10
2012
Øncelikle, Kuzey Denizi'nin ortasindaki bir petrol platformundan selamlar herkese!
Bu, benim yazdigim ilk makale olmasi sebebiyle bir hayli degerli benim icin... Gazetelerin ucra køselerinde, birakin surcmeyi, lisani bile olmayan onca yazar suretini gørdukten sonra, ilk olarak søyleyebilecegim; surc-u lisan etmezsem affola!! Cunku gørulen o ki, "køse"lerde yazmanin, temel mantigi bu!Umarim; zevkle okuyacaginiz nice yazilarimiz olur...
Neyse, benim asil yazmak istedigim konu, 3 Temmuz'dan beri, ortaya cikan ve yepyeni bir akim olan, "magdur delikanlilar"... Bu surec basladiktan sonra, øyle seyler oluyor, øyle tuhaf aciklamalar yapiliyor ki; insan haliyle kendini, simdi birileri cikip "kamera sakasiiiii", diye bagiracak diye beklerken buluyor... Ama yaklasik 6 aydir ortada ne kamera var, ne de sakasi. Gørebildigimiz tek sey; maalesef "kakasi"!!
Evet, Orduspor - Fenerbahce macindan sonra, hepizin efendiligiyle bildigimiz, pek sevgili ve "saygin" Aykut Kocaman'in søyledigi søzleri neredeyse hayretle dinledim... Ne diyordu Kocaman: "Bir budama var. Guc dengeleri degisti. Hakemlerin bu guc kaybini da iyi algiladigini dusunuyorum. Cok net søyluyorum, guc dengeleri degisti". Yani kurtarici rolune soyunmus olan, magdur delikanlimizin søzleri bir anlamda itiraf gibiydi sanki. Yani; aleni bir sekilde dedi ki, "bizim azizimiz basimizdayken, gucumuzu kullanip, hakemlere ve TFF'ye istedigimiz baskiyi yapip, istedigimiz hakemi aliyorduk ve bu hakemleri bizi kollamaya mecbur birakiyorduk. Simdi azizimiz olmayinca, $ikede yapamayinca, dengemiz bozuldu!" Isin en garip tarafiysa; neredeyse 1 haftadir elimden geldigince takip etmeme ragmen, akliselim bi sekilde bu søzlere tepki veren iki tane køse yazari vardi (Yalcin Dumer'le birlikte bir yazar daha). Ve birden, gecen yilin ikinci sezon basinda, bu delikanlinin, Trabzon penaltilari icin yaptigi cikis ve sonrasinda bizi 3 Temmuz'a getiren sureci hatirladim. Ne dersiniz sizce de korkmaya baslamaliyiz yine?? Ve hatirlarsiniz ki, bir diger "magdur delikanlimiz" da buna benzer aciklamalar yapardi, Sivasspor hocasiyken, hani futbolumuzun temel sorunlari, kurtulus receteleri, nasil temizlenecegi falan uzerine, gun gecmiyordu ki bir aciklamasini okumayalim! Evet, pek "saygin" Bulent Uygun'dan bahsediyorum ve 3 Temmuz'un bize hediyesi, futbolu kirleten ellerde masa oldugunu øgretmek oldu...
Peki ya yøneticileri? Devleti dolandirmaktan, kesinlesmis 2 sene hapis cezasi, zaman "asirimi"na ugramis, Sayin Haci Nihat Bey diyor ki: "$ikeye, kume dusurme cezasi kalksin", yani; "biz bu isi gayet iyi yapiyoruz, ønumuzu tikamayin ya, gørmemezlikten gelin, zaten $ike yasalari agir olursa yønetici de bulamicaz bøyle giderse" diyor! Diger magdur delikanlilar da (FB'nin yøneticileri), o Nihat Bey'in kendi gørusleri, kulubumuzu baglamaz, 58. madde degismesin istiyoruz. Yani; FB'nin, mustakbel baskaninin søylemlerinin, klubu baglamadigini søyluyorlar! Bunlar miydi bizi fukara edebiyati yapmakla suclayanlar, yoksa biz yanlis mi hatirliyoruz? Hani su yeni, grurlu ama magdur delikanli edebiyat akiminin uyeleri! "Gun olur devran døner", olayi bu olsa gerek degil mi?
Insan dusunuyor; bu koca koca kravatli adamlar,memleketi bile yønetenlere guc yetirebilenler, futbol dunyasinin iplerini ellerinde tutanlar, bizimle, yani; hani son zamanlarin populist yaklasimiyla; "futbolun gercek sahipleri"yle kafa bulamazlar. Bize saf muamelesi yapamazlar. Siz ne dersiniz, hangimiz safiz? Bunca taraftar, Uefa ve Fifa mi saf, yoksa bu ip cambazlari mi?
Peki siz ne dersiniz, BU SEMSIYE ACILIR MI???
Son olarak bize sunduklari bu imkan icin, Webaslan editørlerine sonsuz tesekkurler... Sevgi ve saygiyla...
Selman Kocaguzel
Not: Fotograf Internetspor'dan alintidir.