13
2012
Daha önce UA hakkında yazdığım yazı, ağır bulunmuş olucak ki, maalesef yayınlanmadı.. UA' nın köklü bir değişikliğe gitmesi yönündeydi. Çünkü staddaki taraftar profili, Galatasaray'a yakışan biçimden, daha çok insanları tribünden kaçırır bir hal aldı.
Bu sefer değinmek istediğim konu ise maçlara olan ilgi. Takım ilk yarının ortalarından beri çok iyi, hatta beklentinin de üzerinde, bir performansla devam ediyor. Ancak Fenerbahçe derbisi hariç, tribünler olabildiğince boş. Tabii ki bunu tetikleyen birçok etken mevcut, gerek insanların ekonomik durumları, gerekse hava koşulları...
Haftada 3-4 maçın içeride oynandığını düşünürseniz, maça yalnız gelecek bir kişinin aylık 150-200 lira gibi bir meblağı ödemesi gerekiyor, günümüz İstanbul' nda birçok kişi için önemli bir rakam. Ki bu durumu da anlayışla karşılıyorum. Ben kombinesi olan bir taraftar olarak, Arena' da herhangi bir maçı kaçırmadım. Asıl ağrıma giden nokta da bu zaten. Kombinesi olan birçok taraftar maalesef maç seçiyor. Ve zaten kapasitesi yüksek olan stadımız, 25-26 bin katılım olsa bile bomboş gözüküyor. Bunu Adana Demirspor ile oynadığımız kupa maçında çok net yaşadık. Oysa rakip takım taraftarı tribünlerdeki yerlerini almışlardı. Belki sayıları;ancak rakip takıma ayrılan ölçüydeydi ama yine de kendi adıma çok üzüldüm.
Maç seçen taraftar profilimizin aksine, onlar hiçbir iddiaları olmayan bir maçta, takımları 3-0 gerideyken bile, tribün şovlarına devam edip, takımlarını desteklemeye devam ettiler. Biz ise onların tam aksine, ligde lider giden, ligin en iyi futbol oynayan takımı olan, kupanın en büyük favorisi takımımıza boş tribünlerle cevap verdik.
Biz takımımızdan başarı istiyorsak, başarısızlıklarda hemen eleştirebiliyorsak, bazı insanları hemen klüpten dışlanmasını isteyebiliyorsak ve hatta; başarısızlıklarda "istifa" diye haykırabiliyorsak, ben bugün, ligde lider olan Galatasaray' ın bir taraftarı olarak, soğuğu bahane eden, maç seçen arkadaşlarımı istifaya davet ediyorum.