13
2014
Aslında yazıyı kısa tutmak isterdim fakat yazacağım şeyler birkaç kelimeyle anlatılabilecek şeyler değildi dolayısıyla biraz uzun bir yazı oldu şöyle baktığım zaman burada makale yazan arkadaşların yazılarına yaptığım yorumların genel bir derlemesi gibi oldu sabredip okuyan arkadaşlara teşekkür ederim...
Roberto Mancini,kendisini takip eden bir hayranı da olarak GS'ımızla Marcelo Bielsa'yla beraber adı geçtiği gün bu 2 isimden birinin yeni t.direktörümüz olması için dua ettiğim ve nihayet Mancini imzaladığı andaysa en çok sevinenlerden birisi olarak naçizane analizimize başlayalım...
Mancini analinizini sağlıklı yapabilmek için öncelikle GS'ın Mancini öncesi futbol anlayışı, oyun felsefesi ve takımın durumuna göz atmak gerekir nasıl bir GS vardı ?ve nasıl bir Gs devraldı Mancini?herşeyden önce yaş seviyesi yüksek yani yaşlı bir takım vardı şampiyon olduğu yıl zirve yapan akabinde köklü bir değişikliğe ihtiyaç duyan bir takım vardı şöyle ki; Şampiyon olunan sene ligdeki rakiplerinin şike davayısla uğraştığı Cl'de ise grupta Man.United dışında aslında GS'ı fazla zorlayabilecek rakipleri olmamakla beraber Schalke 04 maçları GS'ı bir nebze test etmemiz açısından doğru bir maç olarak görünüyordu nitekim içerde ve özellikle Almanya'daki maçta rakibin etkili oyunu ve mucizevi biçimde kaçırdığı pozisyonlar aslında GS'ın saha içinde de ciddi sorunları olduğunu ispatlıyordu.GS kağıt üzerinde başarılı görünüyordu ancak olumsuz sinyaller gözardı ediliyordu..Şampiyon olduğumuz yıl Elmander ve Umut 2'lisiyle ve Necati desteğiyle hücum presi oyunu Elmander'in sakatlığı ve sonrasındaki formsuzluğu yeni bir arayışa mecbur etti GS'ı oda Burak Umut Drogba ve kısmen Sneijder hücum hattı dolayısıyla rakibi daha çok geriden karşılamaya yönelik ve defans-hücum hattı arasında en az 60-70 mt.mesafede top oynayan bir GS izledik uzunca bir süre.Temelde oyun anlayışı genellikle Hamit ve kısmen Amrabat üzerinden dribblingle rakip sahaya top taşınacak (nitekim Hamit sakatlandığı zaman GS'ın ne kadar bocaladığı bunun en güzel ispatıdır ve Bruma transferide aynı mantıkla yapılan bir transferdi yani dribbling'le top taşıma yeteneği),Melo sadece rakibi karşılayacak ve bozacak defansif görevleri yapacak Selçuk Umut ve Burak'ı kaçıracak paslar atacak keza orta sahadan uzun toplarla Drogba'ya şişirme toplar atacak ve indirilen toplarla GS gol bulmaya çalışacaktı aynı zamanda kondisyon olarak yeterli bir hazırlık dönemi geçirilmediğinden ilk 30 dk.tüm hatlarıyla hücum etmeye çalışan ve 45'inci dk.dan sonra gücü tükenen eğer skoru bulduysa korumaya çalışan ya da tam tersi biçimde ilk yarı es geçilen son yarım saat rakibe yüklenen bir GS vardı..GS'ın oyun felsefesi aşağı yukarı buydu ve bu takım yeni sezona daha az hazırlanmıştı üstelik 6+0+4 gibi bir kuralın olduğu ligimiz için rotasyon imkanı neredeyse sıfır olarak planlanmış takımın rotasyon,acil enerji ve dinamizm ihtiyacıda karşılanamamıştı.Emirates cup ta Arsenal ve Porto maçları Malaga ve Napoli maçlarındaki eksiklik ve yanlışlarıda kapatınca GS yeni sezona böyle başlamıştı..
Ligin başlamasıyla beraber GS'ın oyun felsefesinin çöküşüne şahit olduk üstüne Cl'de R.madrid maçında ağır hezimetle yapılan başlangıç futbolcularında bütün inanç ve azimlerini yitirmesine sebep olmuştu aslında yenilen ilk gol sonrası bu psikolojiyi anlatıyordu bizlere ''tamam herşey bitti geri dönüşü yok bu maçın'' psikolojisiydi bu ve gördüğüm kadarıyla bu konu atlanıyor ancak bana göre en önemli kesinlikle atlanmaması gereken etkendir takımın psikolojik durumu ve Mancini gelir gelmez işte tamda böyle bir takımı devralmıştı...
Mancini'nin GS'da ilk saptadığı şey takımın herşeyden önce dinamizm'e ihtiyaç duyduğu oldu yani takım içindeki dinamikleri harekete geçirmek birinci şarttı bu sebeble bütün taşları yerinden oynattı ve her futbolcuyu her mevkide kullandı aynı zamanda 18 kişilik takımda unutulmuş bağzı futbolcuları oynattı takımdaki herkesten faydalanmaya çalıştı böylece takım içinde bir dinamizm oluşturmayı başardı ilk önce aynı zamanda eğitmeyi ve öğretmeyi seven bir karakter olduğunuda gördük çünkü Mancini'ye göre bir futbolcu tek bir işi yaparsa aslında tam futbolcu olamamıştır yani bir futbolcu gol atma yada top taşıma yeteneği olduğu kadar rakibi karşılayabilmeli rakibe fizik gücüyle beraber baskı yaparak alan savunmasına yardım etmeli ve yeri geldiğinde farklı mevkiler de de oynama becerisini gösterebilmelidir.. Sıra GS'ın saha içi taktik analinize gelmişti bunun içinde birçok formasyon denedi aslında amacı GS'ın kendi aklındaki futbolu (Pas Futbolu)oynayabilmesi için neye ihtiyacı olduğuydu ve bunu birçok kez şöyle dile getirdi ''savunma'' dedi aslında ne demek istediği çok belliydi taraftarımızı kastetmiyorum ancak ülkemizdeki futbol alimleri Mancini'nin bu ''savunma''çıkışını klasik 10 kişiyle kapanma tabiri caizse Anadolu takımı taktiği olarak algılayıp veryansına başladılar halbuki savunma'dan kasıt top kaybetmemek topa sahip olmak ve takım halinde topun gerisinde olabilmek atağa çıkan bir oyuncunun bıraktığı mevkisel boşluğun ona en yakın mevkide oynayan bir diğer oyuncuyla doldurulması yani takım savunması'ydı..Buna ek olarak takım halinde topun gerisinde olmakla aynı zamanda GS'ın sahaya yayılışını boyuna kısaltmak önceden 60-70 mt.mesafelerde oynamaya çalışan GS'dan 30 mt.civarına indirgemek yani hem takım savunmasını hemde alan savunmasını topluca yapabilmek böylece bireysel hataları da en aza indirgemek hemen burada yani mt.civarında oynama ve pas futbolu ekseninde Bruma örneğini vermek gerekir dikkat edildiği zaman Bruma'nın bu yeni oyun sistemine adapte olmakta bocaladığını gözlemledik ilk maçlarda ve keza özellikle Amrabat'ın çünkü kısa mesafede oynanan ve pas oyununu temel alan sistemde sizin sadece top taşıma dribbling yeteneğinizin olması yeterli değil aslında çok gereklide değil başka ekstra özellikleriniz olmalı mesela pozisyon alma bilgisi bir sonraki hamleyi düşünebilmek ve ayağınızda çok fazla top tutmamak gibi.Buradan sistem konusuna da kısaca değinmek gerekirse Sistem denince ülkemizde diziliş yani formasyon olarak algılanıyor halbuki diziliş yani formasyon oyun sisteminizin nasıl bir futbol ortaya koyacağınızın bir parçasıdır dizilişler 4-4-2,4-3-3,4-2-3-1,3-5-2,vs.sizin saha içine yayılış biçiminizdir önemli olan dizilişten ziyade sonuç olarak ne ortaya koyduğunuzdur neyi başarabildiğinizdir,tekrar konuya dönersek yani Mancini'nin oyun felsefesine ilk önce topa sahip olacak takım halinde topun gerisinde olacak oyun en geriden yani kaleciden başlamak üzere pas futbolu üzerine oynanacak fizik güce dayalı sert savunma kurgusu olan bir anlayışı içeriyor burada kritik nokta yani Mancini'nin oyun felsefesinde Stoperlerin hemen önünde oynayan oyuncuya büyük iş düşüyor ve oldukça önemsiyor bu pozisyonu çünkü bir anlamda Pas Futbolu'nu başlatan oyuncusu Mancini'nin ve aklındaki isimler Melo ve Selçuk'ta değil bu pozisyon için şöyle ki Melo önceki GS'da bu görevi üstleniyordu ancak son dönemde hücumda etkili olması beklenmiyordu Melo'dan o işi Selçuk tek başına yapmaya çalışıyordu halbuki Melo defansif özelliklerinin yanında mükemmel bir top tekniği olan etkili bir hücum silahıydı yani Melo'nunda Selçuk'la beraber daha fazla sorumluluk alması gerekiyordu Mancini'nin kafasında bu sebeble sırasıyla Yekta,E.Çolak ve Ceyhun denendiler en çokta Ceyhun tercihi nedeniyle önceki maçlarda çok eleştirildi lakin Ceyhun planın bir parçasıydı bunun için bir süre evrildi hemen her maçta oyuna sürüldü gerçek niyet son 2 maçta net olarak görüldü şöyle ki ; Ceyhun rakibin uzun toplarını orta sahada ilk karşılayan futbolcu fizik gücü ve hava hakimiyeti açısından aynı zamanda rakibe ilk baskıyı yapan oyuncu fiziğini çok iyi kullanması avantajı böylelikle hem Selçuk hem de Melo rahatlıkla top kullanabiliyor hücuma katkı verebiliyor ve oyundan hem keyif alıyor hem de fazlasıyla veriyorlar bizlere :),Stoperlerin önünde oynaması sebebiyle pas oyununu başlatan oyuncu konumunda ancak topu çok çabuk ve tek pasla çıkarmak zorunluluğu var Ceyhun'un ki zaten yaptığıda o çünkü top sürme ve top tekniği bakımından geride olduğunu söylemek doğru olur ve bir artısı daha olarak pozisyon alma bilgisi bakımından sivriliyor nerede duracağını bilmesi ve alan savunmasını çok iyi yapıyor olması ve en nihayetinde daha önce sürekli eleştirdiğimiz Eskişehirspor maçıyla beraber ortaya çıkan duran top organizasyonu dolayısıyla Ceyhun'un rolü şöyle ki,Chedjou'nun attığı gole bakıldığı zaman Ceyhun fiziğiyle rakip stoperlerin dengesini bozuyor vücuduyla araya girip engelliyor bir anlamda oyalıyor ve Chedjou'ya alan yaratıyor ve bu organizasyonda ek olarak ceza sahasında 4 futbolcumuz arka arkaya sıralanışı rakibin birebir markajına imkan vermemesi duran top anlamında da ciddi bir çalışmanın yapıldığını gösteriyor ve daha önce Ceyhun tercihiyle sürekli eleştirilen Mancini bir ders daha vermiş oluyor ülkemizde futbolu biliyorum diyen herkese...
Bu bağlamda devre arasında yapılan takviyeleri de eklediğimiz zaman GS'ın köklü bir değişimden geçtiğini görmek hiçte zor değil belki transferde öncelik bakımından yerli oyuncu olarak yüzdeyüz hedef tutturulamamış olsa bile buna düşünülen bağzı yerli oyuncuların sezon ortası olması,takımlarının bırakmaması ve Türkiye'yi tercih etmemeleri de önemli etkenlerdir ancak hedeflenen dinamizm,rekabet ortamının arttırılması,rotasyon imkanı sağlanması,takımın enerji ve kondisyonunun arttırılması dolayısıyla yaş seviyesinin aşağıları çekilmesi bakımından başarılı olunmuştur yeni katılan oyuncular hakkında birşey söylemek için daha çok erken beklemek ve sabırlı olmak gerekir sadece Mancini'nin eğitici ve öğretmeyi çok seven yapısını düşündüğümüzde genç oyuncular için ben oldukça ümitliyim ve şimdiden heyecanını duyuyorum kendi adıma.Esasen Mancini Pas Futbolu'nu GS'ın oynayabileceğine inanıyor yani GS'ın bu potansiyeli olduğuna inancı tam ve GS'ı tercih etme sebebi de bu yüzden diye düşünüyorum bütün planları denemeleri günlük ya da anlık çözümler üzerine kurulu değil statik ve sağlam temelli bir sistem oluşturma çabasında aslında sessizce ve derinden bir devrim gerçekleştiriyor Türk futbolu ve GS'ımız adına çünkü Pas Futbolu'nu oynamak gerçekten dünyada bütün teknik adamların arzusudur ve kolay değildir bunu yapabilen çok nadir takımlar var dünyada hangi takımlar olduğu hepimizin malumu dolayısıyla Mancini donanım ve backround olarak buna fazlasıyla sahiptir bizlere düşen kendisine olan desteğimizi esirgemeden sabırlı olmak asla ümitsizliğe kapılmamaktır GS'ımız emin ellerdedir ve hayalini kurduğumuz başarı çok uzakta değildir...
Sonuç olarak niyetim tek tek futbolcu analizi yapmak değildi sadece Ceyhun özelinde Mancini'nin oyun felsefesini değerlendirmeye çalıştım onunda sebebi basında süregelen Ceyhun tercihiyle düne kadar eleştirilmesiydi buna açıklık getirmekti amacım ve GS'a gönül veren arkadaşlara tavsiyem şudur ; Lütfen bize anlatılanlara dayatılanlara göre olayları tek bir pencereden değerlendirmek yerine kalıpların dışına çıkarak geniş perspektiften ve büyük resime bakarak değerlendirelim...
Henüz yolun başında olduğumuzun ve Tarafımızın GS olduğunun unutulmaması dileğiyle...
Saygılarımla..,