05
2013
Malum spor basınımız kaosla besleniyor. Kaos demek rayting demek. Hal böyleyken olan , olmayan her şey haber değeri taşımasa bile sunuluyor.
Sneijder transferi oldu. Medyada bir korku başladı. Galatasaray ya kopup giderse. Ligin tadı kaçarsa. Sözüm ona GS'li bazı spor yazarları bile bu ne biçim transfer, adam yatmaya gelmiş , karısı ahlaksızmış tarzı ayıp ve dayanaksız haberlerin altına imza atmışlardı.
Drogba gelince iyice palazlandılar Sanki 35 yaşında adı sanı duyulmamış biri gelmiş gibi...Bu kadar para vermek doğru mu? Kendi ceplerinden veriyorlarmış gibi derde düşmüşler. Transferi sıradanlaştırma çabaları.
Ünal Aysal , Fatih Terim arasında büyük gerilimler varmış gibi davranmalar. İki tarafta çıkıp dostluk mesajları vermesine rağmen. Neymiş Sneijder ve Drogba'yı Terim istememiş.Bu noktada sizi geçmişte yapılan bazı açıklamalar götürmek istiyorum. Çilek lafının ilk kullanıldığı dönemlerde Terim :" Eğer dünya çapında bir 10 numara gelecekse tabi ki isterim , kim istemez ki." dediğini hatırlarsınız. Bu noktada Kaka'ya teklif götürüldüğünü bunun bizzat Terim tarafından istendiğini de hatırlıyoruzdur. Peki Snijder gibi bir yıldızın Terim'in bilgisi dahilinde olmadan alınmadığını nereden çıkarıyoruz? Tamamen düzmece. Aynı, Ünal Aysal ve Terim arasında yaratılmaya çalışan suni gerginlik gibi.
Gelelim sol bek transferine . Yine Terim'in : " Transfer yapmış olmak için transfer yapmayacağız gerekirse mevcut futbolcularla da oynarız." dediğini hepimiz biliyoruz. Bu düşüncede olan bir teknik adamın Carlinhos , Toure transferleri dışında bir oyuncu istememesi gayet doğal.
Farkındaysanız Galatasaray sadece yıldız transferi olarak bakmıyor olaya mevcut yabancılar ya olabilecek en iyisi olur ya da olmaz mantalitesiyle hareket ediliyor. Sol bek mevzuda bu yüzden olmadı.
TAKIMA HÜCUM OYUNCUSU GEREKLİ MİYDİ?
Bunu kendi düşüncelerimden ziyade yine Terim'in açıklamalarından yola çıkarak açıklamaya çalışacağım. 1-1 biten maçlarda Fatih Hoca'nın :" 2. golü bulamadık , eğer o 3 pozisyondan biri gol olsaydı , 80 dk biz oynuyoruz ama golü bulamıyoruz ve neticesinde tek pozisyonda kalemizde golü görüyoruz." gibi sözleri bu senenin maç sonu klasiklerinden oldu.
Fatih Terim'in futbol mantelitesi atak üzerine.Burası malum.Peki Galatasaray'ın hiç pozisyon vermeden her maçı bitirmesi olası mı? Değil. Peki ortalama %70 topla oynayan bir takımın 2-3 pozisyon dışında rakip kalede ciddi tehlike yaratamaması normal mi? Değil.
Kısaca Fatih Hoca'nın (bana göre) bakış açısında eğer hücum verimliliği artarsa galip geliriz var. Üstelik sen Türkiye Liginde bile savunma hatlarını geçemiyorken Avrupa'nın devlerine karşı (her gol şansının altın değerinde olduğunun farkındayız) nasıl gol bulacaksın?
İşte bu soruların cevabı : Sneijder ve Drogba... Üstelik bu oyunculara gelecek markaj ikili sıkıştırmada oynamak sorunda kalan Selçuk'un da daha rahat oynamasına olanak sağlayacaktır.
Olayın prestij boyutu ayrı konu. Aynı anda 2 tane dünya markasını kadrosuna katan ilk kulübüz . Sağlam adımlarla ilerliyoruz. Her şey hesaplanarak yapılıyor.
Terim'in mutsuz olması ise oyuncuların lige kendilerini tam olarak vermemesi yüzündendir. Her şey iyi giderken neden tartışmalar yaşansın?
Hala lideriz , basının sanki 8.liğe düşmüşüzcesine haberlerine aldırış etmemeliyiz. Üstelik hakemin alenen yanlı yönetimene ve onca eksiğe rağmen deplasmandan 1 puanla dönmüşüz. Olumlu olmakta yarar var.
Aydınlık günler göreceğiz arkadaşlar. İçiniz rahat olsun. Bize düşen formalarımızı alıp , maçların keyfini çıkarmak. Sıkıntı yok.
Kendinize iyi bakın.