Dakika 71. Melo ceza sahası içerisinde. Pozisyon bitiyor. Bütün maç bir sağ beke , bir sol beke yardım etmekten , defans kurgusunda baş rolü yerine getirmekten yorulmuş. Üstüne üstlük az önce  golle burun buruna gelmiş. Geriye dönemiyor. Çok normal. İşte bunu fark eden Elmander geriye depar atıp Melo’nun bölgesinde rakibin pas açısını kapatıp topun dikine oynanmasına mani oluyor. 3 yıldır gerrk stadta , gerek ekran başında çektiğimiz dertten mi bilmem bu depar öyle anlamlı geldi ki! Bütün oyuncular birbirlerinin açığını kapatıyor.

İşte bu ne yıldız oyuncu , ne para ne pulla kazanılacak bir şey. Bu bambaşka… Küçük gibi gözüken ama zirveye kazığı çakıp oradan inmeyeceğimizi , indirilemeyeceğimizi anlatan bir şey.

Maçın başına dönersek. Kontrollüydük. Ordusporun sert , presli futbolu soğuk su etkisi yarattı. Önce biraz şok daha sonra takım toparlandı. Semih’in birkaç pozisyon hatası yapıp sarı kart görmesi dışında defansımız Ordu’nun gol çabasını boşa çıkarttı.

Bütün oyuncular övgüyü hak ediyor.

Biz de sonuç odaklı düşünme yaygın olduğundan kaç maçlık Baros performansı bu maçta pekiyi aldı. Sağ açık , sol açık gibi oynuyordu bir de bu hafta buna “on numara” pasları ekledi. Futbol kurdu takipçiliği ile affetmedi. Muhteşem bir pasla asistini de yaptı.

Kazım daha önceki yazımda bahsettiğim hastalığını yenmiş. Artık koşusuna devam ediyor. Fatih Terim’de topla kritik bölgede buluşmaya çalış ve topla az oyna uyarısı vermiş. Böylece Kazım’ın kafa göz çıkartan top kayıpları azalmış. Yine de altı pasın içinde pas mı şut mu kararsızlığı sürüyor. Bu maçta 2 gol atmalıydı. Biri oldu. Olsun, takımda tutunma isteği sürdükçe daha iyiye gidecektir.

Canımı sıkan tek bir nokta var: GS li oyuncuya sert bir hareket yapılıyor. Rakiple tartışma başlıyor. Rakip bir anda 3 kişi oluyor . Bir bakıyorum GS’li tek başına. Yabancı futbolcuysa hakeme vücut diliyle bir şey anlatma çabasında. Genelde Ujfalusi ilk gelen oluyor ardından Baros geliyor. Hiç mi yerli oyuncu yok arkadaşına sahip çıkacak. Derdini anlatmasını sağlayacak. Bazen hiçbir oyuncu gitmiyor. Aklıma Bülent kaptanın soluğu hakemin yanında aldığı pozisyonlar geliyor. Rakip oyuncuya senle görüşeceğiz demesi geliyor.

Fatih Terim hakemle uğraşmayın demiş fakat bunun her zaman olması mümkün değil. Arkadaşlık , iletişim güzel… Birbirlerine sahip çıksalar daha da güzel olacak. Futbol sadece topla oynanmıyor. Arkadaşının özgüvenini , kendisini yalnız hissetmemesini de sağlamalısın. Psikoloji en az top tekniği kadar önemli. Bunun da çözüleceğine eminim.

Her şey iyiye doğru gidiyor. Yardımlaşma , arkadaşlık üst düzey.Bu yardımlaşmayı sürdüğü sürece kazanamayacağımız maç yok.Takımımız kazanmasını tekrar öğrendi. Bu öğretiyi ve bol gol tarifesini Manisaspor maçında da sürdürmesi dileğiyle.