27
2014
Muhteşem bir gece yine hepimiz gururumuz GS'ımızı desteklemek üzere kimimiz Arena'da kimimiz televizyon karşısında aylardır beklediğimiz bizim gerçek ligimiz olan CL'de yolumuza devam ediyor olmanın verdiği haklı gururla yerlerimizi almıştık İngiltere Premier lig lideriyle oynuyor olmamız bile en ufak bir endişeye mahal vermemişti hiç birimizde çünkü biz GS'dık...
Açıkçası maç kadrolarını gördüğüm zaman ufak bir endişe İzzet konusunda yaşamıştım onunda sebebi fizik olarak henüz yeterli seviyede olmayışı büyük bir efor gerektiren böylesine bir maçı kaldırabileceği soru işaretiydi ancak benim asıl endişem daha önceden de defalarca vurgulamaya çalıştığım Mancini'nin orta saha kurgusunda ''sigorta'' anlayışından vazgeçmesi oldu nitekim maçın başlamasıyla beraber 30'uncu dakika itibariyla bu yanlıştan dönmesi hem kendi adına hem de GS'ımızın tur atlaması adına hayati derece de önemli aslında ilk bakışta bu tercihinin sebebini görmek zor değil erken bir gol bulup sonra müdahale etmek istedi belki ama maçın ilk 30 dakikalık bölümü rakibin baskılı oyunuyla geçildi ve maçtan sonra da Mancini'nin bu konunun üzerinde durması da önemli çünkü Mancini'nin oyun sisteminde 3'lü orta saha bir bakıma olmazsa olmazı gibiydi ve aslında GS'ında olmazsa olmazıydı şöyle ki ;GS'ın bağzı oyuncuları fizik olarak bağzıları ise yetenek ve mental olarak büyük maçlarda saha içinde yardıma ihtiyaç duyuyor bir anlamda takımın kendisini taşımasını istiyor mesela buradan GS'ın forvetlerine göz atalım; Drogba,büyük maçlarda artık Drogba'dan rakibe yoğun bir şekilde baskı uygulamasını bekleyemezsiniz çünkü fizik olarak 3 günde bir üst düzey maçı kaldıramayacağı hepimizin malumu Drogba gibi bir oyuncuya sahipseniz onu bağzı maçlarda takım olarak idare edeceksiniz daha fazla efor daha fazla mücadele ederek,hemen buradan Burak'a bakalım iyi niyeti mücadelesi tamam ancak takım adına performansına baktığımız zaman özellikle son maçlarda kendini göstermiyor orta sahaya yardımlaşmaya yaklaşmıyor sorumluluk almıyor bir nevi kaçak dövüşüyor diyebiliriz ve eğer ki sizin en uçta oynayan 2 forvetiniz orta sahanızla bağlantı sağlayamıyor takımınızı rahatlatamıyor ise buda takımınıza ekstra yük binmesi demektir orta sahamıza gelince Selçuk'a bakalım öncelikle müthiş bir top tekniği ve oyun zekası var ancak baskı altındayken çok hata yapıyor çünkü Selçuğun dribling yani top taşıma becerisi yok ve baskı altındayken mental olarak hata yaparım endişesiyle zaman zaman oyundan uzaklaştığını görüyoruz ve muhakkak yeteneklerini sergileyebilmesi için onunda ekstra bir yardım alması gerekiyor özellikle üst düzey maçlarda hal böyle olduğu için Melo 3 kişilik oynamak durumunda kalıyor hem defansı süpürecek hem rakiple mücadele edecek hem driblingle top taşıyacak sorumluluk alacak hem de pas dağıtacak kaldı ki Melo bunu yapıyor gerçekten inanılmaz oynuyor ancak kabul edilmeli ki tüm saydığım özellikler bakımından yardıma en çok ihtiyacı olan futbolcumuz aslında Melo'dur..ve son olarak takımın şımarık çocuğu Eboue'ye değinmek istiyorum artık saha içindeki şımarıklığı gerçekten boyunu aştı inanılmaz anlarda inanılmaz hatalar yapıyor ve üzücü olanı hala hatalarından ders çıkaramamış olması ve bu takım artık bu şımarıklığı kaldıramıyor..
Ben tek tek futbolcu üzerinden konuşmayı sevmiyorum daha çok genelin yani takımın refleksi ve ihtiyacı adına yorum yapmayı tercih ediyorum çünkü tersi durumunda saha içine son derece olumsuz yansıyor ve kendi futbolcumuzu saha içinde yuhlamaya kadar vahim sonuçlara götürüyor bizi bu durum ispatı derseniz hemen daha önce sürekli eleştirilen Chedjou'nun mükemmel oyunu diye rahatlıkla karşılık verebilirim ve dünkü maçta taraftar olarak bunu aştığımızı gördüğüm için de son derece mutlu olduğumu belirtmeliyim yazım için seçtiğim bir kaç futbolcumuz oynadıkları mevki adına genele bakmak açısından önemliydi benim için tekrar konuya dönersek Mancini'nin İzzet tercihi ve orta saha daki sigorta anlayışından maç başında vazgeçmesi özellikle fizik olarak rakibin 30 dakikalık üstün oyununu en güzel şekilde gözler önüne seriyordu maçın yorumlanması adına...
Ben tur için son derece ümitliyim çünkü yapılan olumlu değişikliklere takımın müthiş bir refleksle cevap vermesi ve özellikle kontratak oyununu mükemmel oynayan Chelsea'nin buna karşılık verememesini de görünce bence tur kapısı sonuna kadar aralanmıştır..
Başta Mancini'nin hatasından çabuk dönüp orta sahada Yekta hamlesiyle''sigorta'' anlayışına yani özüne dönmesini ve fizik olarakta güçlü duruma geçme adına Semih hamlesini,takımımızın 30'uncu dakika itibariyle rakibi tüm hatlarıyla baskı altına alan muhteşem geri dönüşünü can'ı gönülden kutluyorum..
Son olarak Drogba'nın maç sonu röportajında Londra'da sürprizimiz var biz daha son sözü söylemedik sözleriyle yazımı bitirirken 2 milyonlarca hayranı olan futbolcu karşılaştırmasını da dile getirmek istiyorum birisi Didier Drogba diğeri John Terry ikisi de emektar birisi son derece cefakar diğeri ise son derece sahtekar ve dün gece de böyle bir maçtı bir bakıma...
Herkes iyi futbolcu olabilir ancak herkes bir Didier Drogba olamaz ve efsaneler asla unutulmaz...
Saygılarımla..,