluk kupasını alırız diyen beyefendi, sözüm size; “Galatasaray’ı kimse biteremiyecektir” Ama, Galatasaray’ın tüm topçuları aslanlar gibi savaştı, kutlarım onları. Bunu herkes gördü ve anladı ki, Galatasaray-Antep maçının adamı olarak Elmander ve Sabri’yi seçtiler. Geçen hafta, dış saha maçı vardı Antalyaspor ile Galatasaray’ın. Biliyorsunuz iki maçı bir arada yazma kuralını işletir olduk. Bu nedenle bu maça da değineyim ve yukarıdaki savlarımda ne kadar haklı olduğumu görün: Antalya maçının ilk yarısında Galatasar’ın 5, Antalyaspor’un 1 pozisyonu oldu.
Bu da, Galatasaray’ın artık önceki yıllardaki gibi korkutmadığı(gol yiyerek), Antalyaspor’un ise önceki yıllara oranla korkutamadığını(gol atarak) gösteriyor, Gökhan defansta iyi idi. Artık kendi deyimiyle Camdan adam değil, candan adam gibi oynuyor. İlkyarı Galatasaray, ortadan mı, yanlardan mı oyniyim ikilemi içindeydi. Atak oynayan bir takım karşısında bu ikilemi başına iş açabilir. Ve de açtı da. Kim; ikinci yarı Antalyasspor’un katı defansı. Demek ki, defansın kilidini açacak anahtara gereksinimi var. Bu anahtar ‘üzülürek belirtmeli ki’ Elmander idi. Çünkü Baros ikinci yarı yoktu, Kazim ve Engin Baytar sakattı. Eee, sıfıra inip top atan olmayınca, yani kanatlar hiç çalışmayınca, anahtar Elmander’e top gitmedi ve Galatasaray’ın iki puanı gitti.
Urfaluji ve Elmander takımın en iyisi idi. İllede Urfalıroji,, çünkü adam defansı bıraktı kanatlaradan inmeye çalıştı, Hakan Balta ise durgunları oynadı. Sabri, daha Galatasaray’a bir maç kazandırmadı. Melo yine bir şeyler yapmaya çalıştı, Sabri hiç. Gökhan iyi idi. Riera hala ısınmalarda. Sercan beklemede, Eboue, bende eee bu kadar diyor, Aydın Yılmaz nanay, Emre Çolak şinanay. Defans iyi, Ofans ve orta saha orta…
Emre ve Aydın’ı oynatacağına Yekta’yı oynat. Galatasaray, bir sezon, ancak 10 iyi maç çıkaran, Baros, Engin ve Kazim eksikliğini duydu ise, Galatasaray’ın işi zor. Hekem Yunus Yıldırım, GS’ın tepesinde adeta Yıldırım gibi dolanıp durdu. Antalyaspor vurdu-kırdı baktı, Galatasar dokundu, şaha kalktı. Yunus’un Sabri ile saha içindeki tartışması her şeyi anlatıyor. Sabri: “Hoca, yurt dışında böyle maç yönetirsen rezil olursun…”.
Yunus; “Siz de Avrupa’da rezil oldunuz..”. Bir hakem böylesi tartışmaya giriyorsa onun ciddiyetinden ve de yeterliliğinden kuşkulanırım. Çocukça bir yanıt, tıpkı ‘Ahlak dersimden kaldığımı söylüyorsun, sen de geçen sene beden eğitiminden kalmamış mıydın?” çocuksu sersenişi gibi. Yunus, düdük çalmadı ve zamanı çaldı. İkisi de Galatasaray’ın canını acıttı. Bu yıl Bilinen takımın şike kirliliğini aklama yılı. Hakemler bu anlamda özgörev yüklenmiş gibiler.En büyük rakip Galatasaray’ı örselemek bu özgörevin içinde olsa gerek. Eğer bir maç 10 dakika duruyor ve 3 dakika ek süre veriyorsa bir hakem(Yunus Yıldırım7ı kastediyorum), ona ne sürseniz ‘bilgi bağlamında’ azdır. ŞEVKET ÇORBACIOĞLU ŞUTLUYORUM GSM: 0506 609 00 32 evesbere@mynet.com