Makale Yaz
Bu haberi yazdır
Üçüncü Bahar Yaşıyor Ömrüm
 Ara
16
 2011

İyi gidiyoruz… Bu akşam Ordu deplasmanı, Galatasaray’ın yine sahaya çıkıp ‘Galatasaray gibi’ futbol oynamasını ümit ediyoruz.

 “İkinci bahar” ne güzel bir şarkıdır, Sezen Aksu ya da Özdemir Erdoğan söylerken… İnsan ömrünün kalbi sevgiyle dolu ikinci baharını anlatır. Yazımın başlığında ise ‘üçüncü bahar’ dedim, çünkü bu şarkının “Üçüncü bahar yaşıyor ömrüm…” diye başladığını hayal ediyorum. Yumuşak ve olgun bir ses tonuyla söylendiğini…

Peki nedir Galatasaray’ın bu ‘üç bahar’ı?

Euro 96’nın ardından, Milli Takım’dan ayrılan Fatih Terim geçiyordu Galatasaray’ın başına. “Bundan sonra ancak bastonla futbol oynar” diye eleştirilen Hagi’ler, Diyarbakırspor’da oynayan ve çoğu insanın adını bilmediği Ümit Davala’lar transfer ediliyordu takıma. Yeni bir oluşum, inşa edilecek yeni bir takım, yüksek seviyelere çıkarılacak ‘Galatasaraylılık özgüveni’ temel amaçlardı.

1996 Ağustos’undan 2000 Mayıs’ına kadar o kadar güzel günler yaşattı ki bizlere Fatih Terim yönetimindeki Galatasaray… Her Galatasaraylı, maçlarımızın ertesi sabahı işine ya da okuluna yüzünde gülücükler açarak gider, eş dostla yapılan futbol sohbetlerine maçlar kazanan, kupaları kimselere bırakmayan Galatasaray’ın taraftarı olarak katılırdı. O yıllarda bizlerin yüzündeki o gülümseme, takıma duyduğumuz güven “Galatasaray’ın ilkbaharı” demekti. Takım iyi futbol oynardı, maç kazanırdı, sezon sonlarında ise kupaları da kazanarak “Kupa Beyi” unvanıyla anılırdı.

Fatih Hoca’nın yarattığı bu “Galatasaray ilkbaharı”, ‘Grande’ Terim’in Fiorentina’nın başına geçmesiyle gönlümüzde son buldu. Lucescu’yla da büyük mutluluklar yaşamadık mı? Tabii ki yaşadık, ama futbolcuları ve teknik kadrosuyla çok özlenen bir dönem vardı hatıralarda…

2002 yazında tekrar geldi ‘İmparator’ takımın başına. Fakat bu kez olmadı, maya tutmadı… Yerli ve yabancı transferlerdeki başarısızlık, son haftalarda Beşiktaş’a kaptırılan şampiyonluk derken Fatih Hoca ilk sezonunda başarısız oldu. Kötü bir sezon muydu? Bütünüyle değil. Fakat şampiyonlukla bitirilemeyen bir sezondu. Liverpool’un efsane menajeri Bill Shankly’nin bir sözü vardır: “Birinciyseniz birincisinizdir, eğer ikinciyseniz hiçbir şeysinizdir”.

Galatasaray’a şampiyonluk yakışırdı ve bu gerçekleşmediği sürece Fatih Terim’in başarısız kabul edilmesi de gayet normaldi. 2003-04 Sezonu’nda ise işler daha da kötüye gitti. Yine olmadı ve Fatih Hoca takımın başında sezonu tamamlayamadı. Bu dönem benim gözümde yeniden “Galatasaray ilkbaharı” yaşamak üzere başlanıp, alınan kötü sonuçlarla hatıralarda “Galatasaray sonbaharı” olarak yer eden bir buçuk sezonluk bir süreçti.

Fatih Hoca’nın takımın başındaki 2002-04 arası döneminin, yani ‘baharının’ başında ‘ilk’ değil ‘son’ yazıyorduk bu kez… Çiçekler açmıyor, güneş parıldamıyordu. Hava Galatasaraylılar için kapkara bulutlarla kaplıydı ve 2-3 sene önce çiçekler açan o ağaçlar yapraklarını döküyordu, dönemin adı ‘Galatasaray sonbaharı’ydı…

Hatırlar mısınız Requiem For a Dream filmini? Anne Sara Goldfarb ve oğlu Harry’nin yaşamlarında birbirinin peşi sıra gelen 4 farklı dönemi, psikolojik esintileriyle birlikte seyirciye 4 farklı mevsim olarak anlatır.

Ya Vivaldi’nin Le Quattro Stagioni’sini? Yani; Dört Mevsim Konçertosu’nu… 4 farklı mevsim için de ayrı ayrı çalınan ezgiler, dinleyiciyi o sırada çalan mevsimin havasına sokar.

Galatasaraylılar olarak Requiem For a Dream’in sonbaharını yaşıyor, Dört Mevsim Konçertosu’nun ‘Sonbahar’ını dinliyorduk adeta…

Sene 2011 oldu… Takımın başında yine Fatih Terim. Bu dönemi çok da fazla anlatmaya gerek yok; canlı canlı yaşıyoruz, izliyoruz. Mutluyuz, gururluyuz... Sebebi; Galatasaray! Hepimiz; bir gece önce maç kazanmış, iyi futbol oynamış, ezeli rakibini sahada ‘duman etmiş’, ‘Fırtına’ diye anılan takımı hafif bir meltem rüzgarına çevirmiş Galatasaray’ın taraftarı olarak, işimize ya da okulumuza sabahları başımız dik gidiyoruz.

Benim bu sene takımdan umudum çok büyük… Ne diyorduk tribünde? “Yönetim, futbolcu, taraftar, şampiyonsun Galatasaray!” Tüm camia kenetlenmiş, emin adımlarla, ayakları yere basarak, üzerinde ‘Galatasaray özgüvenini! taşıyarak yürüyoruz.

Güzel günler geçiriyoruz… Fatih Hoca’yla ‘üçüncü baharımızı’ yaşıyoruz.

Bu kez yine mevsimlerden ilkbahar…

Yani yeniden “Galatasaray ilkbaharı”. Teşekkürler Galatasaray…





Yorum Yaz

Yorumları okumak veya yazmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Puan Durumu Fikstür
Bizi Takip Edin :
Webaslan Google+ Webaslan Facebook Page Webaslan RSS Webaslan iPad Webaslan Mobil
reklam
Yazarın diğer yazıları
  2011
Son Girilen Makaleler
beawerheart
| 28 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 25 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 24 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 15 Ağustos 2024 |
kabatasli
| 05 Ağustos 2024 |
En çok yorumlananlar
Blog bulunmuyor...