06
2015
Merhaba Renkdaşlar! Ne zaman takımda bişeyler doğru gitse kendi işimizi kendimiz bozuyoruz. Bindiğimiz dalı kesmekte üstümüze yok maalesef. UEFA kupasını aldığımız yıldan beri çok iyi yönetildiğimiz söylenemez. Maddi sorunlar hep vardı. Futbol olarak inişli çıkışlı dönemleri çok yaşadık. Taraftar olarak öldük dirildik ama takımımızı her zaman destekledik. Efsane kupayı aldığımız yıl bile iyi yönetilemedik maalesef. O dönemki Galatasaray yönetimi ne yazık ki UEFA kupasını iyi pazarlayamadı ve başarıyı yönetemedi diye düşünüyorum. İlk önce Fatih Terim gitti ardından kupayı kaldıran oyuncular gitti. Oyuncular gitti ama taraftar yine takımın arkasındaydı. Lucescu geldi. Önce süper kupayı aldı ve ardından sıradan oyuncularla takımı şampiyon yaptı ama her zaman olduğu gibi başarıyı yine cezalandırdık ve Lucescu'yu harcadık. Yani bindiğimiz dalı kestik. Fatih hoca ikinci kez geldi ve hatırlamak bile istemediğim futbol açısından karanlık döneme girdik. 25 tane beş para etmez adamı, bizim için kutsal olan formamızı giyerken gördük. Hepsinin bonservisleri yıllık ücretleri maç başıları derken ekonomik karadelik gitgide büyüdü. Ardından Özhan Canaydın diye bir adam geldi. Beyefendi olduğu için hepimiz eleştirdik ama kulüpte o kadar çok sorun vardı ki adamın kalbi dayanmadı kahrından öldü. Adnan Polat onun çizdiği yoldan bir süre ilerledi ve o dönem kulübe inanılmaz katkısı olan Adnan Öztürk'ü gönderip Adnan Sezgin'i getirmekle hem kendi bacağına hem kulübün bacağına sıktı. Sonra Ünal Aysal diye bir adam geldi ve hepimiz sevindik. Çünkü adam Türkiye'nin en zenginlerindendi ve nihayet borç batağı son bulucaktı. Ben futboldan anlamam dedi ve memlekette futboldan en iyi anlayan adamı takımın başına tekrar getirdi. Ben futbolu yönetmektende anlamam dedi ve idarenin başında Ali Dürüst'ü gördük. Ben oyuncuların dilindende anlamam dedi ve Abdurrahim Albayrak'ı floryada gördük. Sevincimiz ikiye, üçe, beşe katlandı. Üstünede 2 yıl üst üste şampiyonluk ve çeyrek final gelince hepimiz iyiki Galatasaraylıyım demişizdir. Ama ne olduysa ve nasıl olduysa oldu ki bu başarımızıda kendi kendimize cezalandırdık. Yine bindiğimiz dalı kestik. Önce Fatih hocayı takımdan gönderdik. Üstelik televizyon alt yazısı ile kuyruğuna teneke bağlayarak... Ardından Ali Dürüst ve Abdurrahim Albayrak.... ve takımın son durumu ortada. Biri gelsinde bizi kurtarsın diye dua ediyoruz. Şimdi hesap sorma sırası bize gelmedimi sizce? Suç 10 liraya forma almak varken kulüp kazansın diye 120 liradan 4-5 tane forma alan bendemi yoksa benim gibi düşünüp her şartta takımını destekleyen sizlerdemi? Suç yağmur çamur deplasman demeden takımını desteklemeye giden biz taraftarlardamı yoksa yıllardır bu takımı yanlış yöneten yöneticilerdemi? Yıllardır merak ederim. Bu takım yıllardır formanın göğsüne, sırtına, şortuna, koluna sponsor bulmakta zorlanıyor nedense. Bu takımın başına ne iş adamları geldi gitti. Merak ettiğim konu şu... Hepimiz maddi imkansızlıklar ile boğuşuyoruz ama yinede kulübümüz kazansın diye elimizden geldiği kadar destek olmaya çalışırken, onlarca şirketi olan ve milyon eurolarla oynayan zengin işadamı başkanlarımız neden bu kadar imkanları varken bir tane şirketlerinin reklamını formaya vermezlerde bu takım her yıl harıl harıl sponsor arar durur? Ben bu kulübün başkanı olsam ve onlarca şirketim olsa ve gerçekten Galatasaray'lıysam, gerçekten Galatasaray'ın menfaatini düşünüyorsam, değeri 3'se 4 veririm formanın göğsüne bir tane şirketimin adını yazdırırım. Yönetim kurunda kim var ise aynı adımı onlarında atmasını isterim. Biri sırta, biri şorta reklam verse sponsor sorunu kendiliğinden çözülücektir zaten. Ama kendi paraları kulübün menfaatinden daha değerli demekki şimdiye kadar hiçbiri bunu yapmadı. Gelelim yanlış gördüğüm başka bir konuya. Son birkaç yıldır her sezon başı kulübün personel giderleri ''kemer sıkma politikası'' adı altında azaltılmaya çalışılıyor ve onlarca insan ekmeğinden ediliyor. Şimdi size birşey daha sorucam... Onlarca insanı ekmeğinden edip yıllık 100-150 bin dolar tasarruf edicem derken Sabri'nin maaşına zam yapmakmı doğru olan yada ne olduğu belli olmayan Jem Pol diye bir adama 500 bin dolar vermekmidir tasarruf etmek? Az öncede dediğim gibi bu takım çok kolay adam harcıyor ve bu huyumuzdan bir an önce vazgeçmemiz gerek. Gelelim futbola... Buradada bir çok yanlış var ve sorulucak çok soru var. Madem ki Melo sorunluydu, maaşı yüksekti, o zaman neden yerine 32 yaşındaki Bilal'i para verip aldık ve gönderdiğimiz Dzemali'nin maaşını halen ödüyoruz? Böyle olunca yine bir Melo maaşı ödemiyomuyuz? Şu an Yeşilköyle idmana çıkan Eboue, sezon başı maaşı yükseltilen Sabri'den ve 4,5 milyona alınan Tarıktan dahamı kötü oyuncu? Sağ beke bu kadar para harcamışken neden stoper aldığımız Denayer'i sağ bek oynatıyoruz? Orijini sol bek olan Telles'i neden gönderdik? orijini sol bek olan Hakan'ı neden stoper oynatıyoruz? Dripling özelliği olan olcan'ı neden sol bek oynatmaya çalışıyoruz? Forvet olarak hiçbir özelliği olmayan Burak Yılmaz'a sezon başında teklif varken neden göndermedik? Onun yerine neden sağlam bir forvet almadık. Madem ki sadece koştuğu için oynatıyoruz, neden Umut Bulut'u göndermiyoruzda takıma Hüseyin Bolt'u almıyoruz? Neden, neden, neden... Nedenler çok. Herkesin kendince bir cevabı var ama asıl cevap bulması gereken Mustafa Denizli'dir. Cevap bulmak zorundadır. Zaten cevap bulamazsa kulüp yönetmekte eşi benzeri olmayan başkanımız ve bu yönetim sezon sonu onuda harcıycaktır. Herkese selamlar....