13
2012
Arkadaşlar bu işler iyi bir senaristin elinde kapalı gişe oynayacak harika bir komedi filmi olurdu. Bu denli büyük paraların döndüğü bir sektörde böylesi tutarsızlıkların yaşanması insanı şaşırtıyor. Bu işi yapanların bu kadar yalan dolan üzerine iş yapmaları isyan ettiriyor. Hafta arası kupa mesaisi vardı ve ligde yapılan kural dışı işlerin cezaları kesildi. Lütfen zamanlamaya dikkat ediniz. Şunu da gözden kaçırmayınız ki süper lig takımları bu maçlara yedeklerle ve gençlerle çıkıyorlar ,taraftar ise pek rağbet etmiyor bu hazırlık maçlarına.
Artık karar mekanizmaları öylesine rezilleşti ki yapılanlara isyan mı edelim ,ağlayalım mı yoksa gülelim mi bilemez olduk. Beşiktaş a seyircisiz oynama cezası veriliyor ,sebep 3 defa küfürlü tezahürattan ceza aldıkları halde aynı eylemi 4. kere gerçekleştirmeleri. Ama ceza her ne hikmetse sonucu belli bir kupa maçında uygulanıyor ya da oraya denk getiriliyor. Aynı uyanıklık Aykut Kocaman içinde devreye sokuluyor. Aykut hocaya sportmenliğe aykırı beyanları sebebiyle 1 maç ceza veriliyor o da cezasını Konya Turku Şeker Spor ile oynanan kupa maçında çekiyor.
Elbette tarafsız basınımız işin bu tesadüfi yönleriyle hiç ilgilenmez. Ancak mevzu Galatasaray olunca iş değişiyor. Kupa maçında üç beş çapulcu bir birbine giriyor ,16 yaşında bir çocuk bir halt işliyor ve tırmak makasının kesici kısmıyla bir başkasını yaralıyor. Basında ve TV lerde flaş haber ,Arena da bıçaklama ,saha kapanıyor mu ? İnsanı insanlığından çıkartır bu tarafsızlık.
Beşiktaş cezası sebebiyle 2-3 bayan taraftarı karşısında çıkıyor kupa maçına. Ceza küfür sebebiyle verilmiş. Bakıyorsun ki tribünde ki kadın seyirci Gaziantep Belediye Spor maçında Galatasaray ve Fener e ana avrat sinkaf etmekteler.
Erdoğan Bayraktar ismi tarafımızca çok iyi bilinen ve sevilmeyen bir isimdir. Biz kendisini TOKİ başkanı olarak Arena açılışında yaptıkları yüzünden saygıyla anmaktaydık. Şimdi zat-ı alileri bakan bey oldular. Ama hala ağzından çıkanlara bakamıyor beyzade. Dün başbakan yalakalığı yaptığı Arena da karşılığını milletvekili ve bakan olarak aldı. Bu gün Trabzonda yaptığı gereksiz ve saçma açıklamaların karşılığın nasıl alacak diye merak etmeden duramıyorum.
Ankaragücü başkanı 1 ay evvel kulüpler birliğinde durumlarını anlatıyor ve diğer kulüp başkanlarına rica ediyor ,aman bizden futbolcu almayın ,çünkü serbest kalacaklar ama gitmesinler. Adı üstünde birlik ,söz veriyor başkanlar. Aradan 1 ay geçiyor ,ara transfer sezonu başlıyor ve Ankaragücü nün futbolcuları batan geminin malları misali kapışılıyor anında. İşte size kulüpler birliği.
Elbette işler bununla sınırlı değil ,adamların elinde Turgut Doğan diye bir oyuncuları var. Yaşı genç daha çocuğun ,kötü futbolcu da değil. Birileri son gün çıkıp çocuğun alacaklarını yatırıyorlar serbest kalmasın diye. Bütün takım bir tek lira alamazken sadece Turgut un parası yatıyor. Başkan da çıkıp çocuğu 700 bin dolara Gaziantep e satıyor. Çocuk gitmem diyor ,ben Galatasaray a gideceğim. Galatasaray 1 milyon dolar veriyor Ankaragücü kabul etmiyor. Ankaranın hocası bas bas bağırıyor satmayın bu çocuğu ,elimde kalan elle tutulur tek adam diye. Galatasaray vaz geçiyor bu transferden. Çocuk gidiyor Bursa ile anlaşıyor ,onlarda Ankaragücü ile anlaşamıyorlar. Yarın Turgut un yeni alacakları gelecek ve ödenmeyecek. O zaman bedelsiz gidecek yine Turgut istediği yere.
Asıl sorun Ankaragücü gibi 100 yılı devirmiş bir kulübün düştüğü durumdur bu ülkede. Ders alacaksın bu gidişten. Çünkü bu duruma düşen ne ilk kulüptür Ankaragücü ne de son olacaktır bu gidişle. Bakınız Diyarbakır a ,Konya ya ,Kocaeli ye ,Göztepe ye ,Sakarya ya ,Altay a ,Malatya ya. İnanın say say bitmez bu kulüpler ve hepside dönem dönem bu ülke futbolunda önemli rollere soyunmuşlardı. Çünkü bu ülkede günü kurtaran sorumsuz yöneticiler geleceği karatıyorlar. Ve ne acıdır ki bu sorumsuzluğu yapanlara hesap sorulmuyor ,yaptıkları yanlarına kar kalıyor.
Ancak Ankaragücü nün durumu biraz daha farklı ve karışık. Çünkü onlar 100 yıllık bir kulüp. Önce siyaste ve siyasi çıkarların çomağı girdi Ankaragücüne. Vaad ettiler ,bol keseden attılar ,olmayan paraları deli gibi harcadılar. Suçu başkalarına attıp bırakıp kaçtılar. Taraftarı futbolcusunu dövdü ,hocasına sövdü ,eski ,yeni idarecilerini her maç küfür kafir istifaya çağırdı. İşte eseriniz büyük Ankaragücü taraftarı ,gurur duyun. Demek ki neymiş ,büyük olmak için 100 yıl filan yetmiyormuş. Büyük transferler yapmakla büyük takım olunmuyormuş. Lafla da peynir gemisi yürümüyormuş. Ankaragücünün bu günlere geleceği taraftar baskısı sonucu orada barınamayan hoca ,futbolcu ve yöneticilerin gidişinden zaten belli oluyordu.
Ersun Yanal bizim taraftarımız tarafından pek sevilen ve istenen bir hoca değildir. Ancak sezarın hakkı sezara son derece kültürlü ,eğitimli ve bilinçli bir hocadır. Mesleğinde bilimsel metodlar uygulamayı da çok sever. Ersun hocanı son tespitleri hayli ilgi çekici. Diyor ki hoca Barcelona da kadronun % 48 i altyapı patentli oyunculardan oluşuyor ,bu oran Türkiye süper liginde % 8. Adamlar 17-18 yaşındaki çocuklara forma vermekten çekinmiyorlar biz de 23-24 yaş gurubuna genç deniliyor. Onlar yatırımı alt yapıya yaparlarken biz kurtuluşu transferden bekliyoruz. Acaba doğru yol hangisi.
Aykut Kocaman Fener forması giyerken çok saygı duyduğum bir futbolcuydu. Trabzon maçı sonrası yaptığı açıklama fair play ödülü alacak kadar güzel ve sporun ruhuna hitap eden cinstendi. Ama dönemin başkanı Ali Şen ödül olarak Atkut u kovdu. Hocalık kariyerinde gerek oynattığı futbol gerekse aynı olgun kişiliği ile farkını fark ettirdi yine Türk futbolunda. Ankaraspor u çalıştırırken hakem hatasıyla kazandıkları bir maç sonrası hatayı kendi yapmışçasına rakipten özür dilemişti Aykut hoca. Konya yı çalıştırırken de bir hakem katliamına uğradığı Fener maçı sonrası hocalığı bırakmak ,Türk futbolunun içinden ayrılmak isteğini dile getirmişti. Gerçekten ilgi ve beğeni ile takip ettiğim bir kişilikti.
Aradan yıllar geçti ,o Aykut Kocaman Fener in başına bu sefer hoca olarak geldi. Ama işin aslı maalesef böyle olmadı. Fenere gelen Aykut Kocaman ın o düzgün ,o sağlam karakterli ,adil ve dürüst adamla uzaktan yakından bir ilgisi olmadığını üzülerek gördük ve görmeye de devam etmekteyiz. Demek ki bir şeyleri kaybetmek riski bir çok değerini feda etmeyi göze aldıracak kadar ağır geliyor insanlara. Yazık gerçekten çok yazık.
Aykut Kocaman futbol şubesinin başına tek patron olarak geldiği Fener de gözünü altında ki Daum a dikerek onun ayağını kaydırarak başladı işe. Sonra büyük fedakarlık göstererek konumundan fedakarlık yaptı ve teknik direktörlüğe razı oldu. Hocanın gözüne takımının oynadığı kötü futbol değil de Trabzonun kazandığı penaltılar batmaya başladı sonra. Yaptı açıklamalarını zehir zemberek ,Trabzon 15 hafta penaltı filan göremedi bir daha. Bu arada Fener in maçların objektif bir gözle izleyenler hakemlerin çaldıklarını ,çalamadıklarını ,gösterdiklerini ,gösteremediklerini net bir şekilde görme şansını da yakaldılar. Şampiyonluğun hakemler ve saha dışı güçler tarafından nasıl etkilendiği açık seçik görüldü yine.
3 temmuz günü Türk sporunda bir deprem oldu ve şike dosyaları ortaya çıkartıldı. İşin bu boyutlarını zaten defalarca yazıp çizdik. Aykut Kocaman açıklama yaptı bu esnada ,şampiyonluklarını savundu. Bu son derece normaldi ,belki de hocanın yapılan iğrenç pazarlıklardan haberi bile olmamıştı. Sonuçta 4-5 sene evvel Aziz Yıldırım ın zamanın teknik direktörü Mustafa Denizli ye hitaben takımı sen değil ben şampiyon yaptım Mustafa deyişini de ,daha evvelinde 11 puan geride ki takımı için ,biz bu sene şampiyon olacağız çünkü biz maçların sahada değil başka mecralarda kazanıldığını öğrendik dediğini hatırlarsınız.
Aykut Kocaman ın asıl gafı şampiyonluğunu savunurken verdiği örneklerdi. Aykut hocaya göre geçen yılın tek şaibesi Karabük maçında rakibin 1-0 gerideyken son dakikada korner atışı için kalecisinin Fener ceza sahasına gelerek gol aramasıymış. Ama işin asıl pis tarafı ekmeğini gazetecilikten kazanan insanlardan bir tanesi bile hocaya soru sormak cesareti gösteremediler. Arkadaş insan demez mi hocam futbolun ruhu zaten bunu gerektirmez mi diye. Sormaz mı bir allahın kulu ,hocam aynı maçta hakemin 14. dakikada son adamdan kırmızı göstermemek için % 100 faulü görmezden gelmesi şaibe değilmidir diye. Ya da Karabük stoperinin maçın tek golünde yaptığı asistin oluşturduğu şüpheleri. Arena da Galatasaray maçında hakemin Özer e göstermesi gereken % bir milyoluk kırmızıyı es geçerek 3 puanı Fenere hakemlik şerefini yerlere hediye edişi şaibe değilmiydi. Eskişehir in Fener ve Trabzon maçlarında ki anlayış ve mantalite farkı şaibenin daniskası değilmiydi. Emrenin en az 20 tane sarı kartının bir türlü gösterilemeyişi tesadüfle açıklanabilirmi. Ama işi bunları sormak olanlar yedikleri ekmeğe ihanet ediyorlarsa bzim elimizden ne gelir ki.
Bu sene Fener ite kaka iyi giderken çıkıp onur ,şeref edebiyatı yapan Aykut Kocaman tökezlemeler başlayınca yine hedef saptırmalara başladI. Ne diyor Aykut efendi ,başkanları içerdeyken Türk futbolunda güç dengeleri değişmiş ,Fenere ince ince operasyon yapılıyormuş. Sayın Kocaman senin takımın zaten yaptığı pisliklerle bu ligde olmayı hak eden bir takım değil ,varlığınızla bizleride kirletiyorsunuz. Çok iyi biliyorsunuz ki bu ülke de kanunlar ve adalet herkese ve eşit olarak uygulansa zaten buralarda olamazdınız şu anda. Sizin hangi maçınızda bir Abdullah Yılmaz rezaleti yaşandı ki kıyımdan söz ediyorsunuz. Sizin en kritik maçların kopma anlarında kaç penaltınız yendi de kıyılıyorsunuz. Sorun bakalım eski takım arkadaşlarınızdan Abdullah Ercan a Arena da Galatasaray maçında ki hakemle ,Kadıköyde Fener maçında ki hakemleri ve kararları bir kıyaslasın. Aykut hoca hadi hakemle aldığımız bir maçı söylesenize bize oysa Mersin ve Gaziantep maçları size hakem hediyesi üçer puan olarak yansımadı mı.
Sayın Aykut Kocaman ,size gerçekten çok üzülüyorum. Daha düne kadar Türk futbolunun en büyük umutlarından birisiydiniz. Bütün pisliğin ,kirliliğin içinde Kocaman bir umut ışığı olarak görüyordum sizi. Bu gün ise Kocaman bir hayal kırıklığı ve menfaat dilencisinden başka bir şey görülmüyor. Yazık gerçekten çok yazık.